Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye'nin dış politikasıyla politik gelişmeleri iç içe soktuğu, bu iç içe girişin her zamankinden daha çok anlam taşıdığı bir dönemden geçiyoruz.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Afrika ülkelerinde demokrasi çağrısı yapması, Türkiye'nin varlığını siyasetin erdemi ve demokrasinin gücü üzerinden hissettirmesi pek çok açıdan bir kırılmayı ifade etti.
Türkiye açısından "güç" olmayı ve ilişki kurmayı, sadece ulusal çıkar tabir ettiğimiz bir resmi bakış açısıyla değil, aynı zamanda evrensel kimi değerlerle yürütmek önemli bir geçişe işaret ediyor.
Ancak bu geçişin en önemli noktası evrensel değerlerin git gide "Türkiye içinde" ve "Türkiye için" en belirleyici değerler haline gelmeye yüz tutmasıdır. İç ve dış dinamikleri arasındaki doğru orantılı kesişmedir.
Dün ve bugün arasındaki farkı bir süre Fransa'da yaptığım, hatta bu köşede de yazdığım bir konuşmayla dile getirmiştim.
"Dünün Türkiye'si ortalama Batılı bir aydına göre şöyle açıklanırdı:
Bir yandan bu Müslüman ülkeye laik ve demokratik bir rejim egemendir. Ve bu laiklik varlığını İslami baskı karşısında ordu güvencesinde sürdürür.
Öte yandan ordunun bu kaçınılmaz, hatta faydalı rolü demokrasinin kalitesini düşürür, Türkiye'yi evrensel değerler açısından düşük kümede tutar..."
Dünü bile açıklamada yetersiz olan, toplumu ideolojik bir yapı gibi algılayan, insansız bakış açısı bugünün Türkiye'sini ne kadar anlatır?
Hemen hiç...
Yeni Türkiye, yaşlı Avrupa'nın çevresinde yaşanan hayati bir değişimin taşıyıcı ve üreticisi ülkelerden birisidir.
Bu değişim iki temel eksen üzerine oturur.
İlki şudur: Farklı ve yeni bir "toplumsal"ın yönlendirdiği "siyasal" ya da siyaset...
İkincisi ise yeni tabir ettiğimiz toplumsalın kalbidir. Yani farklı ve çelişkili çıkarları rasyonellikle bezenmiş tek ayaklı bir değer sistemiyle yöneten "birey" yerine, farklı değer sistemlerini aynı anda tüketen, çok ayaklı, dolayısıyla çoğulcu bir yeniden bireyleşme, daha doğru ifadeyle şahıslaşma süreci ya da "bireyin insana ulaşması süreci"dir...
Türkiye işte bu değişimin modellerinden birisidir.
Üzerinde yaşadığımız topraklar bu iki eksenli gelişmeyi üç karşılaşma etrafında üretiyor.
Ve her bir karşılaşmanın önemi toplum tarafından üretilmesi, toplumsalın öne çıkması, öne çıkan toplumsalın siyaseti kuşatması olarak karşımıza çıkıyor.
Karşılaşmalar şöyle sıralanabilir:
1. Dindar-laik karşılaşması
2. Kimlik-tarih karşılaşması
3. Asker-sivil karşılaşması
Dindar-laik karşılaşması farklı değer sistemlerinin bir bünyede yaşamaya başlamasının en önemli üreticisi olmuştur. Seküler, dini, geleneksel ve modern değer sistemlerinin aynı kişi tarafından tüketildiği bir yapı yeni ve önemlidir.
Kimlik tarih karşılaşması, cumhuriyet döneminin yeniden okunması, gayri müslimlerin keşfi üzerinden verili kimliğin demokratikleşmesi ve şeffaflaşması işlevini görmektedir. Toplum siyasetin önünde koşarak ona yol açmaktadır. Farklı değer sistemlerini besleyen bir işlev görmektedir.
Asker-sivil gerginliği son yıllardaki gelişmelerle ilk kez bir siyasi anlayış ile ordu arasındaki çatışma görüntüsünün ötesine geçmiş, ülke askerin siyasi ve askeri işlevlerinin toplum tarafından toplumsal gözle tartışıldığı bir noktaya gelmiştir.
Türkiye çözmediği sorunları, ataerkil tortuları, Kürt meselesini çözecekse bu çerçevede, toplumsalın siyasalı daha çok kuşatmasıyla çözecektir, çatışmalarını da yine bu çerçevede yaşayacaktır...
Bu toplumsalı anlamayan, ona dokunmayan herkes, sağdan sola tarih dışı kalmaya devam edecektir.
Böyledir yeni Türkiye'nin serancamı...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025