Hasan CEMAL
Rojbaş Gülsüma Ana, günaydın.
Nasılsın?..
Ellerinden öperim.
Anlaşılan o ki, Silvan’da hayat kaç zamandır yine cehenneme dönmüş durumda.
N’aparsın, n’edersin?..
Sana cep telefonundan ulaşmaya çalışıyorum ama nafile...
Silvan kuşatma altında, biliyorum.
Günlerdir sokağa çıkmak yasak.
Silvan’daki yaşantınızı gözümün önüne getirmek istiyorum.
Bu açıdan, Nurcan Baysal’ın satırları göz açıcıydı.
Düşünün!
Hukuk çiğnenerek yaşadığınız ilçede sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor, yaşadığınız sokak onlarca tank, zırhlı araç tarafından ablukaya alınıyor!
Düşünün!
Helikopterler tepenizde, keskin nişancılar yüzlerce metre öteden mahallenize göre konuşlanmışlar, tanklar ve zırhlı araçlar çocuklarınızın oynadığı sokaklarda…
Düşünün!
Dört bir yandan silah ve kurşun sesleri arasındasınız! Kucağınızdaki bebek, evdeki çocuklar her kurşun ve patlamadan sonra çığlık çığlığa!
Düşünün!
Düşünmeye çalışıyorum Gülsüma Ana.
İçim acıyor.
Belki de, elimden yazı yazmaktan başka bir şey gelmediği için içim acıyor.
Belki de artık acıları paylaşmak yetmiyor.
Ya da fazlasıyla soyut kalıyor.
Silvan’a en son geçen yılın şubat ayında gelmiştim.
Hatırladın değil mi?
Aziziye Caddesi’ndeki evin yer sofrasına keyifli bir sohbet hâlinde oturmuştuk.
Dumanı tüten haşlanmış içli köfte... Dolmanın her türlüsü, yaprak dolma, patlıcan dolma, içi etlisi, kıymalısı...
Hepsini kendi elinle benim için pişirdiğini söylerken eklemiştin:
“Bunlar Delila’nın en sevdiği yemeklerdi, uzun zamandır ilk defa yaptım.”
Sana söz vermiştim.
Kitap çıktığı zaman hem kitabı, hem de Delila’nın dağda tuttuğu üç defterden oluşan Günlükleri’ni kendi elimle getirip teslim edeceğimi söylemiştim.
Bu arada kitabı yazarken korkmuştum, ya günlüklerin başına bir şey gelirse, ya kaybedersem diye...
2013’ün Ağustos ayını anımsıyorum.
Ramazan Bayramı’ydı.
Delila’nın yaşamını yazmak için çalmıştım kapınızı.
Başında beyaz yemeninle, önüm sıra çabuk çabuk yürüyüşün gözümün önünde.
Şimdi cehenneme dönen Silvan’ın ara sokaklarını arşınlarken, heyecan içinde anlatıyordun:
“Delila’nın sesi küçükken de çok güzeldi, hep Sezen Aksu’nun şarkılarını söylerdi. Bak, burası da Mescit Mahallesi. Ben de, Delila da aynı evde, şu küçük evde doğduk.”
Önünde bodur bir incir ağacı olan beyaz badanalı, uçuk mavi boyalı iki katlı bir ev.
Akanyıldız sokağı.
Karşısında, Silvan’ın köklü ailelerinden Azizoğlu’nun adını taşıyan bir konak.
Anlatmıştın.
Delila’nın doğduğu Mescit’e terörist mahallesi dermiş polis...
1990’lı yılların başında en çok faili meçhul cinayet bu mahallede işlenmiş…
Delila amcasını, kapı komşularını faili meçhulde kaybetmiş...
Sekiz on yaşlarında bir çocuğun silah sesleriyle büyümesi… Daha o yaşlarda kan görmesi… Ve ölümün acısını hissetmesi…
Demiştin ki Gülsüma Ana:
“İşte bütün bunlar, Delila’yı daha çocukken devlete karşı tepkili yapmaya başlamıştı. Hastaneye gittik, mahkemeye gittik, devlet dairelerine gittik, aman Kürtçe konuşma dediler. Hele polisin yanında hiç konuşma dediler. Böyle yaşadık biz... Delila da hissetti bütün bu baskıları…”
Delila, ortaokuldayken bir gün der ki:
“Ana, ben ismimi değiştireceğim.”
Adı Şenay’dır, Türk adı.
Şınai diye değiştirmek istediğini söyler, Kürtçe yeşillik anlamına gelen…
Ve Delila, 17 yaşındayken bir gün doğdukları evlerinin mutfağındaGülsüma Ana’ya, adı “Gönül gitmek ister savaşa!” olan (Kürtçesi, dil dixwaze here cenge) bir şarkı söyler.
Gülsüma Ana, mutfakta bu şarkıyı ilk kez dinleyince gayet iyi anlar kızının ne demek istediğini.
Yanağından yaşlar süzülür.
Ama kızına belli etmek istemez.
Bir seferinde kızınca şöyle der kızına:
“He sen okuyasan, sonra gidesen savaşasan!”
Gülsüma Ana hatırlıyor musun?
2013’ün o sıcak Ağustos gününde, Silvan’daki faili meçhul cinayetleri de anlatmıştın bana, üstelik cinayet mekânlarını göstererek...
Allah aşkına söylesene Gülsüma Ana;
1990’ların başındaki o cehennem dönemi, şimdi geri mi geldi?..
Galiba öyle.
Acılar hiç bitmeyecek mi?
Yaşamak için ille de acı çekmeye devam mı?..
Anlatmıştın bana:
“Silvan’da o zamanlar sokaklarda öldüren öldüreneydi. Gündüz vakti saat üç oldu mu evlere kapanırdık. Her gün iki üç kişi giderdi. Diyarbakır ve Batman’la birlikte bizim Silvan en çok faili meçhul cinayetin işlendiği şehirdi. Bu yüzden o kadar çok göç verdik ki dışarıya...”
1990’larda Silvan’ın nüfusu 60 binden 20 bine iner. 900’ü resmen kabul edilen toplam 2 bin civarında faili meçhul cinayet işlenir ilçede...
Gülsüma Ana’nın oğlu Baki de demişti ki:
“Bütün bu acılardır dağın yolunu açan…”
Delila, Gülsüma Ana’nın kızı, 1999’da liseyi bitirir 17 yaşında dağa çıkar, 2007’de de 25 yaşındayken bir pusuda kaybeder hayatını...
Yıllar geçiyor, acılar bitmiyor.
Aziziye Caddesi’ndeki penceresinin önünde cigarasını tüttüren Gülsüma Ana gözümün önünde bu satırları yazarken.
Ve uzaklardan, Kürdistan dağlarından Delila’nın sesini duyar gibi oluyorum:
“Yaşamak direnmektir!”
“Berxwedan jiyane!”
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024