Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Yükselen milliyetçilik neye benziyor?
14.08.2025
19

İçinde yaşadığımız dönemin yükselen en önemli toplumsal unsuru, şüphe yok ki milliyetçilik.

Karşımızda birçok neden ve gösterge var: göç dalgaları ve göçmen karşıtlığı, radikal dinî hareketler, çok kültürlü toplum modelinin ideal olmaktan çıkıp bir hedef hâline getirilmesi, güç siyasetinin öne çıkması, bununla birlikte devletlerin siyasetin asli taşıyıcılarından birine dönüşmesi, millî sınırların ve millî devletin siyasî referans olarak toplumsal algıda yükselmesi.

Milliyetçiliğin yükselmesinin, özellikle Batı’da aşırı sağ partilerin yaşadığı çıkış gibi, açık siyasî yansımaları olduğu muhakkak.

Ancak bugünün dünyasını belirleyen, bu tür tepkisel siyasî yükselişlerden çok, toplumsal algılarda “millîlik”, toplumsal nitelikli bir milliyetçilik duygusunun yükselmesi. Bu duygu yükselişi sadece aşırı sağa oy verenlerde değil, seçmenlerin genelinde yaşanan bir hâl. Türkiye’de de esas toplumsal rüzgâr bu yönden esiyor.

PANORAMATR’nin mayıs ayı araştırmasının Odak bölümündeki rakamlar, milliyetçi duygunun yükselişi ve milliyetçiliğe verilen anlamlar bakımından ilginç bulgular içeriyordu. Katılımcıların kimlik tercihlerinde “Atatürkçülük” ve “milliyetçilik” kategorileri diğerleri karşısında açık ara öne çıkıyor, dahası Atatürkçülüğe verilen anlamlar laiklikten ziyade önemli ölçüde milliyetçilikle ve millî duyguyla tanımlanıyordu. Atatürkçülük ve milliyetçilik tercihleri birlikte yüzde 55’e ulaşıyordu.

Bu milliyetçilik dalgasının, bizde de başka diyarlarda da, siyasî-ideolojik milliyetçi hareketlerden farklı, hatta ayrışan özellikler taşıdığı söylenebilir. Nitekim dalganın birbirinden farklı, hatta çelişkili görünen yönleri bulunuyor. Milliyetçi bu yeni rüzgâr, “öteki” fikrine, dışa karşı mesafeli, hatta dışlayıcı olduğu oranda evrensel ilkeler, millî fayda karşısında önemini kaybetmekte; bu durum anti-liberal eğilimleri, popülist destekleri beslemektedir. Milliyetçiliğin hâkim algıda, siyasî partiler üstü ve siyaseti taşıyan asli nesne olarak devlet fikrine, siyaset-devlet özdeşliğine açılan kapılarla gönderme yapması, bugüne dair kimi ülkelerde daha baskın olan önemli bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Buna karşılık, aynı rüzgâr örneğin Türkiye’de yerleşik kültürel ve siyasî-ideolojik kimlik kategorilerine, kuvvetli aidiyet hâline görece mesafeli, daha yumuşak bir niteliğe işaret ediyor; içeride ve içe dönük olarak evrensel değerlerle uyumlu bir şekilde özgürlük ve demokrasi fikirlerini bünyesine çekmeye başlıyor.

Bardağın dolu tarafından ve değişim faktörüyle bakalım…

Toplumsal nitelikli bu millîlik dalgası, geleneksel milliyetçi siyasî hareketlerin tutumunda dönüşüme yol açar mı? Irkî veya kültürel aidiyette mutlaklık iddiasını, tarihi ve siyaseti milletler arası çatışma olarak görmesini, milleti yeknesak ve tek fayda etrafında tanımlanan, seferber edilen güç olarak ele almasını; bu çerçevede gücü değer kabul eden, en güçlüyü iktidara layık gören, güç güzellemesi ve çağrısı yapan zihniyetini biraz olsun büker mi?

Belki…

Bahçeli’nin son bir yıldır aldığı yol, biraz bunları akla getirmiyor değil. Kürt barışında oynadığı rolü, benimsediği yeni söylemi, bunu da aşarak CHP operasyonlarıyla ilgili hukuk merkezli son çıkışlarını dikkate alacak olursak, yaşadığı ve taraflarını yaşamaya davet ettiği hususun bir dönüşüm olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Nasıl? Cumartesi yazısına…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar