Ali BAYRAMOĞLU
Buna önümüzdeki günler cevap verecek.
Sinyaller iki yönlü.
Bir taraftan çözüme dair yol haritasıyla ilgili, sınırlı da olsa kimi olumlu işaretler var. Hazırlanan, Öcalan ile devletin mutabık kaldığı 'normalleşme' adımlarını, hem silahların bırakılmasını hem gelenlerin entegrasyonu hem yeni demokratik pistlerin açılmasını öngören, HDP heyetine de aktarılmış bir metin var ortada. 500'e yakın PKK-YPG'li yaralıların Suruç ve Urfa'daki hastanelerde tedavi gördüklerinin Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanması var. Öcalan'ın sükunet çağrısı ve barış sürecinin altını çizen açıklamaları var.
Öte yandan güvensizlik son olaylarla had safhaya gelmiş durumda. Olaylar bir yana, devlet tarafından sürdürülen meydan okuma, meclise sevkedilen, demokratik alanı daraltması muhtemel bir asayiş yasası, Bayık'tan gelen 'silahlı güçlerimizi Türkiye'ye geri yolladık' tarzı açıklamalar, 'baskın' girişimleri bu durumun göstergeleri.
Güvensizlik dalgasının toplumsal etkileri de ciddi. Devletin kullandığı dil ve sıfatlar Kürt kamuoyunda tahrip etkisi yapmaya, her olay, her durum, her açıklamayla ilgili tek taraflı keskin inançları pekiştirmeye devam ediyor. Kürt hareketinin aldığı tavır da aynı etkiyi Türk kamuoyunda yapıyor. Bu hareket de son dönemlerde özellikle son olaylardaki tavrıyla doğan olumlu algıyı parçalıyor.
Sinyaller iki yönlü olsa da, şu aşamada açık ki, olumsuzluk kefesi daha ağır basıyor.
Yaşanan son kriz devlet ve Kürt hareketi arasındaki çözüm süreci beklentisi farkından çıktıysa -ki nihayetinde öyle görünüyor- bunun nasıl aşılacağı sorusu da orta yerde durmaya devam ediyor.
Taraflar, aynı rotada nasıl buluşacaklar?
Siyasi haklar ve alanların tarşılacağı müzakere faslına geçilecek mi?
Kobane üzerinden Rojava krizi aşılacak mı?
Bunlar olmadığı takdirde açılacak olan çatışma evresi midir?
Ve bu evre eskiye oranla çok daha keskin mi olur?
Bunlar sadece sorular değil, aynı zamanda önümüzdeki açık ve keskin ihtimaller...
Her zaman söylediğimiz gibi, bu tür süreçlerde iniş çıkış bu işin doğasından ileri gelir ve hiç bir zaman umutsuzluğa kapılmamak gerekir.
Ancak umudu yeşertmek için doğru zamanda doğru ve yeni adımların atılması şarttır.
Bir kere bu evrede çatışmanın ne denli büyük riskler oluşturduğunu iki taraf da görmüş olmalıdır. Bu tür, bu çapta, PKK'nın dağdaki militanlarının değil, 10 bin civarındaki 15-18 yaş arası asayiş güçlerini oyuna sokacağı, Kızıltepe gibi ilçelerde 30.000 kişinin sokağa ineceği çatışma, tam anlamıyla bir felaket olur. Halk ve güvenlik güçleri tam anlamıyla karşı karşıya gelir ve hiç bir demokratik devlet bu durumu asayiş yöntemleriyle, sert söylemlerle götüremez. Buna soyunduğu takdirde devlet otoriter düzene, ülke iç çatışmaya doğru hızla evrilir.
Meselenin şu aşamada devlet ve hükümet tarafından bu tablonun karşı cepheden gelen bir tehdit ya da meydan okuma değil, ciddi, çok ciddi bir risk olarak algılanmasında büyük fayda vardır.
Ve bu durumda yapılması gereken önce, güven ortamının yeniden tesisi için adımlar atmak ya da asayişçi iklimi oluşturacak ters adımlardan kaçınmaktır. Ardından belki en önemlisi 'demokratik buharlaşma' politikalarını gözden geçirmek, müzakere fikrine kapı açmaktır. Başka bir ifadeyle örgüt ve devlet arasındaki makas farklılığını azaltmaktır.
Sorumluluk bu açıdan önce devletindir.
Bu safhada örgüt ve Öcalan'ın da kurgularını gözden geçirmeleri kaçınılmazdır.
Nasıl?
Yarına...
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025