Melih ALTINOK
Her daim kendisinden bir şeyler öğrendiğimiz Halil Berktay’ı 1 mayıs günü tv’de görünce heyecanlandım tabii ki. Elbette yine boş yoktu.
1 Mayıs 77 Katliamı’nı yalnızca devletin bir komplosu olarak okumak en basit tabirle “eksik” bir tesbitti. “Sol kendi rezilliğinden bir mağduriyet efsanesi yaratmıştı.” Zira katliamın fitilini ateşleyen, fraksiyonlar arası husumeti “oligarşiyle, faşist diktatörlükle, patron-ağa devletiyle” mücadelenin bile önüne taşıyan solun ta kendisiydi.
Halil Hoca’nın programdaki sözlerini twitter’a özetlerken bize karşı başlatılan sanal linç bile görülmeye değerdi. Halen de devam ediyor. Birkaç dakika için TT oluverdi Berktay.
Oysa hocanın tek yaptığı, solun daha önce başladığı ancak özellikle referandum sonrası geçmişle yüzleşme işi ciddiye binince ezberlerine daha sıkı sarılıp rafa kaldırdığı bir tartışmayı cesaretle şak diye ortalığa serivermekti.
Örneğin “sıkı ortodoks solcuların” çıkarttığı “Yarınlar” isimli dergide Yavuz Aloğan tam iki yıl önce“Bir tanıklık: 1 Mayıs 77” başlığıyla şunları yazmıştı:
“ ...(Maocular ) Sular İdaresi binasının arka tarafında, meydana giriş noktasında (DİSK tarafından) kurulan bir insan barikatının önünde durduruldular. Slogan yarışı sopalı çatışmaya dönüştüğünde, barikatın içinde, meydana giriş istikametine göre sağda, duvarın dibinde duran beyaz gömlekli, bıyıklı bir arkadaş silahını çekerek havaya peş peşe ateş etti. Böylece Taksim çevresinde ilk silah sesi duyulmuş oldu. Saat 19.30 gibiydi... Bu arada silah sesleri dalgalar halinde bütün Taksim Meydanı’nı kapladı...”
“...(alandakiler) Gayrettepe’de ve nezarette, olaylar sırasında gördüklerini ve yaşadıklarını birbirlerine anlattılar. Bu konuşmalar sırasında İnterkontinental Oteli’nden ve Sular İdaresi binasının üstünden ateş edildiğine dair hiçbir söz duymadım. Ancak birinci nokta, önce polis, sonra da savcı sorgusu sırasında öne çıkarıldı. Değişmez iki soru şuydu: “Nereden ateş edildi? İnterkontinental Oteli’nden ateş edildi mi?” Olumlu yanıt almak istiyormuş gibi bir halleri vardı. Sular İdaresi ise daha sonra gündeme geldi...”
“İlk ateş eden kişiyi ve orada olanları gördüğüm için devlet bağlantılı provokatörlerin, o hengâme içinde, onca silah patlarken Sular İdaresi binasının üzerine çıkıp meydana doğru ateş ettiklerine hiçbir zaman inanmadım. İnterkontinental Oteli’nin 5. ve 6. kat pencerelerinden de ateş edildiğini sanmıyorum...” (http://www.yarinlar.net/guncel-yazilar/bir-taniklik-1-mayis-1977-yavuz-alogan.html)
Şimdi, “Devlet katliamı” mitine dair tek kanıt “şahitliklerken”, Berktay ya da bizzat sol içinden onun görüşüne katılan tanıklara “delil var mı delil” diye sormak neyin nesi?
Kaldı ki, miting öncesi sol grupların birbirlerine savaş ilan ettiği bildiriler, dönemin dergi kapakları, gazete manşetleri, bugüne değin bizzat sol içinden yapılan Berktay’ı destekler yöndeki eleştiriler, alanda ölenlerin üç ya da beşinin mermiyle vurulduğu gerçeği vs. de ortada işte.
Ayrıca mesele devletin bu katliamdaki sorumluluğunu örtmek de değil elbette, nasıl olabilir ki? 12 Eylül öncesi “kot kavgası” yüzünden “yoldaşlarının canını alabilecek kadar vahşileşen solun 1 Mayıs 77’deki bu tavrının devlet tarafından layığıyla kullanılmış hatta yönlendirilmiş olabileceği ihtimali de yabana atılmıyor.
Ama bu neyi değiştirir? Dindarları tabuları var diye eleştiren sol, ninnilerinin nakaratındaki küçücük bir değişiklik teklifinde bile kırkları yedileri göreve çağırıp “Yetiş ya Marx yetiş ya Lenin” demeyi ne zaman bırakacak?
Yoksa devletin resmî tarihine ya da kapitalizmin politikalarına karşı geliştirilen alternatifler, sırf muhalif oldukları için sorgulamadan muaf mı itikatlarınca?
Ağızlarından düşürmedikleri, “hakikatlerle yüzleşme,” devletin resmî tarihi yerine muhalefetin resmî tarihinin “resmen” kabul edilmesi anlamına mı geliyor?
İyi de biz tartışılmaz şeyler söylediğimiz iddiasında değiliz ki. Adeta aksiyom muamelesi çektikleri önermelerinin “de”, tıpkı resmî söylemin paradigmaları gibi tartışılabileceğini söylüyoruz, o kadar.
Bu “aşkın” saplantıyla nereye kadar?
Birbirimizi kandırmayalım, dertleri Berktay’ın 77 1 Mayıs’ı ile ilgili söylediği alternatifler değil, bugün nefretlerini doyuracakları mönüde şefin spesiyali Berktay, o kadar.
Yurttan sesler korosuna bomba transfer
Meclis’te yabancılara toprak satışına izin veren tasarının konseri var. MHP’li ve CHP’li dramatik tenorlar paranoya oratoryosu için ayakta. Çok geçmeden BDP’li bariton Hasip Kaplan’ın “yurttan sesler korosuna” kanonu işitiliyor.
Kaplan: “Yabancılar bir ülkeye tankla, topla giremediği zaman sermaye yoluyla giriyorlar.Mütekabiliyeti kaldırıyorsunuz. Suudi Arabistanlı bir şeyh bastırır parayı, alır Boğaz’da villayı, ‘özel mülkümdür’ der, giremezsiniz.”
Kaplan’ın vokalinin ardından MHP’li vekiller es verse de olurdu aslında; ama yine de ayağa kalkıp sesleriyle omuz verdiler “yoldaşlarına”.
Nasıldı o ülkücü marşı: “Senin başında taş, benim gözümde yaş. Sen sıranı savdın sıra bende Ülküdaş!”
Alkışlar, tezahüratlar, tebrikler...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019