Hasan CEMAL
Briç kulübünde pişti oynanmaz!
AB de bir ‘briç kulübü’dür.
Geçerli olan briç kurallarıdır.
Hayır, ben briç kulübünde pişpirik oynarım, diye tutturursan, bir süre sonra kimse seni dinlemez.
Hadi, başka kapıya derler.(*)
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile üyelik müzakerelerinin dondurulmasına ilişkin tavsiye kararına bu pencereden de bakmak lazım.
Oysa aynı Avrupa Parlamentosu, 2004 yılı Aralık ayında, AB ile müzakerelerin başlatılmasına ilişkin tarihi kararını neredeyse oybirliğiyle almıştı.
Dün ise tam tersi yaşandı. Neredeyse bütün eller Türkiye’ye hayırdiye kalktı.
Ne değişti 12 yılda?
Önce oyunu kuralına göre oynamaya başlayan bir Türkiye vardı.
Bugün ise briç kulübünde pişpirik oynayacağım diye tutturan bir Türkiye var AB sahnesinde...
Olmaz, olmuyor da.
Ekonomide de durum farklı değil.
Türkiye, oyunu kuralına göre oynamıyor.
Ekonomide oyunun adı ‘piyasa ekonomisi’dir.
Kuralları, incelikleri vardır.
Bunlara uymadığın vakit piyasanın sopası kafana iner.
1990’lar böyle geçmişti.
Sorunlar birikmiş ve 2001’de büyük bir kriz olarak piyasanın sopası kafalara inmişti.
AKP’nin tek başına seçim sandığından çıkmasında bu kriz büyük rol oynamıştı.
Bu nedenle, AKP iktidarı kaç yıl boyunca ‘piyasa mekanizmaları’na özen gösterdi, reformcu adımları devam ettirdi.
Ekonomide oyunu kuralına göre oynadı.
Ama son yıllarda değişti.
Oyun kurallarından sapmaya, yapısal reformları bekletmeye yöneldi.
Aynı zamanda siyasal istikrarı boşlamaya başladı.
Demokrasiye ölümcül darbeler indirdi.
Özgürlük ve hukukun üstünlüğünü yerle bir eden uygulamaları rutinleştirdi.
Güneydoğu’da kan ve ateş dalgasının yeniden kabarmasının, ekonomiye dönük istikrarsızlaştırıcı etkilerini ya küçümsedi ya da göremedi.
Bunun gibi, AB’ye sırtını döndüğün vakit, bunun ekonomiyi nasıl olumsuz etkileyeceğini ya anlayamadı ya da önemsemedi.
Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, piyasanın sopası kalkıp kalkıp iniyor AKP iktidarının başına...
Erdoğan konuşuyor, dolar fırlıyor!
Lira tepe taklak gidiyor!
Avrupa Parlamentosu karar alıyor, dolar fırlıyor!
Lira tepe taklak gidiyor!
Piyasanın sopası dediğim işte bu, yani piyasa ekonomisinin kuralları...
Erdoğan kuralları bu oyunda geçerli değildir, olamaz da.
Eğer inat etmeye kalkarsanız, ‘piyasanın sopası’nı kafanıza yemeye devam edersiniz.
Bu gerçeği değiştiremezsiniz.
Piyasayı, ekonomiyi yakın markajda tutanlar, büyük iş dünyası, bankalar bu gerçeğin gayet iyi farkındalar.
Yaklaşmakta olan krizin ne kadar büyük olduğunu görebiliyorlar
Ama sesleri pek öyle çıkmıyor.
Endişe beyan edenler olsa da sesleri cılız çıkıyor.
Ya da kapalı kapılar arkasında feryat ediyorlarsa, biz duyamıyoruz.
Ama uyarılarını kamuoyuna açık olarak yapanlar yok değil.
Cumhuriyet gazetesinin aşağıdaki haberini okursanız, sanıyorum, ne dediğim biraz daha iyi anlaşılabilir.
