Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
İşin henüz başındayız...
5.05.2011
1853

Askerî olandan arınma, demokratik düzenin tesisi için dünyada kullanılan tabir malum, "demilitarizasyon".

Askerî vesayetin derin tarihsel köklerinden midir bilinmez ama bizde buna karşılık gelen bir kelime yoktur.

Türk siyasi sisteminin 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı en büyük deneyim, "demilitarizasyon"dur.

Türkiye, bu evreyi ya da süreci, kendi usulünce geçiriyor.

Sert, çatışmalı bir usul bu.

Bunun nedeni ise askerî vesayetin derinliği ve bu derinliğin demokratik dönemlerde dahi sistemi alabildiğine kuşatması.

Çoğu ülkede "demilitarizasyon", darbe girişimleri ya da cuntalar sonrası başlamıştır. Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Arjantin, cunta sonrasına dair bildik önemli örnekler. Rusya'da yaşanan süreç ise Yeltsin'in tank üzerine çıkmasıyla, yani bir darbe girişimi sonrası hızlanmıştı.

Bu durum, bu ülkelerde bir bakıma askerî dönem ve sonrası arasına bıçakla açılan sert yarık gibi bir hat çekmiş, hukuki yaptırımları, sorgulamaları kolaylaştırmıştır.

Şüphe yok, bu süreçler, özellikle zihniyetler açısından, örneğin darbeci askerin yerini "legalist" askere bırakması için onlarca yıl gerektirmiştir. Yine de bu örneklerde askerî dirençlerin, iniş çıkışların daha sınırlı olduğu söylenebilir.

Türkiye'nin durumu daha farklı ve daha zor...

Biz, "demilitarizasyon" hamlesini herhangi bir kopuş yaşamadan yapıyoruz. Bu hamleyi sistemin içinden, sistemin hukuki ve meşru imkânlarıyla, süreklilik içinde gerçekleştirmeye koyulduk. Dolayısıyla gelişmeler türlü kutuplaşmalara, sert çatışmalara, askerî çıkış ve dirençlere yol açtı, açıyor.

Türkiye'de demilitarizasyon sürecinin hem sürekliliği hem de çatışmayı kuşatan üç ayağı bulunuyor.

İlki, siyasi iktidarın yasama gücüyle yasal mevzuatta temizlik yapması, askerî vesayete zemin hazırlayan unsurları devre dışı bırakma girişimidir.

İkinci ayak, düne ve bugüne ait darbe girişimleriyle ilgili bir yargı sürecidir.

Üçüncüsü, toplumsal ayaktır.

Attığı her siyasal adımın meşruiyetini toplumda arayan askerî otoritenin siyasi rolü, bugün toplum tarafından gayrimeşru ilan edilmeli ve eleştiriyle karşılanmalıdır.

Bu konularda yol alıyoruz.

Peki hepsi bu mudur?

Her demilitarizasyonda iki hedef vardır ve olmalıdır.

İlk hedef, arınmadır...

İkinci hedef ise kurumsallaşma...

Arınmadan kasıt, askere siyasi karar süreçleri içinde ya da asayiş alanı içinde yer veren tüm unsurların devre dışı bırakılması, askerin sistem üzerindeki denetimine son verilmesidir.

Kurumsallaşmadan kasıt ise sistemin asker üzerinde ilkelere bağlı, keyfî olmayan ve sürekli bir denetim kurabilmesidir.

Türkiye, arınma konusunda yol alırken, hiçbir şekilde ikinci yönü, kurumsallaşmış denetimi ihmal etmemelidir.

Örnek verelim.

Malum, 2003 yılında yapılan yasal değişiklikler askerî mal ve harcamaların Sayıştay tarafından denetimini öngörüyordu. Ancak bu denetim ancak Meclis'in talebi üzerine yapılacaktı ve usulü bir yönetmeliğe bağlıydı. Kestirmeden söylenecek olursa, yönetmelik çıkmadan denetim başlamayacaktı ve nitekim henüz başlamadı, aradan 6 yıl geçmesine rağmen...

Kurumsallaşma eksikliği, böyle bir boşluk bırakır ardında...

Gerek anayasa, gerek yasalar, gerek uygulamalar düzeyinde çok uzun bir yolumuz var...

İşin henüz başındayız...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar