Akın ÖZÇER
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarını mart ayı sonuna kadar tamamlayamaması hâlinde kendi anayasa taslaklarını referanduma sunacakları uyarısında bulundu. Komisyonun bugüne kadar 100 madde yazabilmesi ama bunlardan sadece üçte biri üzerinde uzlaşmaya varabilmesi işlerin çok da iyi gitmediğini gösteriyor. O bakımdan Başbakan’ın bu konuda referandum resti çekmesinde haklılık payı olmadığını söylemek mümkün değil.
Muhalefet partileri ise, Başbakan’ın komisyona ömür biçmesine karşı çıkıyor. İtirazlarının ortak noktasını AK Parti’nin kendi anayasa taslağını halka dayatmak istediği iddiası oluştururken, CHP Başbakan’ın restini özellikle komisyondan çıkmayacak olan başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemi önerisine bağlıyor. Sistem konusu gerçekten de yeni anayasanın kilit noktalarının başında geliyor.
Başkanlık, yarı-başkanlık sistemi
Başbakan Erdoğan, Fatih Altaylı’nın bu haftaki “Teke Tek” programında başkanlık ya da yarı-başkanlık sisteminden yana olduğunu gizlemedi. Her iki sistemin de “çok seri karar alma imkânı”getireceğini belirten Başbakan tercihinin “Türk tipi başkanlık” sisteminden yana olduğunu dile getirdi. Türkiye’ye özgü bu sistemin başkanlık ve yarı-başkanlık sistemlerinin kendine has doğruları alınarak oluşturulabileceğini söyledi. “Bütün mesele asıl iradenin halkta olmasıdır” dedi ve halk seçimini yapıp istediğini başkan seçebiliyor ve başkanlıktan indirebiliyorsa “mesele bitmiştir”diye ekledi.
Ne var ki başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemi Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu demokratik bir yeni anayasanın “olmazsa olmaz” koşulu değil. Yeni anayasanın demokratik olması için mutlaka bu sistemlerden birine geçmek gerekmiyor. Ama bu sistemlerden birini benimseyerek de demokratik bir anayasa yapılabilir kuşkusuz.
Bununla birlikte, bugüne kadar yapılan kamuoyu yoklamaları, başkanlık sisteminin tek başına halkoyuna sunulduğunda benimsenmeyeceğini gösteriyor. Bundan, başkanlık sistemine dayalı yeni bir anayasanın referandumdan geçmesi için başka bazı özelliklere de sahip olması gerektiği sonucuna varabiliriz.
Vesayetçi resmî ideoloji
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, Uzlaşma Komisyonu’nda partilerin dört temel başlık üzerinde uzlaşamadığını söylüyor. Bunların başında da “vesayetçi resmî ideoloji” geliyor. CHP ve MHP anayasanın başlangıç bölümü ve ilk üç maddesi gibi 1961 ve 1982 anayasalarının temelini oluşturan resmî ideolojinin muhafazasından yana. Oysa 1924 anayasasında yer almadığı hâlde“Cumhuriyet’in kurucu iradesi” olarak halka yutturulan resmî ideolojinin izlerinin yeni anayasadan silinmesi şart.
Aynı bağlamda tartışılan bir başka konuysa 66. Madde’de düzenlenen vatandaşlık. Aslında bu konunun anayasada yer alması gerekmiyor ama amaç “kime vatandaş denir”i değil de kimin Türk olduğunu belirlemek olunca sorun çıkıyor. CHP ve MHP “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” yazan ilk fıkradaki “Türklük” vurgusunun muhafazasından yana tutum alıyor.
Temel hak ve özgürlükler
Şentop’un sözünü ettiği dört ana başlıktan ikisi, din özgürlüğü ve anadilde eğitim, temel hak ve özgürlüklerle ilgili. Oysa bu başlıkların evrensel ilkeler çerçevesinde müzakeresiz benimsenmesi gerekirdi. Benimsenseydi, siyasi partilerin İmralı sürecine yaklaşımları arasında bu kadar büyük farklar da ortaya çıkmazdı. Zira başta ifade ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere, anadilde eğitim ve farklılıkların kullanılmasıyla ilgili tüm bireysel haklar Kürt sorununun çözümünde de kilit önem taşıyor.
Sonuç olarak, Türkiye resmî ideolojiden arınmış, evrensel demokrasi ilkelerine ve temel hak ve özgürlüklere dayanan bir yeni anayasaya ihtiyaç duyuyor. AK Parti’nin devlet sistemiyle ilgili tercihi ancak yukarıdaki özelliklere sahip bir anayasa yapıldığında geniş destek bulabilir gibi görünüyor.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023