Yıldıray OĞUR
E.A. İstanbul’da yaşayan, ünlü bir reklamcı ve yönetmen. Pop şarkılarına klipler çekiyor, Türkiye standartlarının çok üstünde filmler yapıyor. İyi bir hayatı var, Boğaziçi mezunu, Amerika’da master yapmış. 70’lerden itibaren Birikim dergisi çevresinde yer almış. Aşçı, çevreci bir sosyalist…
Twitter hesabında kısa bir gezinti yapınca Türkiye’nin faşizme gittiğini düşündüğünü, onun gibi bir avuç iyi kalpli, demokrat, hümanist insan dışında yığınların da bu suçların ortağı olduğunu düşündüğünü anlıyorsunuz. Çok karamsar, nefes alamıyoruz mesajları paylaşıyor sürekli.
Ama acaba E.A. nefes alamadığını söylediği o atmosferin zehirlenmesinde katkısı olduğunu biliyor mu?
Bu soruya cevap vermek için twitter hesabında bir yıllık küçük çaplı bir antropolojik çalışma yapmak yeterli. E.A. kısaltmasının sebebi; isimlerin önemli olmaması, “nasıl oluyor da böyle düşünüyorlar’’ı anlamak içinse sürekli siyasi mesajlar paylaşan İstanbullu varlıklı, sosyalist bir yönetmenin temsil ettikleriyse önemli.
Aslında o da Türkiye’deki pek çoklarının yaptığı gibi kendisine alternatif bir hakikat kurmuş, onun içinde yaşıyor. O alternatif hakikatte kendisi hep iyinin, doğrunun, barışın, demokrasinin, hümanizmin yanında, karşı taraftakilerin hepsi hırsız, katil, yobaz ve yalancı...
Bu dünyada çözüm sürecini barıştan, demokrasiden ontolojik olarak hazzetmeyen Erdoğan bitirdi, hendekler de zaten ezilen Kürt halkının sivil direnişi, belki birer arkeolojik kazı çalışması, silahlı milisler de katılımcı demokrasi ve yerinden yönetim isteyen genç sivil Kürtlerdi. Kürt şehirlerinin harabeye çevrilmesinin sebebi ise tabii ki Kürt düşmanı devletin sivilleri öldürmekten haz alan Esedullah çeteleri...
Demirtaş, patronu kesinlikle Cemil Bayık olmayan, en zeki en esprili siyasetçi, HDP’nin PKK ile bir ilgisi var diyen de devlet ağzıyla konuşuyor.
En son bireysel silahlanma tehlikesine de dikkat çektiği bir röportaj vermiş. https://www.youtube.com/watch?v=9LeBMzsfVjU. Ama galiba sadece silahlanmanın bireysel olanına karşı.
Bunu E.A.’nın PKK’nın son bir yılda yaptığı 250 insanın hayatını kaybettiği 7 büyük katliam sonrası yazdıklarından ve yazmadıklarından çıkarıyoruz.
Onun hesabına bakılırsa, PKK, 14 Ocak 2016 günü Diyarbakır Çınar’daki Emniyet Müdürlüğü binasına yakın tonlarca bomba patlatıp 3’ü bebek 5 sivili öldürmedi.
15 Şubat 2016’da PKK/TAK’lı bir intihar bombacısı bomba yüklü araçla Ankara’daki Merasim Sokak’ta evine gitmek için servislere binen insanların arasında katliam yapmasını ise hükümetin “Bombacı YPG’li” açıklamasını eleştiren birkaç yazıyla büyük bir soğukkanlılıkla karşılamış.
Ama kesinlikle bu katliamı yapan canlı bombanın cenazesine hararetle desteklediği bir HDP’li vekilin katılmasını mesele etmediğini düşünebiliriz.
İstanbul’da yaşayan hümanist, sosyalist varlıklı bir yönetmenin şiddeti sorgulaması için 15 Mart günü Ankara’da Kızılay’ın ortasında otobüs bekleyen insanların arasına bomba yüklü araçla dalan PKK/TAK’lı canlı bombanın yaptığı katliam da yeterli olmamış.
Katliamdan sonra sadece saldırganla ilgili şüphe bildiren bir mesaj (“Haber 15 Ekim 2015. Seher Çağla Demir 2013’te kaybolmuş? 6 ay önce mahkemedeymiş. Herhâlde tutukluymuş. Nasıl yani?”, Erdoğan’ın “eli kalem tutan teröristler” açıklamasının üstüne yazdığı İngilizce bir mesaj, (Camera?Mouse?Keyboard?Graphics tablet?things we hold in our hands!(With a camera I"shoot"everything!Oh m'god, am I?) ve katliamda hayatını kaybeden Destina Parlak’ın yakını olduğu söylenen bir kişinin iktidarı suçlayan konuşmasını paylaşmış. (Haber alınamayan 16 yaşındaki Destina Parlak'ın yakını: Yerin dibine batsın iktidarınız... http://fb.me/4maEhadgj )
Desteklediği siyasi partinin bu katliamı yapan silahlı terör örgütünün siyasi kanadı olması onu ahlaken rahatsız etmemiş, o yüzden büyük insanlığı, demokrasi için tek ümidi temsil ettiğini düşündüğü partisini böylesine bir vahşi şiddetle aralarına mesafe koymadığı için eleştirme gereği de duymamış, hep destek tam destek tavrını sürdürmüş.