Dünyanın en çok alıntı yapılan on iktisatçısından biri olarak gösterilen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, Türkiye’de basına yönelik baskının giderek şiddetlendiğini, akademik özgürlüğün kaybedildiğini, AB’den uzaklaşıldığını belirterek şöyle dedi:
“Bunun ekonomiye de yansımaları olacak. İki yönden de durum çok acil. Düzeltmek için çok az vaktimiz kaldı.”
Parekende Günleri 2016’ya konuşmacı olarak katılan Prof. Acemoğlu Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
Cumhuriyet operasyonunu “basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı” olarak tanımlayan Acemoğlu şöyle devam etti:
“Son dönemde basına yönelik baskıların ekonomiye yansımaları iyi olmayacak. Siyasi kurumlar ekonomiyi etkiliyor. Zaten ekonomi zayıf, giderek siyaseti de zayıflatıp sivil toplumu zayıflatıp yargıyı zayıflattıkça bunun dönüşümü yok.”
Demokrasi için seçim yapmanın yeterli olmadığına değinen Acemoğlu, “Demokraside bir insanı seçiyorsunuz, onu nasıl kontrol edeceksiniz? Güçlerin ayrışık olması, medyanın, sivil toplum örgütlerinin kontrolü olması gerekir” dedi.
Çok sayıda akademisyenin görevden alınmasıyla ilgili ise Acemoğlu şunları söyledi:
“Türkiye’de akademisyenlerin durumu çok kötüleşti. Akademik özgürlük çok önemli, bunu da kaybediyoruz. Türkiye’de siyasette de, ekonomide de durum acil. Siyasi kurumlar ve ekonomik kurumlar birbirini tamamlıyor. Geleceğin büyümesini sağlayabilmemiz için, kaliteli bir büyüme için kapsayıcı kurumları güçlendirmemiz lazım. Sivil toplumu, bağımsız yargıyı güçlendirmemiz lazım.”
Acemoğlu, ‘kapsayıcı kurumlar’ı şöyle tanımladı:
“Kapsayıcı ve dışlayıcı ekonomik ve siyasi kurumlar var. Kapsayıcı kurumlar fırsat eşitliği ile geliri tabana yaydığı için verimliliği artıran bir süreç.
Dışlayıcı yani sömürücü kurumlar çok daha düşük kaliteli büyüme oranı sağlıyorlar.
Süreklilik yok.
Düşük kaliteli bir büyüme, örneğin doğal kaynaklara ya da birkaç tekel şirkete bağlı büyüme. Bu, insanlığa refah getirmiyor.”
Acemoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada ise Türkiye’de son 10 yıldır büyümenin düşük kaliteli olduğunu vurgulayarak, bu durumun, Türkiye’deki kurumların ‘dışlayıcı’ olmasından kaynaklandığına işaret etti. Acemoğlu şunları söyledi:
“Türkiye’de 10 yıllık büyüme ortalaması yüzde 3.
Daha fazla büyümesi lazım. Verimlilik artışı sıfır ya da eksi.
Bu şekilde Türkiye’nin kendi zenginliğini artırması mümkün değil. Büyüme, tüketime giderek hız verilmesinden geliyor. Yatırımda, verimlilikte artış yok. Ne oluyor, cari açık ortaya çıkıyor. Böyle bir büyüme uzun süre devam edemiyor. Eşitsizlik çok yüksek.
Büyüme herkese aynı yararı getirmiyor.
Enflasyon da, cari açık da düşmüyor.
Böyle olmak zorunda mı?
Hayır ama evet.
Evet, çünkü Türkiye’nin kurumları dışlayıcı büyümeye çok eğilimli. Fırsat eşitliğinde iyileşme var ama yeterince yok.
Rekabetçilik düşük.
Yargı sistemi bağımsız değil.
Bu dışlayıcı büyüme, Türkiye’nin 80 sene büyümesine yol açıyor ama düşük kaliteli.
Tekelleşme çok fazla, birkaç büyük holdingin çerçevesinde büyüyor. İstanbul kadar diğer şehirler büyümüyor.”
___________________________________________
* Türkiye’nin önde gelen siyasetçilerinden ve dışişleri bakanlarından CHP’li Turan Güneş’in sözüdür.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024