Hasan CEMAL
Rojava’da yarın ne olur? İnsanlar Baas diktasından demokratik özerkliğe geçmenin heyecanını yaşarken Erdoğan’la Barzani bölgeyi istikrarsızlaştırabilirler mi? Kol bükeyim derken kendilerine de sirayet edebilecek bir yangın çıkarabilirler mi?
KAMIŞLI, Rojava Cizre Kantonu
Bir zamanlar, özellikle 1990’ların ilk yarısında Irak Kürdistanı (Ankara’nın resmi deyişiyle Kuzey Irak veya Irak’ın Kuzeyi) Türkiye’nin arka bahçesi gibiydi.
Adana’daki İncirlik Üssü’nde konuşlanmış olan Amerika, Çekiç Gücü’yle Saddam Hüseyin’e Kürt bölgesini yasaklarken, Türkiye’yi de PKK’ye karşı Kuzey Irak’ta serbest bırakmıştı.
Aynı dönemde, Iraklı Kürt liderler Talabani’yle Barzani her fırsatta Öcalan ve PKK’yi sert dille eleştirir, kapalı kapılar arkasında, “Tarihimizde devletleşmek için en büyük fırsatı yakaladık, bu Apo başımızı Türkiye’yle belaya sokacak” diye yakınırlardı.
Talabani’nin göz kırpışı ve Türkiye stratejisi
1992 yılı, Ekim ayıydı.
Irak Kürdistanı’nınŞaklava şehrinde Celal Talabani’yle ilk kez tanışmıştım. Röportaja başlarken bir süre Apo’ya fena halde yüklenmiş, ne komünistliğini, ne teröristliğini, ne dinsizliğini bırakmıştı.
Mam Celal, bu fasılda Ankara’nın duymak istediklerini söyledikten sonra, bana da göz kırparak, mülakatın esas bölümüne geçmişti.
Bu yıllar böyleydi.
Hatta Talabani ve Barzani 1990’ların başlarında birkaç kez Türkiye’yle PKK’ye karşı ortak askeri operasyon düzenlemişlerdi.
Ama iki Kürt lider de bu ortak operasyonların bir sınırı olduğunu gayet iyi bilirlerdi. Bir seferinde Talabani bana şöyle demişti:
“Peşmerge komutanı emir verse bile, kendi askerleri pek öyle hedef almaz PKK’lileri, çünkü onlar da Kürttür.”
Şunu da eklemişti:
“Kürdü Kürde kırdırma dönemi sona erdi artık.”
“Irak’ın kuzeyi”nden sıkı ortaklığa
Yıllar böyle geçti.
Türkiye, Öcalan’ı da İmralı’ya hapsetmesine rağmen ne PKK’yi bitirebildi, ne de Kandil’i temizleyebildi.
Sonuç, Öcalan ve PKK’nin realite olarak tanınması, Ankara-İmralı-Kandil arasında en azından bir ‘diyalog üçgeni’nin kurulması oldu.
Artık Kuzey Irak yok Türkiye için.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi var, 15-20 milyar dolarlık ticaret hacmiyle, ham petrol ve doğal gaz boru hatlarıyla, Türkiye’nin Erbil’de açmış olduğu başkonsolosluğuyla, seçim yardımı için Diyarbakır’a gelip Tayyip Erdoğan’la sahneye çıkan Mesut Barzani’siyle bir Kürt yönetimi...
Evet, artık ‘Kuzey Irak’ yok Türkiye için, sıkı fıkı bir ortak söz konusu Kuzey Irak’ta veyahut Kürtlerin deyişiyle ‘Güney’de...
Rojava’ya karşı Erdoğan ve Barzani ikilisi
Peki, bunun yerini şimdi bir Kuzey Suriye mi alacak? Ya da Ankara başına bir Suriye’nin Kuzeyi mi yaratmaya hazırlanıyor?..
Bunun belirtileri suyun yüzüne çoktan beri vurmuş durumda.