Peki, 7 Haziran’da İstanbul Vezneciler’de aralarında Allah korusun kendisinin de olabileceği yine bir otobüs durağı yakınlarındaki canlı bombalı katliamda 5’i polis 8’i sivil 13 insanın hayatını kaybetmesi. Hayır.
11 Ağustos’ta o hakları için mücadele ettiğini düşündüğü Kürtlerin yaşadığı Sur’da aynı aileden bir anne, iki kız ve biri bebek iki torunun öldüğü katliam, bir acıklı filmden kare olarak da mı onun fikirlerini değiştirmemiş, maalesef hayır.
15 Ağustos’ta yine Diyarbakır Çınar’da 5’i polis 1’i çocuk 3 sivilin hayatını kaybettiği katliam için en azından PKK, Kürtleri öldürüyor diye de mi rahatsız olup bir eleştirel mesaj da mı yazmamış, hayır!
Her gün onlarca siyasi mesaj paylaşan, İrancı propaganda sitelerini bile takipçilerine tavsiye eden (çok ilginç haberler var burada: Gazetecilerin dikkatine: http://awdnews.com/top-news?limit=10&start=30 …) bir hesap için ilginç bir sessizlik.
Bu sessizlik Diyarbakır’da 3’ü polis 8’i sivil 11 kişiyi katleden son canlı bombalı saldırı sonrası da sürdü. Sadece Diyarbakır’da PKK’nın bir yıl içinde yaptığı 3 benzer saldırı bile onu bunu da PKK’nın yaptığına dair devletin ısrarlı açıklamalarına ikna edemedi anlaşılan. Sessizliğini ise ancak saldırıyı DAEŞ’in üstlendiği haberleri bitirebildi.
Art arda mesajlar;
“Ulan! Her yalanın cuk oturacağı bir zaman varmış!: "Reuters: Diyarbakır’daki saldırıyı DAEŞ üstlendi!"
"Dostumuz" DAEŞ'e karakolda HDP'lilerin olduğu bilgisini kim verdi?”
Ardından “bana PKK katliam yaptırdı dedirtemezsiniz” temalı bir yazıyı defalarca paylaşma:
Ümit Kıvanç bana tercüman olmuş: "Behey iktidar hizmetkârları, aranızda bu yalan, riya, fırsatçılık furyasından,..”
Aynı yazıyı bir kere de, adını yaşam hakkını ilk maddesinde koruyan insan hakları bildirgesinden alan Helsinki Yurttaşlar Derneği temsilcisinden RT ile...
Çok beğenmiş olmalı.
Akşama doğru katliamı PKK/TAK’ın mide bulandırıcı bir bildiriyle üstlenmesi, sabahtan beri yazdıklarının hepsinin yalan çıkması hakkında ise tabii ki hiçbir şey yazmamış.
Tekrar tutuklanan HDP’liler, direniş çağrıları, hatta silahlı bir örgütün eteklerinde dolaştığını unutup AKP’nin silahlı milislerini kurduğu yolunda dedikodu haberleri...
Son olarak hararetle paylaştığı yazının “TAK üstlendi ama herkes istediğine inansın, devlete güvenilmez” temalı daha berbat olan düzeltmesi.
Belki günün sonunda bir DBP’li siyasetçi de katliamda öldü, HDPli siyasetçiler de ölebilirdi diyerekten bir şey der diye ahlaksızca bir iyi niyete de gerek yok. HDP’li vekillerin de içinde olduğu bir karakolun yanında, Diyarbakır’ın orta yerinde tonlarca yüklü araçla intihar saldırısı yapıp 11 insanı öldürdü diye PKK’yı kınayamaması kimin umurunda ki, onu bunun için kimse ayıplamayacak, itibarına bir zarar vermeyecek, kimse onu siyaseten ahlaksızlıkla, terör apolojisiyle suçlamayacak.
Tam tersine gözü kör militanlık ve amasız destek onun muhalif, solcu, aydın kimliğini pekiştirecek, arkasından çok dik durduğu söylenecek, HDP’deki itibarı artacak.
E.A. sadece bir örnek, onun sanatçı, insan hakları aktivisti, gazeteci, yazar, akademisyen pek çok benzerleri var.
AKP’nin tutuklamalarına karşı çıkıp, PKK’nın canlı bombalı katliamlarına susmak onların demokrat, hümanist olma vasıflarına halel getirmiyor. Diyarbakır’ın orta yerinde Kürtlerin katledilmesine karşı sessizlik onların Kürt dostu, ezilenlerin yanında, muhalif kimlikleri için tezat teşkil etmiyor.
Aksine ne kadar sessizlik o kadar sağlam dik duruşlu, AKP’nin oyunlarına gelmeyen muhaliflik.
