Ahmet ÖZTÜRK

Ahmet ÖZTÜRK
Ahmet ÖZTÜRK
Tüm Yazıları
Hiçbir ulus toptan cani olamaz
15.07.2015
1971

 Çocukluğumun geçtiği 70’li yıllarda zorlu bir durumu anlatmaya kalktığında, ya da bir korku yaşadığında hep harpten söz ederdi babam… Kolay değildi elbette, çocukluğu 1. Dünya Savaşı sonrasının yokluk ve yoksulluk yıllarında geçmiş, İkinci Dünya Savaşı’nın ateşleriniyse Trakya’daki nöbet kulübesinde tüm yakıcılığıyla hissetmişti… Dedesinden, babasından, köydeki akrabalarından savaşa dair ne hikâyeler dinlemişti kim bilir? Savaşın çok boyutlu travmatik etkileri vardı onun dünyasında. Açlık, sefaletin yanı sıra bitten kırılmaktı örneğin savaş. Gidip, dönmemekti… Cephelerden birinde, hiçte aşinası olmadığı topraklarda bir şarapnel parçası ya da patlayan bir mermiyle kayıplara karışmaktı ya da…

Gazete okuyamadığı, evde radyo olmadığı için haber dinlemediği halde savaş haberlerine kulağının çok delik olması bu duygudandı belki de… Nereden öğrenirdi bilinmez, Ortadoğu’daki Mısır - İsrail Savaşı’nı, Kıbrıs’taki gelişmeleri takip eder, akşamları bize anlatırdı… Biz de savaş konusunda talimliydik doğrusu… Babalarımızdan sıkça duyduğumuz o meşum hadise bir gün bizim de kapımızı çalacaktı… Kıbrıs’ta onun işaretleri de vardı üstelik… Kendiliğinden mi yaptık, yoksa gerçekten öyle bir emir mi vardı hiç anımsamıyorum şimdi, ordunun Kıbrıs’a çıkartma yaptığı sıralarda karartma geceleri ile savaşı soluduk biz… Mavi kitap kaplığıyla kapladığımız ampullerin ışığında epey bir akşam geçirdik…

NE ACILAR YAŞANDI ORADA

İçimizde bir korku var mıydı, inanın onu da anımsamıyorum şimdi… Hatırladığım tek şey, bu durumdan çocukça bir haz duyduğumuzdu… Tekdüzelikten kurtarmak için bin türlü numara yaptığımız günlerde savaşçılık oynuyorduk işte… Felaket dolu haberler gelmiyor değildi… EOKA adlı Kıbrıslı Rumlardan kurulu bir çete sivil Türkleri katlediyordu o haberlere göre… Kocatepe muhribi batırılmış, 67 askerimiz bir anda şehit olmuştu… Gelen her şehit haberi içimizdeki öfkeyi daha da büyütüyordu… Epey bir zaman sonra öğrendik ki Kocatepe bizzat Türk uçakları tarafından vurulmuştu. Gökyüzünden açılan dost ateşi bu kez ölüm olup yağmıştı askerlerin üzerine…

Ülke zehir gibi bir hava solumaya başladı daha sonra… Yaratılan terör ortamında ortaya çıkanlar iç savaş görüntülerini aratmıyordu… Her gün insanların öldürüldüğü ülkede, 13 Eylül günü bir kurşun bile atılmamıştı ne hikmetse… Silah altına alındım daha sonra… Askerlik yıllarım 12 Eylül’ün zorlu koşullarında geçti. Ülkenin doğusunda ilan edilmemiş bir savaş, tüm şiddetiyle sürüp gidiyordu. Biraz haytalık yapan her askere “Sürerim seni operasyon bölgesine” tehdidi hazırdı komutanların… Ne acılar yaşandı orada, ne haksızlıklar, ne zulümler yapıldı… Köyler boşaltıldı, ormanlar yakıldı, köy meydanında sıra dayağından geçirilen insanlara yetinilmedi, pislik yedirildi bir de… Üniformalı, üniformasız gencecik fidanlar kurulan pusularda katledildi…

EN AZ ONLARIN YAPTIĞI KADAR SUÇ

Tüm bunları şunun için anlatıyorum, ben ve kuşağım, gündelik hayatta karşılaştıklarımızın dışında hep acılara yakın durduk. En keyifli zamanlarımızda bile kanayan bir yanımız oldu her zaman… Biraz da bundan olacak, dini, dili, ırkı, teninin rengi, milliyeti ne olursa olsun her türlü insani dramı en derinimizde hissettik. Dünyanın neresinde olursa olsun insana yapılan her türlü kötü muamele, en çok bizim canımızı yaktı… Filistin’de, Halepçe’de yapılan katliamlar kadar Mozambik ya da Eritre’de yapılanlara karşı çıkmamız bu yüzdendi; Sivas, Maraş katliamlarına duyduğumuz öfke kadar Kızılderili, ya da Ezidi katliamına öfke duymamız da…

O büyük acıları iliklerine kadar hissedip insanlık suçu işleyen canilerin cezalandırılmasını istemek, bir daha yaşanmaması için unutmamak, unutturmak isteyenlerle mücadele etmek en büyük insanlık görevi olarak duruyor önümüzde… Sayıları bir avucu geçmeyen katliamcı yerine bir ulusu toptan cani ilan edip, düşmanlaştırmak; genç kuşakların yüreğinde düşmanlık tohumları ekmek en az onların yaptığı kadar suç bence… Tıpkı hiçbir ulusun toptan kahraman olamayacağı gibi, bir cinnet halini yaşıyor olsa bile hiçbir ulus toptan cani olamaz… İnsanın fıtratına aykırı olan bu durumu Uygur Türklerine baskı uygulayan Çin hükümetine kızan kimi şuursuzların, gördüğü her çekik gözlüye saldırdığı, Srebranitsa’da yaşananların 20. yılında bir kez daha içimizi dağladığı şu günlerde yine anımsatmak istedim yalnızca… 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar