Mehmet ALTAN
“Beka veya hayatta kalmak, hayatta kalmak ya da var olmaya devam etme yeteneğidir.”
Tarihsel olarak faşizm sürekli “devletin bekasından” söz eder, liberal demokrasilerde ölçü “insan” ve onun bekasıdır.
Çünkü devlet insan için vardır.
xxxxxxx
İnsan odaklı bir davranışı olsa devlet yönetiminin pusulası, “temel hak ve özgürlükler” ...
Normal ve sağlıklı bir toplumun inşa edilmesi için siyasetçiler, din, ırk, mezhep bölümü üzerinden siyasal sömürü yapamayacak, parçalanıp kamplaştırma gibi bir gariplik de ortaya çıkmayacaktı. Refah, toplumsal özgürlüklerin sürekli oynanması siyasetin varlık nedenidir.
100 yıllık Cumhuriyet'in geldiği noktada böyle bir hedef yoktu ve şimdilerde bundan çok uzaklardayız.
xxxxxxx
Sünni bir zemine kamp kurmuş siyasal İslamcı otoriter bir yapı ile “devletin bekası” üzerinden hayata bakan “siyasal milliyetçi” bir ortaklığın bölünmesinde çürüyen ve çöken bir tarih kesitinde “Öcalan açılımının” akıbetini bekliyoruz.
Ancak bir yandan da kayyumlar çoğalıyor… Baskı ivmesi artıyor.
Sopa bir yanda ve sabırla beklenen havuç diğer yanda.
“Açılım” sürecinde hukuk, demokrasi, özgürlükler yolunda yeniden yürüyüşün önü mü açılacak yoksa gelecekte siyasi iktidarın iktidardan gitmeme istikametindeki senaryoları mı asıl olacak?
Umutlar, umutsuzluklar, endişeler…
xxxxxxx
İnsanı yok sayarak kutsanan ve dillere pelesenk edilen “devletin bekası” siyaseti, toplumu sadece baskı altında bir fukaralar ordusuna dönüştürmedi, doğanın yok olmasına, yer altı ve yer üstü kaynakların talanının da çıldırmasına yol açtı.
Beka insan olsa…
Beka toplum olsa…
Beka doğa olsa…
Türkiye çok farklı bir noktada olacaktı.
Örneğin, "Türkiye'nin son 50 yılda kaybettiği sulak alanların toplamı neredeyse iki Marmara Denizi büyüklüğüne ulaşmayacaktı".
Yaşamın gıdası olan sulak alanların korunması, devletin ve siyasetin asıl hedefleri arasında bulunacaktı.
Ama öyle olmadı işte… İnsanı ve doğayı hiçe sayan bir anlayışla kuşatıldık.
xxxxxxx
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, su krizinin artık hayatın en önemli parçalarından biri olduğunu, temiz ve içilebilir suya erişim, temel yaşam hakkı olmasına rağmen dünyada 1,2 milyar insanın suya erişemediğini hatırlatıyor.
Türkiye, sahip olduğu 135 sulak alanla önemli bir tatlı su potansiyelini barındırıyor.
Ama “beka siyasetinin” amacı bunları korumak olmadığı için bu toplumsal zenginlik sürekli eriyor.
Dr. Kesici şunları söylüyor:
"Ancak hatalı su yönetimi, alan işgalleri, popülizm ve insan baskısı yüzünden sulak alanların neredeyse yarısı kaybedildi.
Seyfe, Kuyucuk ve Meke gölleri tamamen kurudu. Sultansazlığı'nın çok büyük kısmı kurudu. Manyas, Burdur ve Uluabat gölleri, Göksu, Kızılırmak ve Gediz deltaları, Akyatan ve Yumurtalık lagünleri aşırı oranda kuruma, kirlilik ve biyolojik çeşitlilikte azalma sorunları yaşıyor. Kızören Obruğu da aşırı oranda su çekilmesiyle artan kuruma ve yer altı su kaynaklarının tarımsal amaçlı çekilmesi nedeniyle çevresinde yeni obruklar oluştu."
xxxxxxx
“Burdur'da 7, Isparta'da 5, Antalya'da ise 4 sulak alan bulunuyor. Ancak son yıllarda hızla artan tarımsal sulama, çok sayıda sondaj kuyularının açılmasıyla, bu alanları besleyen yeraltı sularının büyük oranda kuruması, madencilik, enerji ve turizm yatırımlarının baskısı ve hatalı tarım uygulamaları ve kirlilik, bölgenin sulak alanlarının önemli bölümünün yok olmasına neden oldu.
Su kaynaklarının hoyratça kullanımına tanıklık eden Antalya'da, yakın zamana kadar sulak alan olan Yamansaz, Boğazkent ve Aksu deltası gibi alanlar Antalya'nın yitirdiği önemli doğa mirasları arasında yer almaktadır.”
xxxxxxx
Sular çekildikçe buharlaşma, kuruma daha hızlı artıyor.
Bitki örtüsü kayıpları kurumaya neden oluyor, hava ve toprak nemsiz kalıyor, suya olan talep giderek büyüyor.
Su yüzey alanımızın kuruması, kurutulması, iklimin değişmesine de yol açıyor.
Özetle insanın ve doğanın yaşaması gittikçe zorlaşıyor.
Ama bu, “beka” sorunu değil.
xxxxxxx
İnsanı yok sayan bir devlet tahayyülü ve o devletin bekası güzellemesi, ülkeyi ve insanını tüketmeye devam ediyor.
İnsanı perişan olmuş bir devlet özetine doğru dört nala koşuyoruz.
Böyle giderse bir damla suya muhtaç olacağız.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025