Tayyip Erdoğan’la Mesut Barzani:
- Rojava Devrimi falan hikayedir; PKK bir emrivaki yaparak Rojava’ya silah zoruyla el koymuştur ki, bu da kabul edilemez, demekteler.
Kabul edilmezse ne olur?
Türkiye bir yandan, Barzani öbür yandan Rojava’nın çevresine hendek kazar, dikenli tel veduvar çekerler; ekonomik ambargo ile zorlanan Rojava halkı içeriden kışkırtılıp istikrarsızlaştırılır; aynı zamandan IŞİD ve el Nusra gibi radikal İslamcı örgütler içeriden dışarıdan Rojava’ya saldırı için desteklenir.
Şimdi yapılmak istenen budur.
Rojava’nın kolu bu yolla bükülerek Ankara ve Barzani tarafından kontrol altına alınmak isteniyor.
Bunun ucunda ortak bir askeri operasyon olabileceğine dair değerlendirmeler de yok değil.
YPG eşittir PKK mi?
Bu ortak ‘proje’nin başarı şansı nedir?
Önce birkaç noktayı belirtmekte yarar var.
Rojava’da gerçek güçYPG’nin elinde.
Silahlı Halk Birlikleri’nin Kürtçe kısaltılmışı olan YPG, ‘Rojava Devrimi’nin askeri gücü ve ana dayanağı.
YPG, PKK mi?
Bunu söylemek meseleyi fazla basite indirgemek olur.
Peki, YPG ile PKK birbirinden kopuk mu?
Elbette değil.
Ne kadar iç içeler, ne kadar değiller?
Bunun yanıtını tam olarak bilemem.
Ama hiç kuşkusuz kopuk değiller, aralarında mutlaka koordinasyon ve işbirliği var.
Suriye Kürtleri ile PKK ilişkisinin kökleri
Bu konuda, üst düzey bir YPG komutanıgeçen Salı gecesi Kamışlı’da benim dikkatimi şu noktalara çekmişti:
(1) “Suriye Kürtleri PKK saflarında 5 bin şehit verdi.”
(2) “PKK’nin komutanları arasında çok sayıda Rojava Kürdü vardır.”
(3) “Suriye Kürtleriyle Türkiye Kürtleri birbirlerine çok yakın ve sıcaktırlar. Rojava’nın Türkiye’yle 500 kilometre civarındaki sınırı dümdüzdür. Akrabalık ilişkileri çok yakın olduğu için de iki tarafı birbirinden ayırmak hiç de kolay değildir.”
(4) “Bu arada Önder Apo hayatının 20 yılını bu topraklarda geçirmiştir. Bu yüzden Rojava Kürtleri için o bir efsanedir.”
(5) “Rojava Devrimi’yle yeni bir model uygulanmaya başladı. Bu model Önder Apo’nun felsefesini yansıtır. Bu modelin bu topraklarda yaratmış olduğu heyecan küçümsenmesin.”
Diktadan özerkliğe geçişin heyecanı
Rojava Devrimi’nin yol açmış olduğu heyecana toplumun değişik kesimlerinde ben de tanık oldum.
Bu heyecanı sadece Kürtler değil, Süryaniler, Araplar ve Türkmenler arasında, ama özelliklekadınlar arasında gördüm.
Bu heyecanı yaratan ilk nokta ‘eşitlik’ti.
Yıllar boyu, Esad’ların azınlık Baas diktası altında özgürlükten yoksun olarak yaşamış, kimlikleri inkar edilmiş, baskı ve zülum görmüş insanların, yeni Rojava yönetiminde eşit olarak yer alıyor olmaları, mahallelelerinden başlayarak kendi kendilerini yönetmeye başlamaları, bir kez daha altını çiziyorum, heyecan yaratmış durumda.
Bu yeni model nedir deyince, cevap hep aynı:
“Özünde Apo’nun felsefesinin yattığı demokratik özerklik...”
Abartılmaması kaydıyla güçlükler
Peki ya güçlükler?..
Hiç kuşkusuz var.
Ambargo pahalılık yaratıyor.
İşsizliği besliyor.
