Melih ALTINOK
Nakil sırasında Kayseri yakınlarında beş mahkûm yanarak öldü. Beş mahkûm! Adlarını şimdiden unuttunuz muhtemelen.
Hatırlatayım; adları, yaşları, hikâyeleri var ya onların da.
Sinan Aşka, 18 yaşındaydı.
Akif Karabalı, 24 yaşındaydı.
İsmet Evin, 33 yaşındaydı.
Abdülsetter Ölmez, 35 yaşındaydı.
Medeni Demir, 47 yaşındaydı.
Tıpkı Cağdaş Türkü’nün o içli şarkısı Rami Kışlası’ndaki gibi, hepsi de “Malatyalı, Vanlı, Muşlu...”
Unutmuşsunuzdur isimlerini diyorum ama haksız değilsiniz, ben de yazdığım için biliyorum zaten. Sıradan mahkûmlar işte, n’olacak ki... Cezaevlerinde yoksulluk, hastalık, kötü muamele... ile cebelleşen tanınmamış, nüfussuz, bırakın bir basın kartını, akademik unvanı ya da rütbeyi, doğum tarihi haznesi uydurma olmayan hüviyetlere sahip olmaları “lüks” sayılan “adi” mahkûmlar onlar.
Bereket yanarak ölmeleri hâlâ en azından haber değeri taşıdığı için yakınlarının resimlerini gördük gazetelerde de, az bucuk aşina olduk hayatlarına; onların “da” dramları olabileceğini düşünebildik bir anlığına.
Gazetelerin internet sitelerindeki ünlü ünsüz kadınların kıçından oluşturdukları foto galerinin hemen üzerindeki bir başka pornodan, “yanan aracın fotoları için tıklayın” bölümlerinden bahsetmiyorum elbette.
İçinden insan geçenlerden bahsediyorum. Mesela yakılanların yakınlarından, takatsiz kalmış kollarını iki yanına sarkıtmış tülbentli (he, nineleriniz gibi) teyzenin, adamların her hallerinden okunan çaresizliklerinin, kimsesizliklerinin resimlerine bir bakın. Yananların hiç bir yerde okuyamayacağınız hikâyelerinin ipuçları oradadır.
Evet, yakılan arkadaşlarımızın dramı hakkında “enforme” edilmeyeceğiniz için iş yine size düşüyor. E biz de hiçbir şey bilmiyoruz haklarında, el mecbur, “tanınmışlar” üzerinden konuşacağız onları.
Çünkü siyasilerden, bu beş benzer “kimsesizin” nasıl vahşice ölüme terk edildiklerinin, yakıldıklarının hesabının sorulmasını isteyen “arkadaşları” yok ki köşe yazarlarına mektup yazsınlar.
Sinan’ın muhtemelen yeşil kartı için çektirdiği fotoğrafından başka resmi de yoktur şimdi, adına kurulacak platformlar yakalarına resmini takıp da Taksim’de gösteri yapsınlar.
Medeni Ağabey’in çocuğunun, gözaltına alınırken falan değil ha, yandıktan sonra nasıl üzüldüğünü konuşmayı da teklif dahi edemeyiz zaten televizyonlardaki “vijdan moderatörlerinin” sevk ve idare ettiği programlarda.
Kimseciklerin, elleri kelepçeli olduğu halde içine tıkıldığı ringin kapısı açılmayan ve cehennem ateşinde közlenmeye terk edilen Akif’in “işitilmeyen” çığlığını sembolize eden bantlar takıp ağzına sokağa çıkmayacağını da biliyoruz hepimiz.
Hunharca sossuz spagetti yedirilme işkencesine maruz bırakılan paşaların çiğnenen onurunun tercümanlığına soyunanlar, İsmet’in 1600 km’lik yola çıkarken jandarmadan kuvvetle muhtemel yediği sopanın (ki nakilde vaka-i adiyedendir) mönüsünü de yazmayacaklar gazetelerinde...
Yo yo, bu örnekleri çığlığı çıkmayanların sahipsizliği üzerinden seslerinin yankı bulma ayrıcalığına sahiplere çemkirmek için yazmıyorum. Derdim “herkes eşittir bazıları daha eşittir” düsturunu hükümlüler için de hükümsüz kılmanın yolunu açmak sadece. Nokta.
Bizlerin yapmayacaklarının listesini uzun, upuzun işte Sayın Başbakan. Size, her köşede yer bulan Hrant’ın arkadaşlarının mektubundan uyarlayarak seslenmek istiyorum.
Arkadaşlarımızı yaktılar.
On yıl kadar önce Hayata Dönüş Katliamı’nda arkadaşlarımız bilerek ve isteyerek yakıldığında da adalet arayışımız kadük kalmıştı.
Bu davadaki birtakım ilerlemelere evet ama yetmez.
Simdi de yukarıda bahsettiğimiz vahşetten şikâyetçiyiz.
Adalet Bakanı konuyla ilgili olduğunu söylüyor. Ama bu “arkadaşlar inceliyor, soruşturma sürüyor” teranesi, her ne kadar arkadaşlarımızın bedenlerindeki ateş söndürülmüş olsa da bizlerin yüreğinin hâlâ yanmasına engel olamıyor.
Arkadaşlarımız içeride cayır cayır yanarken o lanet olası görev sorumluluğuyla kapıyı açmayan, aptalca, korkakça ve aslında her şeyden çok zavallıca davranan 20 yaşındaki erleri, “asmayıp besliyorsunuz, koca koca adam edeceksiniz” demiyoruz elbette.
Der miyiz hiç? Bu sistemin “aptal” ettiği gençlerle, çocuklarla değil derdimiz. Bebeklerden bile, canını devlete emanet eden ve artık yaşam hakkı onun “namusu” olan mahkûmların özgürlüğünün yanarlarken bile sınırlandırılması gerektiğini düşünebilecek canavarlar yaratan karanlıkla.
Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.
Cevaplarımızı almadan susmayacağız, sormaya devam edeceğiz.
Yanan kimsesiz mahkûmlar için, adalet için!
Yanan mahkûmların da arkadaşları.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019