Ahmet ALTAN
Ertuğrul Özkök dünkü yazısının başlığında “Sayın Başbakan, sizden beklediğimiz duruş budur”diye yazmış.
Özkök, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Uludere faciasından sonraki duruşunu ve “orduya sahip” çıkışını övüyor.
Aslında buna eklenecek çok fazla bir şey yok.
Tayyip Erdoğan siyasi serüvenine, sonunda Özkök’ün “beklediği duruşu” sergilemek için çıktıysa amacına ulaşmış demektir.
Kendisini Ertuğrul Özkök’le aynı “duruşta” buluştuğu için kutlarız.
Biz onun başka bir amaç, başka bir “duruş” için yola çıktığını sanmıştık.
Biz sanıyorduk ki; “öldürülen çocuklarla” “öldüren generaller” arasında bir taraf tutması gerektiğinde, Başbakan kendi halkından, milletinden, köylüsünden, çocuğundan yana çıkacak, onlara taraf olacak.
Biz sanıyorduk ki; “35 Türk askeri” öldürüldüğünde ne hissediyorsa “35 yoksul Kürt köylüsü”öldürüldüğünde de öyle hissedecek.
Biz sanıyorduk ki; bu halkın insanları kurban olduğunda, Başbakan onları öldürenlerden hesap sormak için kükreyecek.
Biz sanıyorduk ki; Başbakan devleti şeffaf bir hale getirecek, değiştirecek, çağdaşlaştıracak.
Biz sanıyorduk ki; Başbakan bu ülkede eşitliğe, hakkaniyete, adalete dayalı bir düzen kurulması için mücadele edecek.
Biz sanıyorduk ki; otuz beş çocuk öldürüldüğünde Genelkurmay Başkanı’na “hassasiyetinden ötürü” teşekkür etmeyecek.
Biz sanıyorduk ki; Başbakan böyle korkunç bir olayda devletin kurbanı olan insanların ailelerinden samimiyetle özür dileyecek.
Biz sanıyorduk ki; Başbakan, insanı devletten daha çok sevecek.
Biz sanıyorduk ki; Başbakan, insanı devlete karşı savunacak.
Biz öyle sanıyorduk.
Herhalde, Başbakan’ın çok övündüğü “yüzde elli oyu” kendisine verenlerin çoğu da öyle sanıyordu.
Bilmiyorum, Başbakan Erdoğan seçim meydanlarında açık yüreklilikle “ben altı ay sonra Ertuğrul Özkök’ün beklediği duruşu sergileyeceğim” deseydi aynı oranda oy alır mıydı.
Ya seçimlerde gerçek düşüncelerini sakladı ya da seçimlerden sonra “duruşunu” değiştirdi.
Çünkü öldürülenlerin ailelerinden bir özrü bile esirgeyen bu Başbakan ile “biz yaratılanı severiz yaratandan ötürü” diyen Başbakan “aynı duruşun” insanları değiller.
Askerle köylüyü ölüm karşısında birbirinden ayırıyorsan, birisi için duyduğun kederi öbürü için duymuyorsan, birisinin acısını içinde hissederken öbürünün ölümüyle ilgili açıklamaya devleti savunarak başlıyorsan, “yaratılanlar” arasında bir ayırım yapıyorsun demektir.
Bu, gönül kırıcı, incitici, hakkaniyetsiz ve adaletsiz bir ayırımdır.
Bu, milletin bağrından çıkıp usul usul devletin koynuna giren bir duruşun sergilediği ayırımdır.
Aslında bunun işaretleri uzun zamandır vardı.
Erdoğan “devleti değiştirmek” vaadiyle geldi iktidara.
Bu eski devletle çok mücadele etti.
Önemli değişiklikler de yaptı.
Ama kendisini “devletin tek hâkimi” sanmaya başladığı andan itibaren devleti değiştirmeyi bırakıp kendisi devletleşmeye başladı.
Aslında bir tür sürrealist roman gibi bu macera, kendi halkına zulmeden düşmanıyla mücadele ederek hayatına başlayan bir genç adamın, romanın sonunda düşmanına benzemesini izliyoruz.
Ölenleri değil öldürenleri savunmaya çabalıyor, devletten hesap soracağına “devletini” aklamaya uğraşıyor.
Devletini koruyabilmek için bu çocukların nasıl öldürüldüğünü kendi halkından saklıyor.
Sanıyor ki böyle yaparsa devleti kazanacak, egemenliğini sürdürecek.
Devleti değiştirmekten bunun için vazgeçiyor, bu devletin hâkimi olabilmek için.
Hâlbuki onun temsilciğini yaptığı halkın meşru iktidarının yegâne yolu, bu devleti, hiç kimsenin tek başına hâkim olamayacağı demokratik bir devlet haline getirmektir.
Başbakan, “tek başına” devlete hâkim olma hayalini sürdürdüğü sürece halkından uzaklaşacak, devletle yakınlaşacak ve sonunda ikisini birden kaybedecek.
Özkök’ün “beklediği duruşu” sergileyen epeyce insan oldu bu ülkede, Başbakan’a o insanların siyasi sonlarına bir bakmasını öneririm.
Tabii bir de Erdoğan dışında kocaman bir AKP tabanı ve bu partiye oy veren milyonlarca insan var.
Onlara da sormak isterim:
Bu muydu istediğiniz, Başbakanınızın Özkök’ün beklediği duruşu sergilemesi miydi?
Eğer öyleyse, o “duruşu” çok önceden sergileyen 28 Şubatçıları, Demirelleri neden bıraktınız da AKP’ye geldiniz?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018