Sağlık hizmetlerini aksatıyor.
Günlük yaşantıyı elektrik kesintileriyle, akaryakıt kıtlığıyla zorlaştırıyor.
Bütün bunlar, abartılmaması kaydıyla, yaşanmakta.
Abartılmaması diyorum, çünkü günlük hayat yine de akıp gidiyor. Suriye’nin başka yerlerindeki gibi perişanlık yok, açlık çekilmiyor.
Her şeyden önce can güvenliği çok büyük ölçüde sağlanmış durumda. Ara sıra, tek tük intihar saldırısı -hafta ortası Serekani’de olduğu gibi- yaşansa da, asayiş berkemal...
Ya büyük bir yangın çıkarsa?
Yarın ne olur?
Erdoğan’la Barzani, Rojava’yı istikrarsızlaştırabilirler mi?
Kol bükeyim derken Rojava’da kendilerine de sirayet edebilecek bir yangın çıkarabilirler mi?
Evet, altını çiziyorum, kendilerine de sirayet edebilecek bir yangın...
Bölgeyi barıştan daha da uzaklaştıracak, Suriye ve Irak Kürdistanı’nı karıştırırken, Türkiye’deki ‘çözüm süreci’ni de torpilleyecek bir büyük yangın...
Ankara eğer özellikle Kuzey Irak’la ilgili yakın tarihten gerekli dersleri çıkaramazsa, yani aklını ekmek peynirle yerse ya da ‘devlet aklı’nda çok derinlere gitmiş olan ‘Kürt fobisi’nden kendini kurtaramazsa, yine sancılı acılı bir dönem önümüzde açılabilir.
Kan ve gözyaşından sonraysa, gün gelir hayatın gerçekleri yine herkesi ‘barış masası’na oturtur, ama olan acı çeken, hayatını kaybedenlere olur ve çok yazık olur.
Ve bir soru:
Suriye iç savaşını yanlış okuyan Ankara, bu kez de Rojava’yı, ‘Kuzey Suriye’yi mi değerlendiremeyecek?..
Son söz:
Her şeye rağmen Erdoğan’la Barzani’nin akıllarını ekmek peynirle yiyeceklerine ihtimal vermek istemiyorum.
Rojava’nın unutulmazları…
Rojava’ya nasıl girdiğimiz bende saklı...
Rojava’da çok güzel, heyecan dolu günler yaşadım.
Hep evlerde misafir edildim, geceledim.
Kürt misafirperverliğini hiç unutamayacağım. Yediğim yemeklerin, kebapların, ettiğim kahvaltıların tadı hep damağımda kalacak.
Hele Bave Tarık’ın evinin sıcaklığı, Şirin ve Haim Haso’ların ev sahipliklerinin zarafeti hafızamdaki yerlerini her zaman koruyacak.
Saatler boyu bana içlerini olanca sahicilikleriyle döken Rojava Kürtlerini, Süryanileri, Türkmenleri hep hatırlayacağım.
Birkaç satır da bana Rojava’da, Kamışlı’da kucak açan Kürt gazeteci kardeşlerim için yazmazsam her şey eksik kalır.
Kürt meslektaşlarımın içinde ‘komutan’ bir kadın gazeteciydi:
Berfin Hezil.
Savaş muhabirlğinin içinde pişmiş, iyi bir televizyoncu olan Berfin, bu arada hem bakışlarıyla, hem sesiyle bizim ‘gazeteci milleti’ni mükemmel disipline edebiliyordu.
Ele avuca kolay sığmayan kameraman -ve sade Türk kahveleriyle de anımsayacağım- Zeynel Sirhak, beni hiç fotoğrafsız bırakmayan ve yazılarımı, fotoğraflarımı T24’e geçmekte yardımını esirgemeyen Sipan Pençewini ile Botan Gulan’a ve de bu seyahati -geçen yılki ‘çekilme süreci’ndeki gibi- birlikte planladığımız değerli Kürt meslektaşım Erdal Er’e ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim.
İyi pazarlar!
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024