Hasan CEMAL
Bir defa daha takrarlamak istiyorum:
Dokunulmazlık konusunda Kılıçdaroğlu, yaptığı vahim hatayla Erdoğan’ın elini güçlendirdi.
Şimdi ne kadar bağırıp çağırsa, bu yanlışını düzeltmesi mümkün değil Kılıçdaroğlu’nun.
CHP bugün, “Kürt sorunu yok, terör sorunu var!” diyen Erdoğan’la aynı çizgide sayılır.
Bilmem kaç yıllık “Kürt sorunu yok, terör sorunu var” klişesi bu memlekette devletin Kürt meselesiyle ilgili klasik ‘kırmızı çizgisi’dir.
CHP’nin de bu ‘kırmızı çizgi’den saptığı söylenemez.
Bir ara Erdoğan sapar gibi oldu ama sonra o da ‘doğru yol’a geldi ve Ergenekon’la, ‘asker’le aynı ‘kırmızı çizgi’de buluştu.
Devletin bu kırmızı çizgisi, bu memlekette demokrasi ve hukuk devletinin ‘birinci sınıflığı’nı sürekli olarak engelledi.
Engellemekle kalmadı, Türkiye’nin önünde bölünme kapısını da açtı.
Bu yakınlarda bir yazıma şu başlığı koydum:
Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlık konusundaki hatası, bu bakımdan, Erdoğan’ın değirmenine su taşıyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu tutumu, aynı zamanda, CHP’nin öteden beri neden sosyal demokrat olamadığına, hatta niçin doğru dürüstdemokrat bir parti olamadığına ve niye bunca yıldır muhalefette olmasına rağmen bir türlü seçim kazanamadığına da ışık tutuyor.
Bu eleştirilerim yeni değil.
Kısa kesiyorum onun için...
Ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dokunulmazlık konusunda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na dönük eleştirilerini köşeme alıyorum.
Klasik devlet politikasının Türkiye'deki her siyasi partiye bir miktar sinmiş rengi vardır.
CHP’de bu renk daha ağırdır. HDP’lilere dokunmak, HDP’lilere bir şekilde vurmak gündeme gelmiş ise bunuAKP'den önce devlet adına CHP yapmalıdır.
CHP’ye göre AKP zaten devleti temsil etmiyor.
CHP’deki birçok arkadaşı tenzih ederek söylüyorum.
Mutlaka farklı yönde düşünen birçok insan var orada, ancak kurumsal akıl böyle.
CHP evet demeseydi dokunulmazlık konusu komisyona bile gelemezdi.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun “evet oyu vereceğiz” açıklamasından sonra AKP cesaret edip, Meclis’e bu teklifi getirmiştir.
Dolayısıyla teklifin sahibi AKP değil, Kılıçdaroğlu’dur.
Bu çok nettir.
Çünkü Erdoğan dayatmasına rağmen Davutoğlu cesaret edemedi.
Muhalefet partisinin desteğini alana dek beklettiler, ondan sonra parlamentoya geldi.
Dokunulmazlığın kaldırılması için çıkan 376 evet oyu, yani Meclis'te üçte ikiye yakın çoğunluk, kesinlikle çokkültürlü, çokdilli, çok inançlı parlamento gerçeğinden rahatsız.
Şu gün gerçekten tarihi sorumluluklarımız olmasa parti ya da birey olarak bir tek gün bile o parlamentoya gitmek istemiyorum.
Faşizme, diktatörlüğe evet demiş 376 insanın oradaki varlığı beni huzursuz ediyor.
Bu sıradan bir olay değildi.
Doğrudan bizi parlamentodan atmanın, parlamentoyı kendi malı mülkü gibi gören bir anlayışın dışavurumuydu.
376 rakamı bunu tüm çıplaklığı ile gösterdi.
MHP, AKP, CHP genel başkanlarının söylemlerine baktığınızda, birbirleri ile ilgisi olmayan üç uzlaşmaz parti görürsünüz.
Ama söz konusu Kürt sorunu, Alevi meselesi, insan hakları gibi köklü reformlar isteyen konular olduğunda üçü de kurumsal olarak çok rahat anlaşabiliyor.
Bir araya gelebiliyorlar.
Şimdi kritik bir dönem yaşıyoruz.
Erdoğan diktası şahsında Türkiye'de totaliter bir rejimin inşasını durdurmaya çalışıyoruz.
Bunu 7 Haziran, 1 Kasım seçimlerinde başardık, onu durdurduk.
HDP seçime katılmasa ya da bağımsız olarak girse, şu anda Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi olarak diktatörüydü.
Bu iş bitmişti, 400'den fazla milletvekili vardı.
Ancak bir bakıyorsunuz, CHP her yerde onun önünü açıyor.
Dokunulmazlık meselesi de budur.
Kılıçdaroğlu’nun çok büyük hata yaptığını düşünüyorum.
Çünkü kendi parti yönetimi hayır kararı almıştı.
CHP'nin parti meclisi ve merkez yürütme kurulu, hatta meclis grubunun ağırlığı hayır kararı almıştı.
Bu oylamaya hayır verilecekti ama bir genel başkan kendi partisinin yönetiminin aldığı kararı bile tanımayacak şekilde ordudan gelen isteği yerine getiriyorsa, bizim artık konuşacak bir şeyimiz kalmamamıştır.
Gönül teli koptu tabii ki, Cizre'de koptu.
Cizre'de bu yaşanmasın diye çok uğraştık.
Cizre'deki bodrum katliamını yaklaşık bir aya yaydılar.
Bilerek herkes hücrelerine kadar korksun istediler.
Biz orada insanların canını kurtarmaya çalıştık ama devletin vermek istediği mesajın karşılığında, Kürtlerin vereceği mesajın da unutulmaması gerektiğini anlatmaya çalıştık.
Olmadı.
Devlet yine de kendi mesajını vermek istedi.
Evet, Kürtler devletin o mesajını, “Bize biat etmeyenlere karşı işte bu denli acımasız oluruz” mesajını aldı.
Dersim’de, Maraş’ta, Sivas’ta gerektiğinde bu mesajı gösteren devlet 2016’da da değişmemişti.
Kürtler bu mesajı aldı.
Bu mesajı almış olan Kürtlerin gönlünde bir daha asla Türk devleti ile bir aidiyet ilişkisi kurulamayacak.
Böyle bir Türk devleti ile bu mesajı almış bir Kürt toplumu arasında bir ilişki asla kurulamayacak.
Maalesef buraya gelindi.
Kürtler geçmişle yüzleşmeye ve helalleşmeye hazırdı.
Ama bu maalesef Cizre ile bitti. *
Yazarlar
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024