Hasan CEMAL
Pazar günleri yazı yazmayı sevmem. İyi güzel de, konular biriktikçe vicdan azabı çekmeye başlıyorum. Kendimi dalgacı bir adam gibi hissetmeye başlıyorum. Günlerdir bir kenara not aldım. O kadar çok konu var ki yazacak. İlle de hepsine tepki vermek zorunda mısın? Kolay soru. Bazı konular var ki susmak olmuyor. Geçiştirmeyi içime sindiremiyorum.
Mesela kaç gündür önümde duran konu: İki gazetede iki köşesi olan Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın bir yazısı. Not aldığım bir başka konu var: Mustafa Balbay. Sormak istediklerim var Balbay'a... Yazamadığım bir başka konu; Türk Tarih Kurumu’ndaki soykırım fişlemesi ve Davutoğlu'nun 1915'e ilişkin sözleri. Bu notlardan çıkan pazar günü yazısı aşağıda...
Bilmiyorum neden ama pazar günleri yazı yazmayı sevmem.
Çok uzun yıllardır öyle.
1980’lerin başında, Cumhuriyet gazetesinde imzalı yazılarıma başlarken BaşyazarımızNadir Nadi demişti ki:
“Hasan Cemal, pazartesi günleri gazetede köşeler boş kalıyor, sen yazılarından birini mutlaka pazartesi için yaz.”
‘Patron-başyazar’dan bu talimatı alınca, tabii sesim çıkmamış ama canım da sıkılmıştı.
Pazar günleri bilgisayarın başına oturduğum zaman hâlâ tuhaf bir yük hissederim omuzlarımda.
Bugün de öyle.
Yazmak da istiyorum.
Ama içim daralıyor.
Yazma!
İyi güzel de, yazmayınca, konular biriktikçe vicdan azabı çekmeye başlıyorum. Kendimi, işini yapmayan, dalgacı bir adam gibi hissetmeye başlıyorum.
Medyaya ayar ve Başdanışman'a iki gazetede iki köşe!
Günlerdir bir kenara not aldım.
O kadar çok konu var ki yazacak.
İlle de hepsine tepki vermek zorunda mısın?
Kolay soru.
Bazı konular var ki susmak olmuyor.
Geçiştirmeyi içime sindiremiyorum.
Mesela kaç gündür önümde duran konu:
Yalçın Akdoğan’ın bir yazısı.
Herhangi bir kişi değil Akdoğan.
Tayyip Erdoğan’ın yıllardır en yakınında yer alıyor.
Başdanışman sıfatı var.
Ayrıca, galiba Erdoğan’ın yıllardır günlüğünü de tutuyor, yani sırdaş.
Kürt sorunu ve süreç konusuna ilişkin dosyanın da içinde.
Üstelik, ‘Başbakan Başdanışmanı’ sıfatıyla demokrasilerde eşine raslanmayan -ya da rastlansa, büyük bir skandal sayılabilecek- bir işi daha var:
İki gazetede iki köşe!
Birinde kendi ismiyle, diğerinde takma adıyla yazıyor.
Yalçın Akdoğan’ın perde arkasında, medyaya ince ayar verilmesinde de başrol oynadığı söylenebilir.
Bu ‘ince ayar’ın ne kadarı Erdoğan, ne kadarı kendi adına sorusunun cevabı bazen karışık olsa bile, Yalçın Akdoğan’ın medyayı hizaya getirme konusunda, yıllardır kapalı kapılar arkasında Erdoğan adına oynadığı önemli bir zaptiyelik işlevi var.
Aba altından sopa göstermek diye de tarif edilebilir bu işlev.
Ama Yalçın Akdoğan bu işi bazen açıktan da yapabiliyor, iki gazetedeki köşelerine de taşıyabiliyor.
Bu yakınlardaki bir yazısında, Hürriyet gazetesini habercilikte ‘SİNSİ politika’yla, Bugün’ü de ‘ahlaki sapma’yla suçlayabilmişti.
