Akif BEKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Cuma çıkışı söylediklerini, işine geldiği gibi anlamaya hazır paragözlere uyarımdır. Yeşil ışık yakıldı diye hemen sevinmeyin, madalyonun bir yüzü daha var!
Dün gördüğünüz yüzünde, Cumhurbaşkanı'nın şu sözleri yazıyor:
"Bir şey ortaya çıktı, CHP'liler burada yer kapatıyor diye. Bu da benim derdim değil. Alıcısı bellidir, satıcısı bellidir. Alırsa alır. İspanya'da, Miami'de yer alanlar var; kimse niye yer aldın diyor mu? Ülkemizde yasal düzenlemeler yaptık, yabancılara da bu arazilerimizin satışlarını açtık..."
Fakat geçen yıl tam bu zamanlar, madalyonun öbür yüzünü de şöyle göstermişti Cumhurbaşkanı:
"Böyle gelmiş, böyle gider diyemeyiz. Denizlerimizin kenarlarında, orman alanlarımız, buraları betona, toprağa çevirme gayreti içinde olanlar var. Ya şu para var ya, nelere muktedir. Bu kapitalizm nelere muktedir. Orman morman ne var ne yok kesiyor, atıyor, götürüyor. ‘Oraya bir dikey mimari yapayım, malı götüreyim’. Yapılan bu. Doğa şöyle olmuş, böyle olmuş umurunda değil. Bize de örnek veriyor, Manhattan şöyle. Ya bırak, batsın senin Manhattan’ın. Sanki orada yaşayanlar çok mutlu. Değiller. Çevre Şehircilik Bakanıma da söylüyorum. Kimsenin gözünün yaşına bakma. Yıkmaksa yıkacağız. Ama daha önce bu müsaadeyi almış, orada yapacak bir şeyimiz yok, hukuken bitirmişler bu işi. Ama böyle bir şey olmamışsa kesinlikle müsaade yok..."
Bilmem anlatabildim mi!
Dün söylediklerini daha önce söyledikleriyle birlikte okumayan para babaları yanar, benden söylemesi.
Paranız var diye kıyıları yağmalamaya muktedir olduğunuz anlamına gelmez. Tasarlanan 'Kanal İstanbul' kıyıları da buna dahil.
Çılgın proje daha kağıt üstünde talana açılmış değil, bu sözleri 'hücum ruhsatı' zanneden çok yanılır.
Son açıklamanın bağlamı CHP'liler olabilir ama dikkatinizi çekerim, Cumhurbaşkanı bilvesile umuma hitap ediyor. Muhatabı genelleştirdiğini, gözde araziye göz diken herkesi eşit tuttuğunu, kendi ifadelerinden rahatlıkla çıkarabilirsiniz.
Zaten aksi düşünülebilir mi?
Herkesin parası satın almaya yeter ama yalnızca şunların parası ranta çevirmeye, vurgun vurmaya muktedirdir gibi bir ayrımcılık ihtimalini aklınızdan bile geçirmeyin.
Kimsenin ayrıcalığı yok. Ne Kanal İstanbul müstakbel bir yağma Hasan'ın böreği, ne potansiyel rantını yemek falana serbest de filana fiilen yasak.
Siz siz olun demedi demeyin, paranızla rezil olursunuz.
Hevesinizi kursağınızda bırakmak istemem. Fakat havadan para kazanma beklentisi ya da define çıkarma umudu yoksa, canım paranıza kıyıp ne diye canlı canlı toprağa gömeceğiniz, sizin sorununuz.
Milyoncuklarınızı toprağa gömmenize geçit olması, oradan haksız rant çıkarmanıza da geçit verileceği anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanı'nı duydunuz.
Verdiği izin de önceki ihtarı da umumidir. CHP'li değilsiniz diye üstünüze alınmamak gibi bir hataya sakın düşmeyin, sonu pişmanlıktır. Bu gerçeği, yakın dönem tecrübelerinizden gayet iyi biliyorsunuz. Hala mı akıllanmadınız?
Çapımızı bir de OECD ölçmüş
Melih Gökçek'in nasıl yaptığını öğrendik, yöneticilerin çapını oturdukları makam odasının büyüklüğüyle ölçüyor: "Herkes vizyonunun çapı kadar odada oturur."
Fakat OECD, yönetimlerin kalibresini, kıratını Gökçek'ten farklı bir kriterle ölçüyor. Oda büyüklüğüyle değil, karar alma süreçlerinin kalitesiyle!...
3 yılda bir, üye ülkelerin kamu otoritelerine soruyorlar ve anketteki soru setine gelen cevaplara göre bir röntgen çekip raporlaştırıyorlar.
TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı işbirliğiyle hazırlanan son OECD raporu, perşembe sabahı açıklandı. Öğlen dar bir yemekte, Vakıf Başkanı Dr. Yılmaz Argüden ve OECD Bölüm Başkanı Nick Malyshev ile sonuçları tartışma fırsatım da oldu.
Karar alma süreçlerinin kalitesinde, 2016 tarihli son rapordan bu yana her açıdan geriye gitmiş Türkiye.
Paydaşların katılımıyla karar almada 16. sıradan 32.'liğe düşmüşüz.
Sonradan aklımız başımıza gelip düzeltmeye uğraşmak yerine, baştan enine boyuna etkilerini hesap ederek karar almada 29'dan 33'e inmişiz.
Kararların sonuçlarını değerlendirerek ders çıkarmada, tekrarlamamak için hatalarımızdan öğrenmede zaten arkalardaymışız. Fakat 33'den de aşağıya, 35. sıraya kadar gerilemişiz.
Kararlarımızın kaçı isabetli, kaçı isabetsiz çıktı; neden doğru tutturamadık, neresi yanlıştı diye dönüp arkaya bakma merakımız bile daha da zayıflamış.
Kısacası; karar kalitemiz iyiye gideceğine kötüleşiyor. Hızlı olmasına hızlı karar alıyor yöneticilerimiz. Fakat etraflı düşünmeden, ayaküstü, çalakalem...
Gökçek kızmasın, OECD ölçümlemesiyle boyumuzun son ölçüsü bu, biraz daha kısalmışız.
Şimdi çap fukaraları mı düşünsün?
Çapı bizdekilerin değil yarı çapı, çeyreğine bile yaklaşmaz ama avuç kadar odalarda, dip dibe çalışan çapsız mı çapsız yöneticilerin kararlarına bizimkilerden çok daha yüksek kalite değeri biçilmiş. Fazla söze gerek var mı!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025