Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye bir süredir çıplak bir gerçekle karşı karşıya. Arap Baharı ve Suriye iç savaşı sonrası ülkenin dinamikleriyle bölgenin dinamikleri arasında ciddi bir iç içe geçme hali var. Suriye'de her gelişme, açığa çıkan her siyasal ve toplumsal enerji Türk siyasal sistemini, dengelerini, politikalarını doğrudan etkiliyor.
ABD- Rusya gibi “yeni komşular”, selefi hareketlerden Şii-Sünni hattı ayrışmasına İslam-siyaset ve İslam-Batı ilişkileri sadece Türkiye'yi kuşatan sorunlar değil, artık Türkiye'nin de sorunları.
Bölge dinamikleri içinde iç siyaset ile ilk sırada bütünleşen gelişmelerin, örneğin Rojava'da Kürt meselesini biçimlendiren bir Kürt siyasi havzası oluşumunun, örneğin IŞİD adıyla ortaya çıkan yeni cihat hareketinin ülkeye yansıyan hem siyasi hem sosyolojik sonuçlarını yaşıyoruz.
911 km'lik Suriye sınırının özellikle doğu hattında yaşayan Kürtler ile Türkiye tarafında yaşayan, zaten akraba olan, aynı aşiretten, dokudan gelen Kürtler arasında yeniden ve farklı bir tahayyül etrafında sosyolojik bütünleşme yaşanıyor. Türkiye'nin Kürt hareketi ile Suriye'nin Kürt hareketi arasında var olan kuvvetli siyasi bağlar, tam bir siyasi bütünleşme haline işaret ediyor.
IŞİD de bir “terör” tehlikesinden ibaret değil. Bir taşeron adayı. Onun da ötesinde cihat alanını Türkiye'ye genişletmek iddiası taşıyan, bu istikamette dergiler çıkaran ve en önemlisi taban bulabilen bir hareket. Kimi araştırmalar son yıllarda 10 bin ailenin IŞİD'e katıldığını yazıyor. Uyuyan evler, hücreler, destek veren kesimlerle bu taban varlığı “bizim İslami geleneğimize ters denilerek” hafife alınamaz.
Çözüm sürecinin kurucu oyuncularından olan Beşir Atalay El Cezire'ye verdiği bir röportajda, “Suriye böyle olmasaydı çözüm süreci hedefine daha kolay ulaşırdı Suriye'nin kuzeyindeki oluşum çok önemli. PYD oluşumu bu. Türkiye'de bu konudaki çalışmaları çok etkiledi…” diyordu.
Katılmamak mümkün değil.
Ama dahası var.
Çözüm süreci yol alsaydı, bugün yaşadığımız pek çok sıkıntı, acı muhtemelen yaşanmamış olurdu. Suriye'de rejim infilak etmemiş olsa, IŞİD diye bir sorun bu denli sert bir şekilde karşımıza çıkmaz, PYD-IŞİD savaşı bu hale gelmez, bombalı saldırılar belki de olmazdı.
Peki nasıl gelindi bu noktaya?
Bir sorumlusu var mı bu Ortadoğu'ya benzeme halinin?
Önce şunu görmek gerek: Bu gelişmelerin nedeni Türkiye'nin politikaları değildir. Tersine Türkiye'nin politikalarını etkileyen bu gelişmeler olmuştur.
Spekülatif iki soru soralım: AK Parti hükümeti Esat karşıtı bir tutum almasaydı Suriye'de iç savaş yaşanmaz mıydı? Ya da AK Parti yerine başka parti iktidarda olsa, Esat yanlısı davransa Suriye'de muhalefet siner miydi? Bu sorulara olumlu yanıt vermek Türkiye'nin, özellikle AK Parti'nin gücünü abartmak, bu siyasi partinin hayalindekini gerçek sanmak, veri almak demektir.
Rojava'nın bir Kürt siyasi birimine dönüşmesi de, Suriye'de yaşam alanı bulan, buldukça güçlenen IŞİD meselesi de Esat rejiminin kaçınılmaz infakının ortaya çıkardığı sonuçlar ya da hızlandırdığı durumlardır.
Hakkaniyet, siyasi iktidarın Ortadoğu politikalarının sonuçlarını yaşıyoruz iddiasını ileri sürmenin çok abartılı olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Hükümetin bölgede İslamcı, mezhepçi politikalar izlediği iddiaları kısmen doğru olabilir, Suriye'de hesap hatası yaptığı da söylenebilir, ancak AK Parti hükümetlerinin Ortadoğu sorunlarını Türkiye'ye taşıdığı iddiaları ile bugün yaşananlar arasında neden sonuç ilişkisi açısından doğrudan ilişki kurmak mümkün ve gerçekçi değildir.
AK Parti Ortadoğu'ya gitmek istemiş olabilir, ancak o gidemeden Ortadoğu bize gelmiştir. Kürt sorunu üzerinden gelmiştir. Cihadi hareketler üzerinden gelmiştir. Onlar arasında egemenlik kavgası üzerinden gelmiştir.
Elbet her şey iki cümleyle noktalanacak basitlikte de değil.
Siyasi iktidarın bu kaçınılmaz süreci nasıl yönettiği, gelişmelere nasıl ve ne açıdan ayak uydurduğu önemlidir. ABD'ninkinden Rusya'nın gelişine, Rojava'da özerkliğin ilan edilmesinden kantonların birleşmesine uzanan hatta, “ne yapıldı, ne yapılmalıydı, ne yapılmalı”, “tutum ve tercih hataları oldu mu, olduysa bedeli nedir” soruları gerçekçi ve önemli sorulardır.
Yarına...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025