Saldırıyı üstlenen TAK’ın öldürülen 11 insandan sadece DBP’li siyasetçi için üzüntüsünü bildirmesi de midelerini bulandırmıyor, zaten TAK da PKK’dan ayrılmış bir örgüt, HDP ile İHD de “Nereden gelirse gelsin” diye saldırıyı kınadı ya...
O yüzden 22 Ekim günü HDP ve DBP’nin aylarca silahlı milislerin şehirlerde terör estirdiği, binlerce insanı öldürüp, şehirleri yıkıp geçtikten sonra çekildiklerini açıkladıkları hendek terörü için direnişçilerden yeterli desteği veremedikleri için özür dilemesi de umurlarında olmadı. Halbuki o özür HDP’nin siyasete vedasıydı:
''... DBP, HDP, DTK ve KJA başta olmak üzere belediye eş başkanları, tüm Kürdistanî kurum temsilcileri ve yöneticileri olarak bizler, halka öncülük görevi ile karşı karşıya olduğumuz gerçekliğinden hareketle, özyönetim direnişleri sürecinde direnenlere karşı sorumluluklarımızı yeterince yerine getirmediğimizden dolayı, bu destansı mücadelede yaşamını yitirenlerin şahsında Kürdistan halkından özür dileyerek, bırakılan büyük direniş mirası ve eşi benzeri bulunmayan iradeye sahip çıkma sözü vererek başladık. O süreçte eksiklikler o direniş alanların içinde değil dışında yaşanmıştır. Toplantı bileşeni olarak bizler yaşanan bu eksikliklerden kendimizi sorumlu tutuyor ve soykırım planını boşa çıkarması için o onurlu direnişi yürütenlerin mirasına sahip çıkma ahdimizi tekrarlıyoruz."
PKK, dünyanın en şanslı terör örgütü olmalı. Şehirlerin ortasında canlı bombalı katliamlar yapsa da hatta kendi siyasi partisinin mensuplarını öldürse onların ölümüne neden olacak saldırıları hiç düşünmeden organize etse de, uğruna savaştığını söylediği Kürtleri katletse de adını vererek onu kınamayacak, yine başkasını suçlayacak epey kelli felli, itibarlı insanlardan oluşan bir hayran kitlesi var.
O yüzden PKK, 7 Haziran’da yüzde 13 oy almış HDP’yi yavaş yavaş hendeklere gömerken kimse sesini çıkarmadı.
PKK, bu özgüvenle kendi sivilleşeceğine HDP’yi PKK’lılaştırdı, Meclis’te siyaset yapmaları için seçilen milletvekillerini hendeklere, cepheye, canlı bomba cenazelerine gönderdi.
Hümanistler, insan hakları aktivistleri, yönetmenler, yazarlar, gazeteciler HDP’nin hendeklere gömülmesini Kürt yoldaşlarını kırmamak, HDP’yi üzmemek, AKP’ye karşı koalisyonu çatırdatmamak için sessizce izlediler.
Böyle yaparak Kürtlere ve HDP’ye iyilik değil kötülük yaptılar. PKK’ya karşı seslerini yükseltebilecek Kürt siyasetçileri cesaretlendirmek bir tarafa şeytanlaştırdılar, ihanetle suçladılar.
PKK, talimatlarıyla kriminalize ettiği için gözaltına alınmış siyasetçilerin, yüzde 75 oy aldığı bir şehirdeki seçmenlerinin hayatı bile umurunda olmayan bir terör örgütü.
PKK’nın umurunda olan tek şey, bir sonraki canlı bombanın kendini patlatma motivasyonu azalmasın diye hazır DAEŞ üstlenmiş demeden intihar eylemcisine sahip çıkmak.
Peki çözüm sürecinde sivilleşmeye bir fırsat vermek için aptala yatılıp görmezlikten gelinen HDP’nin böylesine bir terör örgütünün siyasi kanadı olduğu gerçeğine bir devlet daha ne kadar süre tahammül edebilirdi?
Bunca masum insan PKK intihar saldırılarında ölürken şiddete, silaha karşı sesini çıkarmayanlar, partileri HDP’yi bu teröre karşı net bir duruş ortaya koyması için sıkıştırmayanlar, eleştirmeyenler, aksine sessiz kalarak, siyasi bahaneler, ideolojik argümanlar üreterek bu katliamlara bir çeşit onay verenler sorunu daha da derinleştirecek bu gözaltılara da yol verdiler.
İntihar bombacılarına bir kol mesafede dururken, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti eleştirisi yapmak, sıradan insanların her gün tonlarca bomba yüklü araçlarla patlatılmasına susarken, gözaltılara susulmamasını beklemek de aptallık değilse herhâlde ciddi bir ahlak sorununa işaret ediyor.
Kendinizi iyi, muhalif, demokrat, ezilenlerden yana zannederken, aslında yazdıklarınız ve söylediklerinizle bir şehrin ortasında onlarca masum insanı daha patlatacak yeni bir intihar bombacısının yoluna taşlar döşeyecek kadar kötü, kirli ve ahlaksızsınız.
Nefes alamadığınızı yazdığınız atmosferi işte böyle zehirlediniz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025