Serdar KAYA
Ali Kemal Bey’in hayatını incelediğimizde, çok sayıda farklı (ama birbirleriyle ilişkili) kimlikle karşımıza çıktığını görüyoruz. Şair, üniversite hocası, dergi yayıncısı, gazete yayıncısı, köşe yazarı,eğitim bakanı, içişleri bakanı gibi kimlikler, bunlar arasında ilk akla gelenler. Ne var ki, Ali Kemal Bey günümüzde bu gerçek kimlikleriyle değil, Cumhuriyet’in üzerine yapıştırdığı “hain” kimliğiyle tanınıyor.
Bir Osmanlı liberali
Ali Kemal Bey, pek çok muasırının aksine, İttihatçı değildir. Hatta, İttihatçılığın kardeşi kardeşten ayıran bir “veba” olduğunu söyleyebilecek kadar İttihatçılıktan uzaktır.
I. Dünya Savaşı’nın ardından Türk milliyetçileri Anadolu’nun farklı yerlerinde yeniden örgütlenmeye başladıklarında, İttihatçılığa şüpheyle bakan herkes gibi o da bu oluşuma mesafe alır. O ve onun gibi düşünenler, Milli Mücadele’yi İttihatçıların yeni bir macerası olarak görmekte ve bu maceranın sonunda Osmanlı’nın Sevr’den daha ağır şartlar altına girmesinden korkmaktadırlar. Bu nedenle, Ali Kemal Bey, içişleri bakanı olduğu dönemde, bütün valilere, ilgili örgütlenmelerin ve eylemlerinin bastırılması emrini verir. O, bu emri verirken, bir yandan da İngilizlerle görüşmeler yapmakta ve Yunanların İzmir dışına çıkmamalarını temin etmeye çalışmaktadır.
Yunanlar İzmir dışına çıkarak Batı Anadolu’da ilerlemeye başladıklarında ise, Ali Kemal Bey Milli Mücadele’nin başarılı olabileceğine ihtimal vermez. Bakanlıktan istifa etmesinin ardından, bu yöndeki düşüncelerini köşe yazılarında ifade eder. Bu karşıt tavrında, kuva-yı milliyenin işlediği suçlar da belirleyici olur. Eleştirilerinde, üç nokta öne çıkar: (1) Vahdettin tarafından bölgedeki gayrımüslim azınlığa yönelik katliamları soruşturmak üzere Karadeniz’e gönderilen Mustafa Kemal’in ilgili katliamlara devam etmesi, (2) kuva-yı milliye çetelerinin, mücadelelerini yağmacılık ve soygun gibi suçlarla etmeleri, ve (3) İstiklal Mahkemelerinin kanunsuz yargılamalarla insanları idam etmesi.
Bu çerçevede, Mustafa Kemal’den “zorba” ve “cani” gibi sıfatlarla söz eden Ali Kemal Bey, Anadolu halkı ile İttihatçılar arasında bir “uçurum” olduğunu ifade eder. Ona göre, Anadolu halkı “saf ve inançlı” iken Anadolu’daki İttihatçılar “dinsiz ve ikiyüzlüdürler” ve “gaddarlıkları ve haydutlukları nedeniyle Anadolu halkının can düşmanı olmuşlardır”.
Bu eleştirilerin hedefinde, İttihatçıların her sorunu kaba kuvvetle çözme eğilimi vardır. İttihatçıların Osmanlı Devleti’ni kurtarma adına ülkeyi hariçte savaştan savaşa sürüklerken, dâhilde de halka dayatmalarda bulunmaları, Ali Kemal Bey’in yazılarının temel çıkış noktasını oluşturur. Bu yazılarda sunulan alternatif ise, (tıpkı diğer mağlup ülkeler gibi) siyasi kanalları kullanarak İngilizlerle uzlaşı arayışında olmaktır.
Zafer
Milli Mücadele başarılar kazanmaya başladığında, Ali Kemal Bey, bu başarıları (1922 ortalarından itibaren) takdir etmekten çekinmez. Zaferin kazanılacağı belli olduğunda ise, Yunanları Anadolu’dan çıkarmanın mukaddes bir görev olduğunu, Ankara’ya muhalif olanların da bunu daima istediklerini ve şimdi bu muradları gerçekleştiği için sevindiklerini söyler. Ancak, bu durumun İttihatçıların yıllardır yaptıkları hataları ve neden oldukları sorunları gözardı etmeyi gerektirmeyeceğini belirtmeyi de ihmal etmez.
İzmir’in kurtuluşunun ardından yazdığı 10 Eylül 1922 tarihli ve “Gayeler Bir İdi ve Birdir” başlıklı son yazısında ise şunları söyler: “Muhalif ve muvafık bütün Türklerin gayeleri birdir. ... Bizi günegün felaketlere uğratanların aksine muhaliflerin görüşü bu amacı barış ve siyaset yoluyla elde ederek ülkeyi savaşlarla yeniden maceralara sürüklememekti. Çünkü defalarca gördüğümüz gibi bu maceraların sonucu zarar, gene zarar, daima zarar olmuştu. İtiraf etmeliyiz ki Anadolu’nun son zaferleri, kuvvetimize kılıcımıza dayanarak ulusal davayı, hayat hakkımızı ve bağımsızlığımızı kazanmak görüşünün doğruluğu, büyük özverilere mal olsa da gerçekleşmiş gibidir. ... Yurdunu ve ulusunu seven muhaliflere düşen başka konularda görüşlerini korusalar bile bu konuda yanıldıklarını itiraf etmektir.”
Sonsöz
Ali Kemal Bey (elbette) bir hain değildi. O dönemde onun gibi düşünen diğer yazarlar da, kuva-yı milliye çetelerinden yaka silken Anadolu halkı da, İstiklal Mahkemelerinin idam ettiği sözde asker kaçakları da hain değildi. Bu insanlar kabahatli dahi değildiler. Aksine, haklıydılar ve mağdur edildiler.
Sorun, bu insanlarda değil; onlar hakkında onyıllardır söylenegelenleri hiçbir zaman hakkıyla sorgula(ya)mamış olanların algılarında.
(Devam edeceğim.)
Yazarlar
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014