Ali BAYRAMOĞLU
Kapalı toplumdan açık topluma geçmek isteyen ülkelerde, özgürlük fikri, özgürlük alanı, özgürlük politikası yegane pusuladır. İstikamet açık düzense hiç bir gerekçe, hiç bir gelişme, hiç bir doğrulama bunlardan geri düşmeye vesile olamaz.
Türkiye son 10 yıldır AK Parti'yle askeri vesayet düzeninden siyasi alanı genişleterek çıkmaya çalıştı, çalışıyor.
Bu çıkış kaçınılmaz iktidar mücadeleleri, sosyolojik ve politik anlamda iktidarın el değiştirmesi üzerinden yaşandı, yaşanıyor. Dünün eksik demokrasi sorunları çözülmeye çalışılırken, yeni dönemin, el değişikliklerinin ürettiği eksik demokrasi sorunları karşımıza çıkıyor.
Bunları genişleyen siyasi alanın demokratik yapılanmasıyla ilgili ciddi sorunlar başlığı altında toplamak yanlış olmaz.
Bu sorunların bir kısmı iktidar sahiplerinin çoğunlukçu zihniyetinden, bir kısmı muhalefetin siyaset karşıtı reflekslerinden, bir kısmı ise “cemaat” gibi siyasi alana giren enformel aktörlerin varlığından ve onlara yönelik mücadelenin yarattığı travmadan ileri geliyor.
Siyasetten özgürlüğe “alan genişlemeleri ve daralmaları” iç içe geçiyor, birbirini takip ediyor. Siyaset alanı, açık toplum gereği özerklik fikri ile yatay ilişkiler üzerine oturması gerekirken, tersine kapalı toplumun izinden kopamıyor, dikey bir hiyerarşiyle örgütleniyor. Siyaset alan genişlemesiyle pozitif teammüleri de tahrip edebiliyor. Kuralı koyan, uygulayan, denetleyen değer ve kurum haline dönüşüyor.
Hiç bir gerekçe bunları doğruyacak güçte ve çapta değil…
Nitekim çözüm sürecine dair söylem yalpalamaları, Kıbrıs meselesinde olduğu gibi geriye çark edişlerin tahribatını ne seçimler ne konjonktür açıklamalar gölgede bırakabilir.
Boğulan ve boğulması kabul edilemez pek çok alan var.
Daralan sahası, özerkliğinin sınırlanması, siyasete bağımlılığıyla, bunlardan kaynaklanan kalite sorunuyla basın ve basın özgürlüğü bunların önde gelenlerinden.
Basın özgürlüğünün demokratik siyasi yapılanmanın kurucu unsurlardan birisi olduğu muhakkaktır.
Gazetecilik, anlama, gözleme, anlatma, aktarma, bilgilendirme, denetleme işlevlerini yerine getiren bir meslek. Bu işlevlerin varlığı ve etkinliği toplumları açık ya da kapalı olarak ikiye ayırır.
Açık toplumların ön koşulu basın özgürlüğünün tam olmasıdır...
Nerede olursa olsun, neden olursa olsun özgürlük herhangi bir başarıya, bahaneye, gerekçeye, stratejik bakışa kurban edildiği an, en vahim ve derin bir sorun başlar...
Basın hareket alanının sınırlanması toplumda siyaset yerine şiddet fikrinin yerleşmesinde de belirleyici olur.
Bu konuda verdiğimiz sınav iyi değil.
Daralan özgürlük alanı toplumun bir sorunla ilgili bilgilenerek, bir sorunla ilgili farklı eğilimleri doğal görerek çözüme katkıda bulunabilmesinin, toplumsal meşru zemin oluşturabilmesinin önü tıkanıyor...
Fayda fikri siyaset fikrinin önüne geçiyor...
Yeni bir inşaa dönemindeyiz.
Böyle dönemler mutabakat, uzlaşı, siyasi talep-siyasi karar etkileşimine kapı açma, katılım çıtasını yükseltme gibi daha derin demokratik bir iklimi icap ettirir.
“Demokratik hal” ile “ataerkil tutum”u iç içe geçiren geleneksel AK Parti siyaseti yerine katılımcı bir siyaseti devreye sokmak zorundadır.
Türkiye bu geçişin zorluğunu yaşıyor.
Yol alabilmek için yaşayan demokrasinin sahici olması gerekir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025