Melih ALTINOK
Eskisiyle yenisiyle Ergenekon muhipleri, merkez medya, endişeliler vs. Hakan Şükür’ün AK Parti’den istifasından dahi “haysiyet ayaklanması” çıkartanları da yanlarına alıp garip analojilerle ortalıkta geziniyor.
Gündemdeki her gelişmeyi eğip bükerek Türkiye’nin demokratik dönüşümün önemli aşamaları değersizleştirmeye, süreci geriye döndürmeye çalışıyorlar. “Ateyizler bunu açıklasın” edasıyla akla ziyan kıyaslar yapıyorlar.
Akıl tutulmaları, hükümet-cemaat kavgasının ardından gelen Balbay’ın tahliyesiyle tavan yaptı. Pozisyonları gereği “biz zaten Ergenekon’u da, Balyoz’u da sevememiştik” diyen hacıyatmazların ikrarlarının gazıyla da iyice hareketlendiler. Sanki Balbay tahliye olunca Ergenekon davası düşmüş, tüm demokratikleşme adımları BOP’a tahvil edilmiş oldu ya, abiler soruyorlar:
“Şimdi ne diyeceksiniz?”
Ortada darbecilikten 35 yıl almış sanıklar varsa, hele bir de tahliye ile beraati ayıracak kadar “eğitimliysen” kendisine sivilim, demokratım, anti militrasitim, özgürlükçüyüm diyen birisi ne derse onu dersin işte kahraman:
“Allah 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez darbecileri yargılama basireti gösterenlere zeval vermesin” tabii ki.
Bu beş benzemez ittifakın dünkü malzemesi de sabah saatlerinde başlayan ve bazı köşe yazarlarının her nasılsa aylar öncesinden Twitter’dan duyurduğu üçü bir arada operasyonlardı.
Önce “hükümet medyası görmüyor, penguenler…” falan edebiyatına başladılar. Yurttan sesler korosu bu ezgiyi okurken, yandaş dedikleri televizyonlar bırakın haberi her bültende son dakika geçmeyi, operasyonların piyasalara etkisini konuşmaya başlamıştı bile.
Ak Parti cephesinden Hüseyin Çelik gibi isimlerin çıkıp “İktidarımız, iş başına geldiği günden beri, yolsuzluk ve usulsüzlükler konusunda azami hassasiyet göstermiş, bundan sonra da aynı hassasiyeti göstereceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Hukuk devletinde, herkes hukuk önünde eşittir. AK Parti olarak gerçeğin ortaya çıkarılması hususunda yapılması gerekenlerin eksiksiz yapılmasını istiyoruz” demesi de kar etmedi.
Sanki birer siyasetçiymiş gibi basın açıklaması yapmaları, hatta ekranlarda yaptıkları yorumları her sorana tekrar etmeleri gayrı şart olan yazarları sıkıştırmaya başladılar.
“Kimse soruşturma süreçlerinden muaf değil” sözlerini duyunca iyiden iyiye koptular.
Gerçi hiç gereği yoktu, masumiyet karnesi dağıtırken darbe zanlılarına bonkör, yolsuzluk zanlılarına (hele ki muhafazakârlarsa) ise cimri olduklarını zaten biliyorduk. Yine de tekrar ettiler.
“Ama zamanında (Ergenekon falan işte) yaşlı başlı insanlar, akademisyenler, askerler gözaltına alınırken…” diye başlayan cümlelerle hukuki eşitlik ilkesine yaklaşımlarının frikiğini verdiler.
Sinirlerini asıl bozansa, gözaltına alınanlar arasında, diktatör dedikleri Başbakanın partisinden bakanların yakınları olmasına rağmen, hükümetten itidalli hukuka saygı açıklamaları gelmesiydi. Bir Allah’ın kulu da sokağa çıkıp savcıları, polisi protesto etmedi.
Kızdılar tabii bizimkiler. Zira devrimci oldukları kadar demokrat da olan bu arkadaşlar, darbe zanlıları gözaltına alınırken polise karşı barikat kurmakta en ufak bir beis bile görmeyenlerdi.
Dün akşam benzer sözleri twitter’da yazınca epeyce eğlencelik malzeme çıktı tabii. Lapsuslar birer birer döküldü.
“Yolsuzluk sanıkları için barikat kuralım dedi” yazanı mı ararsınız, yoksa Ergenekon-Balyoz sanıklarını nasıl gördükleri pek güzel açıp edip “onlar yurtsever değil ki hırsız, neden destek olalım” diyenleri mi?
Önce biraz takıldım ama sonra üzüldüm. Aklıma Cem Yılmaz’ın bir skeci geldi. Sen çocuğun potasyumu koyma, vitamini eksik ver ondan sonra yorumuna laf söyle…
İşte böyle. 7 Şubat’tan itibaren artan bir ivmeyle, Çözüm Süreci karşıtlığını ve iktidardan pay isteme cevvalliğini askeri vesayetin tasfiyesi mücadelesinin önüne koşanların bir hamlesi daha böyle geldi geçti.
Soruşturmanın peşi sıra gün içinde bir yazarın gizli görüntülerinin servis edilmesinden ve muhtelif gazetecilerin tehditlerinden anladığımız üzere devamı da gelecek.
Ama eğer fütursuzluklarının motivasyonunu, rövanş peşindekilerin ya da endişelilerin pespaye alkışlarından alıyorlarsa vay hallerine. Zira şimdi sırtlarını tapışlayanlar, o muhteşem diyalogdaki gibi “küllerin prensi olacaksın deseler, ülkeyi yakar” diye anılan gözü dönmüşlerden farksız.
Kısa vadede Kürt sokağını, uzun vadede ise parlamentoyu karıştırması beklenen emsalsiz hukuk kararlarından, şantaj kasetlerinden ya da İçişleri Bakanının bile haberi olmaksızın üçü bir arada polis operasyonlarından iktidara paydaşlık kazancı umanlar, neticede olsa olsa eski prenslerin hâkimiyetindeki küller ülkesinde yine reaya olacaklarını göremiyorlar mı?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019