Kaç gündür yazamadım bu konuyu.
Hiç bu konu geçiştirilebilir mi?
Yazmadan olur mu?
Bu memlekette iktidar-medya ilişkileri geçmişte de demokrasi açısından sorunluydu.
Ama vaziyet bugün çok daha kötü.
Korku büyük medyada!
Evet öyle.
Erdoğan iktidarının medya üzerinde heyula gibi uzayıp giden kopkoyu gölgesi, medya özgürlüğü alanını daralttıkça daraltıyor.
Son olarak Ruhat Mengi Vatan’daki köşesini kaybetti.
Tık yok!
Medya düzeni böyle devam edip gitmeyecek. Demokrasi ve özgürlük dalgası bu ülkede de yükselecek.
Bu bakımdan herhangi bir kuşku duymuyorum.
Balbay'a sormak isterdim...
Bir kenara not aldığım ama hâlâ elim değip yazamadığım bir başka konu var:
Mustafa Balbay.
Özgürlüğüne, ailesine kavuşmasının sevindirici bir gelişme olduğunu bu köşede ben de kısaca belirttim.
Ayrıca, tutukluluk süresinin başlı başına bir ceza haline geldiğini de geçmişte kaç kez yazmıştım.
Cumhuriyet gazetesi çatısı altında yıllar yılı birlikte çalışmıştık Balbay’la. Çok çalışkan bir gazeteciydi. Mesleki açıdan keyifli zamanlar yaşamıştık.
Sonra yollarımız ayrıldı.
Zamanla aramızda bir mesafe oluştu.
Bu ‘mesafe’ Balbay hapse düştükten sonra da devam edip gitti.
Olabiliyor, hayat bu.
Bu ‘mesafe’yle ilgili karşılıklı duygu ve düşüncelerimizin neler olduğunu ikimiz de kestirebiliyoruz.
Farklılıklar, hayatın gerçeği.
Ama tek başına bir Mustafa Balbay yazısı yazmış olsaydım, sorgulamak isteyeceğim konu en başta şunlar olurdu:
Türkiye’de asker ve siyaset...
Asker ve demokrasi...
Ve bu bağlamda İlhan Abi’yle ilişkiler...
Sormak isterdim Balbay’a:
CHP çatısı altında milletvekili olarak aktif siyasete başlarken, yukarıdaki üç konuyu hapislik döneminde ne kadar düşündü, ne kadar sorguladı acaba?..
Soykırım fişlemesi ve Davutoğlu'nun sözleri
Yazamadığım bir başka konu, Agos’un manşetindeydi geçen cuma günü:
Tarih Kurumu’ndan soykırım fişlemesi!
Türk Tarih Kurumu, YÖKaracılığıyla tüm üniversitelere bir yazı göndererek diyor ki:
“Kurumumuz bünyesindeErmeni soykırımı iddialarıkonusunda yapılan çalışmalarda kullanılmak üzere, şu anda Ermeni Meselesi alanında çalışan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin isimleri, çalışma başlıkları ve iletişim bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Konuyla ilgili bilgilerin kurumumuza gönderilmesini arz ederim.”
Böyle bir zihniyetle, böyle kafayla Türkiye 2015’e, yani 1915’in yüzüncü yılına nasıl gidebilir diye de eleştirel bir yazı yazabilirdim.
Ya da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun geçen cuma günü Erivan’a uçarken 1915’e ilişkin söylediği aşağıdaki sözlerden yola çıkarak, 2015 konusunda daha iyimser bir yorum da yapabilirdim:
“İttihatçıların yaptığı şey, doğru bir olay da değil, gayri insanidir. Tehcir’i hiçbir zaman benimsemiyoruz.”
Yazıya nasıl başlamıştım?
Pazar günleri yazmanın dayanılmaz ağırlığı diye…
Evet öyle.
Ama bak, bu yazı da bitti nihayet.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024