Ali Saydam
Yıllardır CHP yönetimini CHP’liler dahil neredeyse herkes, gündemi belirleyemedikleri, iktidarın gündemini izleyip durmadan Cumhurbaşkanına ve hükümete saldırmaktan başka bir şey yapmadıkları için eleştiriyorlar ya…
“İktidar ne yaparsa karşı çıkarız; seçmenimiz bizden bunu istiyor” diyorlar ya… Kudüs Zaferi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük puan kazandırdı ya…
Hadi öyle bir şey bulalım ki herkes bizi konuşsun, diye bir 18 adakonusunu tutturuvermişlerdi… Bu arada fena aşağılandılar Yunan Bakan tarafından. ”Gelin de alın!” deyivermiş adam…
Bu yanlış ataktan son KHK tartışmalarının gürültüsü sayesinde çaktırmadan vazgeçecekler gibi görünüyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal’ın, KHK’da yer alan 121. maddeye ilişkin olarak “Bu karar sadece 15 ve 16 Temmuz için geçerlidir” açıklamasından önce, CHP’nin 696 sayılı KHK’nin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gideceği yolundaki haber basına yansımıştı. Mahir Ünal’ın, açıklamasının CHP’yi bu kararından döndürmeyeceğinin ilk işaretini CHP milletvekili Haluk Pekşen şu sözleriyle vermiş: “Artık hiç kimsenin can güvenliği yoktur. (…) KHK’deki maddede ’15 Temmuz’la sınırlı’ demiyor.” (Belli ki CHP, yine rota belirleyen ‘stratejik’ yaklaşımla değil, parti açısından gelişmelerin ruhuna denk düşen, anlık ve ‘taktik’ aksiyonlarla muhalefet etmeye devam edecek. Oysa her iki KHK’nın da pratik bir gereklilikten yola çıktığı çok açık. Ancak çözüm getiren her yaklaşım, reddiyesini de peşinde getiriyor. Adında ‘Adalet’ olan bir partinin adaletsizliğe, veya somut olarak ifade edilecek olursa, eline silah alanın terörist avına çıkmasına, iktidarının bekası için müsaade etmeyeceğini; terör zanlıların tulum içinde getirildiği mahkemelere, tecavüzcülerin duruşmalara grand tuvalet katılıp iyi halden yararlandırılacaklarına hiç ihtimal vermiyorum.)
18 ada konusundan KHK tartışmalarına savrulan CHP’nin, alt alta yazıldığında beceriksizlik ve yol yöntem bilmezlik olarak siyasi iletişim tarihine geçecek çıkışları; bir iç tutarlılıktan yoksun olduğu için artık mizahi taktikler halinde sürdüren Kemal Bey ve iki fedaisi, insanda ‘Hay Allah’ dedirten bir tür acıma hissinden başka bir şey uyandırmıyorlar.
Sade onlar mı? Ülkemizin endişeli modern ecnebi Türk aydınları da benzer duygular uyandırmaya başladı artık.
Türkiye’de olup biten iyi şeylerden duydukları aşırı rahatsızlığı görmemek mümkün değil. Türkiye’nin dünyadan tecrit olduğunu söyleyip dururken, önce İslam İşbirliği Teşkilatında elde edilen ortak yaklaşımı, sonra da Birleşmiş Milletler’de Türkiye’nin sağladığı başarıyı küçümsemek için ne yapacağını şaşıran endişeli modern tayfası, şu sıra bir de “Bunu bizim yanımıza bırakmazlar!”dan “Bunu sizin yanınıza bırakmazlar!”a döndüren muhabbeti koyultmuşlardı ki, bu KHK tartışmasıyla rasgele kullandıkları direksiyonu hızla kendilerine gaz verecek olan başka bir yöne doğru çevirdiler.
İnsan Türkiye’nin kurtuluşu için yola çıkan ve elindeki somut imkânlara göre değil, inancına göre hareket eden, yedi düvele meydan okuyan ve “Bunu yanıma bırakırlar mı acaba?” diye aklından bile geçirmemiş olan Mustafa Kemal Paşa’nın kurduğu partiyi ne hale getirmişler, diye düşünmeden edemiyor… Vah ki vah!...
Allah encamlarını hayır eylesin…
- Ruhun şâd olsun Melih Kibar…
- Bir müzik, bir reklam filmini bu kadar mı iyi taşır… Kalben’in şöhretine şöhret katmış olan Allianz reklamı da böyleydi mesela… Bugünlerde de Halkbank reklamı müthiş bir çıkış yapıyor…
- Rahmetli Melih Kibar’ın tüm parçalarını bildiğimi sanırdım. Bu kaçmış demek ki dikkatimden. Adı ‘Sessiz Veda’… Öğrendiğim kadarıyla Melih, Çiğdem Talu’yu kaybettikten sonra bestelemiş bu parçayı… Bana sorarsanız, kesinlikle pop klasikleri içinde yerini alacaktır. Spotify’da bir güzel dinleyin. Bana hak vereceksiniz.
- Halkbank zamanlaması son derece doğru seçilmiş bir kurumsal algı filmiyle kendini çok iyi ifade ediyor. Filmin adı ‘Halk adını taşımak’…
- İzlemiş olanlar hatırlayacaktır; insanlara verilen adların onlara yansıttığı bir tür sorumluluktan söz ediliyor filmde. Adı Çetin olan bir inşaat işçisi, Bilge adında bir öğretmen, Yüksel adında bir yönetici adayı, Umut adında bir marangoz, isimleriyle yarattıkları beklentiyle uyumlu bir dünya duruşu sergilemektedirler. O halde adında Halk olan bir banka da buna uygun duruş sergileyecektir… Kilit mesaj bu söylem ekseninde oluşturulmuş…
- Bizce de gayet başarılı bir iş yapılmış. Özellikle müzik seçimi sayesinde Halkbank’ı takdir ediyor, Melih Kibar’ı da özlemle anıyoruz…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019