Ali BAYRAMOĞLU
Paris'te önceki gece işlenen üç cinayet, daha doğrusu infaz müzakere havası ve ihtimalinin tam orta yerine gelip oturdu.
Biri PKK kurucusu, diğeri Kürt Enstitüsü çalışanı, bir diğeri gazeteci üç Kürt kadının susturucu silahlarla öldürülmesi kendi başına ciddi ve vahim bir olay…
Ancak şüphe yok ki ilk akla gelen bu cinayetlerin açılan görüşme sayfasının kapatmaya yönelik bir provokasyon olup olmadığı sorusudur.
Doğal olarak ilk tepkiler de bu istikametteydi.
Le Monde gazetesinin internet sitesi olayı manşetten şöyle yorumluyordu:
'Fransız ve Türk gizli servisleri tarafından takip altında olan bir lokalde işlenen bu üçlü cinayet (ikisi başından diğeri göğüsünden birer kurşunla öldürülmüş üç kadın) pek çok soruyu akla getirmektedir.
Her şeyden önce olay, PKK ile Türk hükümeti arası görüşmelerin başlamak üzere olduğu ve barış imkanının belirdiği bir esnada meydana gelmiştir.
Ortada bu siyasi cinayetlerin yürümekte olan süreci sabote etmek için yapıldığına dair görüntü vardır. O zaman soru şudur: Suikastler kimin işine gelir? Cinayetleri derin devletle ilişki içinde olmayı sürdüren aşırı Türk milliyetçi gruplar işlemiş olabilir mi? Kürt hareketinin diyasporada bu tür infazlar gerçekleştirdiği bilinir. PKK içinde bir hesaplaşma cinayetleri olabilir mi?..'
Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan, olayın Türkiye ile Abdullah Öcalan arasında görüşmelerin başladığı bir dönemde yaşanmasının dikkat çekici olduğunu söylüyor ve ekliyordu: 'İki olay arasında bir ilişki olup olmadığı sorusu geliyor insanın aklına. Her iki taraftan (hem Türk hem Kürt) bu işi (barış görüşmelerini) istemeyen aşırı uçtakilerin yapmış olma ihtimali var…'
Hükümet adına Bülent Arınç'ın yorumu ise, 'Türkiye'de yeni başlayan süreci hem içeride hem dışarıda etkilemeye yönelik girişim olur mu derseniz, bu da bir ihtimaldir' şekildeydi.
Ortak hissiyat ve ortak endişe de bu…
Suçluyu işaret için hızla kalkan parmaklar, ister devlete yönelsin ister örgüte, acul ithamlara itibar etmemek gerekir.
Olaya dair kimi veriler ortaya çıkmadan bu işi kimin yaptığına dair kesin fikir yürütmek, hüküm vermek (eğer cinayetler başlayan süreci baltalamak niyetiyle işlenmişse), sadece onu planlayanların işine gelir.
Ancak şunu da göz ardı etmemekde fayda var: Türkiye'nin Kürt sorunu artık bölgeselleşmiş bir sorundur. Bu sorunun çözümü istikametinde atılacak adımlar, derin devlet, derin örgüt ötesinde pek çok farklı bölge aktörünün de bu görüşmelerden olumlu ya da olumsuz beklentisi olduğu ortadadır.
Bunlar önemlidir ve tartışılacaktır.
Ancak asıl önemli olan husus, bu tür hadiselere, muhtemel tahriklere rağmen siyaset ve çözüm iradesinin sürüp sürmeyeceğidir.
Şu cümleler bu köşede daha birkaç gün önce yer aldı:
Her iki tarafın da provokasyonların olabileceğini kabul etmesi, bu süreci onlara rağmen sürdürme kararlılığında olması gerekir.
Provokasyonla ilgili ortak endişe ve kanılar bu istikamette bir farkındalığın işareti olarak da değerlendirilebilir.
Açılmaya yüz tutan siyaset sayfasını korumak arzusunun bir ifadesi olarak da görülebilir.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'Biz terörle mücadeleye yönelik iyi niyetli adımlarımızı atmaya devam edeceğiz, ta ki netice alana kadar…' sözlerini de böyle değerlendirmek istiyoruz
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025