Ali BAYRAMOĞLU
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığının açıklanması kimi meselelerin gündeme gelmesine vesile olacaktır.
Bunların önde geleni 'nasıl bir cumhurbaşkanı', 'nasıl bir cumhurbaşkanlığı modeli' tartışmasıdır. Cumhurbaşkanın doğrudan seçilecek olması bu açıdan önemli, hatta belirleyici bir rol oynayacak.
Bu tür 'doğrudan seçimler', doğası itibariyle, ortak, tarafsız, denge ürünü aday belirleme sürecini değil, farklı seçeneklere işaret eden, rekabetçi, siyasi bir yarışı ifade ederler.
Ve halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanının, yetki ve sorumluluklarının ona göre olması beklenir. Halkın seçeceği cumhurbaşkanı halka karşı sorumlu olmalı ve bu sorumluluğu kuşatacak yetki türlerine sahip olmalıdır.
Türkiye'nin mevcut durumu her iki anlamda tam 'ara bir nokta'ya işaret ediyor.
Nitekim siyasi partilerin tavırları ve aday tercih ve politikaları bu noktadan geriye dönmek ya da bu noktayı ileri taşımak üzerine kurulu.
AK Parti açık bir şekilde niyet açıkladı. Projesi ilk genel seçimlerde en az 330 milletvekilinin peşinde koşarak başkanlık sistemine geçmek. MHP gibi CHP'nin de parlamanter sistem yanlısı olduğu malum. Daha dün Osman Korutürk, CHP adına açıklamalarıyla, halk tarafından seçimin kaldırılmasının ideal yol olduğunu ifade ediyordu.
Buradan önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin bir sonuç şimdiden çıkarılabilir.
Nitekim 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sadece siyasi partilerin ya da eğilimlerin değil, anasayasal rejim önerilerinin de yarışacağı bir seçim olacaktır.
CHP ve MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun siyasi güç ya da siyasi irade ifadesi sonucu ortaya çıkan aktif bir aday değil, bir teklifi kabulle sahne alan edilgin bir aday olması ve bu çerçevedeki tarafsızlık imajı, parlamanter sistemin sembolik cumhurbaşkanlığı modelini temsil edecektir.
AK Parti adayı ise (henüz açıklanmamasına rağmen) Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan'ın öyküsü ise tümüyle siyasi ve iradidir. Daha önemlisi Erdoğan'ın adaylığı başkanlık sistemine doğru hareket etmeyi, en azından cumhurbaşkanlığının yetkilerinin genişletilmesini vaadeden niteliktedir.
Velhasıl gündemine alsın almasın seçmen 10 ve 24 Ağustos'da bu ikili arasında seçim yaparken aslında 'anayasal gelecek' hakkında da fikir beyan edecektir.
Bir süredir, Türkiye'nin parlamanter rejim ikliminden çıktığını ve rotasını başkanlık tipi bir anayasal rejime doğru çevirdiğini söylüyoruz.
Bu, mevcut güç dengeleri içinde fiili bir durum…
Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilecek olması, hakim parti olma yolunda ilerleyen AK Parti'nin başkanlık rejimini hedef yapması, cumhurbaşkanlığı yarışına aktif ve güçlü bir liderle ve bu perspektifle katılacak olması da bu iklim değişikliğinin ilk göze çarpan belirtileri…
Ancak göze çarpanların ötesine geçmek, bu iklimle ilgili daha derine bakmak gerekir.
2007 yılında yaşanan cumhurbaşkanlığı krizi bir modelin iflasına işaret etmiş ve bu iflas cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi değişikliğini beraberinde getirmişti.
İflas eden parlamanter sistem ya da simgesel cumhurbaşkanlığı modeli değildi. İflas eden bu modele 1982 Anayasası'nın verdiği anlam ve bu çerçevedeki kullanılış biçimiydi. Anayasa'nın öngördüğü, devlet ve siyaset alanları arasında keskin bir ayrım olması, devletin kurumlar üzerinden siyaset mekanizmasını ideolojik açıdan tam denetim altında tuttuğu bir yapıydı. Bunu hayata geçiren en önemli unsur ise cumhurbaşkanının fiili ve yasal statüsüydü. Cumhurbaşkanının kimliği, devlet idelojisini temsili (istisna Özal'dır) ve devlet iktidarına dair elinde tuttuğu yetkiler bu açıdan hayatiydi. Bu nedenle askerin 'Kim cumhurbaşkanı olacak' sorusuna vereceği yanıt belirleyici olurdu. Nitekim örneğin son krizde, 2007'de 28 Nisan Muhtırası bunun için verilmiş, Anayasa Mahkemesi bunun için baskı altına alınmıştı.
2007 Temmuz seçimleri ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine dair Anayasa değişikliği bu 'vesayetçi baskı'ya verilen çifte yanıttı.
Gemi parlamanter rejim limanından ayrılma startını bu yanıtla verdi.
Bu açıdan bakılırsa, görülecektir ki, sorun AK Parti'nin siyasi tercihlerinin ötesinde bir derinliktedir.
Bugün cumhurbaşkanının elinde tuttuğu devlet çatısının oluşmasıyla, üniversiteler, bürokrasi ve yargıyla ilgili yetkiler (ve bundan dolayı sorumluluk taşımaz) vesayet dönemi rejiminin unsurlarıdır.
Türkiye'nin önünde de bu açıdan tashih etmesi gereken bir sorun vardır.
Gül'ün cumhurbaşkanlığı döneminde uyum, sorumsuzluk hali yanıltıcı olamamalıdır.
Mevcut model vesayetçi işleyişin dışında da son derece sorunludur. Çankaya'ya çıkacak kişiye tüm devlet dokusunu, kişiler ve kimlikler üzerinden önemli oranda şekillendirme gücü vermekte, toplulukçu sadakat anlayışını beslemektedir. İktidarda tek parti varsa, bugün olduğu gibi onun denetimsiz ve sorumluluk taşımadan belirlediği bir dokusu ortaya çıkmakta, eğer yoksa, dün olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı üzerinden bir sistem blokajı yaşanmaktadır.
Şimdi soru, CHP ve MHP'nin bu soruna çözüm ve formül aramadan neden eski ve yaralı modele sarıldıklarıdır.
Tek işe yarar: Kaybetmelerine ve muhalefetsizliğin derinleşmesine…
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025