Yıllar içinde verilen, suikast dosyasını parçalara ayırarak üstünü örten, kritik sorumluları cinayet davasından uzak tutan, olayı tetikçilerle sınırlayan savuşturucu yargı kararlarına rağmen, umutlar tümüyle tükenmiyor.

Hrant Dink davasıyla ilgili yeni gelişmeler var.

Bunun çeşitli nedenleri bulunuyor.

Bu davayla ilgili geçiştirici her karar, toplum gözünde yargı düzeninden siyasi yapıya kadar uzanan bir hatta sistemle ilgili olumsuz yeni bir hüküm haline dönüyor. Ve kimileri açısından siyasi gerekler, başkaları açısından ahlaki ve mesleki baskılar, daha genel olarak vicdanın kişi ve kurumların yakasına yapışması yeni hamlelere, yeni soruşturmalara yol açıyor.

Ana davanın sınırlı bir mahkumiyetle biten ilk evresinden sonra, ikinci evrede, yeni hareketlenmenin kritik etapları şunlar:

1. Yargıtay'ın ana davanın olayı küçük bir mahalle grubuna bağlayan hükmünü, özellikle bu açıdan bozması ve ana davanın tekrar ele alınması...

2. AİHM'in verdiği, olayla ilgili ve ihmali görülen güvenlik görevlileri hakkında etkin soruşturma yapılmadığı söylenen kararı sonrası bu görevliler ilgili başlatılan yeni soruşturma...

3. Bu soruşturmanın MİT, Genelkurmay gibi yapıları koruma altına almasına rağmen, farklı eğilimdeki emniyet görevlilerinin çoğunluğunu kapsayan, ölüme yol açan ihmal ve kasıtlı ihmal suçu üzerine kurulu bir kovuşturmayla sonuçlanması...

4. Aynı soruşturmanın, hala sürmekte olan bir ucunun cinayetin icrasına yönelmesi... Bu çerçevede cinayet esnasında telefon sinyallerinden hareketle kimi jandarma istihbarat elamanlarının cinayet mahallinde bulunduklarının tespit edilmesi... Bu kişilerinin bir jandarma subayıyla cinayet günü yoğun telefon görüşmeleri yaptıklarının ortaya çıkması... Ve benzer kişilerin daha önce Dink'in evine gitmiş olduklarının aynı yollarla belirlenmesi...

5. En nihayet bir kaç gün önce Yargıtay'ın, yıllar yılı mahkemelerinin yaptığı dosyaları ayırma, bağlantıları birbirinden koparma istikametindeki işlemlerinin tersine, ana dava ile kasıtlı ihmalden yargılanan görevlilerin davasını birleştirmesi...

Gidiş iyi...

Ama kabul etmek gerekir ki hala ciddi oranda eksik...

Bir kere, kimi asker kişiler bu yeni gelişmelerin, oluşmakta olan ana mekanizmanın dışında duruyor. Örneğin cinayetin hazırlandığı ve işlendiği dönem Trabzon Jandarma Alay Komutanı olan, cinayetin işleneceği bilgisi kendisine ulaşan Ali Öz, konuyla ilgili iki ayrı davadan yargılanıyor. Bunlardan birisi 8 diğer jandarma görevlisini de içeriyor. Bu davaların da acil olarak ana davayla birleştirilmesi gerekiyor. Dink ailesinin avukatlarının bu konuda harekete geçeceğine şüphe yok.

Öte yandan zaman aşımı nedeniyle kovuşturma dosyasından çıkarılan dönemin İstanbul vali yardımcısının ve Dink'i uyaran MİT görevlilerinin de yargılanması gerekiyordu. Ayrıca bu yolla Genelkurmay Başkanlığı'nın neden Hrant Dink'i valiliğe davet ettirdiği, bunu neden MİT'ten istediği dönemin Genelkurmay ve MİT sorumlularına bir kovuşturma çerçevesinde sorulabilirdi. Ana dava çerçevesinde bunların hala mümkün olduğunu, hukuki yollarının bulunduğunu söylemek gerekir. Dönemin MİT Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı davaya tanık olarak çağrılmasının önünde hiçbir engel yoktur.

En önemli konulardan birisi şüphe yok ki, yukarıda altını çizdiğimiz, sürmekte olan cinayet organizasyonuyla ve cinayet mahalliyle ilgili soruşturma. Bu soruşturma nihayete erip bir iddianameyle kovuşturmaya döndüğü andan itibaren ana davaya bağlanması gereken bir dosya.

Bu istikamette yüründüğü takdirde, siyasi iradenin bu konuda son dönemde aldığı cesaret verici tavır devam ettiği takdirde umutların artması pek ala mümkün.

Hrant'a daha iyi haberler verecek günler mutlaka gelecektir...