Atilla YAYLA
Üniversitelere girme ve kayıt yaptırma peşinde olan öğrenciler ve aileleri için önemli günler yaşanıyor. Elbette, üniversiteler için de. Üniversiteler merakla bulanmış bir umut-umutsuzluk yelpazesinde salınıyor. Özellikle Vakıf Üniversitelerinin yöneticileri her yılki soruların cevaplarını bekliyor. Üniversitelerini kaç kişi tercih edecek? Bunların kaçı kayıt yaptıracak? Bursluların reel oranı ne olacak? Üniversiteler yeni bölümler açarak büyüyecek mi yoksa bazı bölümleri kapatarak küçülmek zorunda mı kalacak?
Her yıl yaşanan bu tatlı-tatsız heyecan artık sıradanlaştı. Ancak, öyle anlaşılıyor ki, üniversiteleri büyük ve derin tesirleri olacak bir değişim-dönüşüm süreci bekliyor. Önce bir mitin altını çizelim. Üniversitelerin öncü, değişime açık, yenilikçi kurumlar olduğu inancı büyük ölçüde boş. Birçok durumda ve konuda üniversiteler son derece tutucu, değişime direnen bir tavır alır. Yaptıkları işin doğası, on yılların bazen yüzyılların gelenekleri ve yerleşik menfaatler bunun başlıca sebepleridir. En büyük yenilikler rekabetin egemen olduğu piyasadan gelir ve üniversiteler, çaresiz, onları izler. Dolayısıyla, yükseköğretim piyasasında rekabet arttıkça üniversitelerin kendilerini yenileme ihtimali kuvvetlenir.
Bazı faktörler üniversiteleri değişime zorluyor. The Economist'in 26 Haziran - 4 Temmuz 2014 tarihli sayısında çıkan incelemeler bu temayı işliyor. Dergi, üniversitelerin bir çeşit devrime doğru yol aldığını söylüyor. Ünlü iktisatçı J. Schumpeter'dan esinlenerek, yaşanan-yaşanacak sürece ''yaratıcı yıkım'' adını veriyor. Analizleri ve öngörüleri daha ziyade Batı ülkelerindeki üniversitelerle ilgili, ama bunların çoğu Türkiye'deki üniversiteler için de geçerli ve anlamlı.
Dergiye göre yükseköğretim 'Baumol hastalığına' yakalanmış. Bu, emek yoğun sektörlerde durgun verimliliğe rağmen maliyetlerin mütemadiyen yükselmesi durumuna verilen isim. Otomotiv, bilgisayar gibi sektörlerde geçtiğimiz on yıllarda ürün fiyatlarının hızla düşmesine rağmen, üniversitelerde öğrenim ücretleri istikrarlı şekilde arttı. Bilhassa ABD'de. Yükselen ücretlere karşılık, hükümetler yükseköğretime sağladıkları fonları kısma eğiliminde. İşte bu, yani maliyetlerini düşürme ve bütçelerini dengeye gelir kaynaklarını istikrara kavuşturma ihtiyacı üniversiteleri değişime zorlayan ilk faktör.
Değişimi dayatan ikinci faktör, elektronik çağında mesleklerde otomasyona gitmenin hızlanması. Otomasyon ya işleri yapma tarzını köklü şekilde değiştirecek ya da bazı meslekleri tamamen ortadan kaldıracak. Bu, insanların sadece üniversite yıllarında bilgi almakla yetinmeyip, tüm çalışma hayatları boyunca devamlı kendilerini yenilemelerini gerektirecek. Dolayısıyla, eğitim üniversite yıllarıyla sınırlı kalmayacak. Ortalama insan ömrünün uzunca bir bölümünü kapsayacak. Kısaca pazar genişleyecek, ancak, genişleyen pazara geleneksel yöntemlerin dışında yollarla cevap vermek gerekecek.
Yükseköğrenim-öğretim sistemindeki yaratıcı yıkımın ardında yatan üçüncü faktör, teknolojik gelişmeler, daha doğrusu internet. Internet şimdiye kadar yayıncılıktan müzik sektörüne kadar birçok sektörü değiştirdi, dönüştürdü. Üniversite sisteminde de kaçınılmaz şekilde benzer sonuçlara yol açacak. ''Kitlevî Açık Online Kurslar'' adı verilen platformlar (KAOK) geleneksel aynı mekânda bulunmaya dayalı yüz yüze eğitimi köklü biçimde değişime-dönüşüme uğratacak. İnsanlar istedikleri zaman istedikleri yerde eğitim alma imkânına kavuşacak.
Yükseköğretimde enflasyon hemen her yerde genel ekonomidekinden daha yüksek. Dünyanın iyi sayılan üniversitelerinde öğretim ücretleri daha önceden hayal dahi dilemeyecek rakamlara ulaştı. KAOK bu ücret politikasını bozacak. Üniversitelerin astronomik fiyatlar yüklediği kursları, kıyaslanamayacak kadar geniş kitlelere, çok daha düşük fiyatlarla ulaştıracak. Bunu, maliyetleri çok sayıda alıcı arasında paylaştırarak yapacak. Böylece, örneğin, 20 bin dolara verilen bir eğitimi 2 bin dolara sunacak.
Şüphe yok ki, internet eğitiminin problemleri de var. En büyükleri öğrencilerin öz disiplini ve diplomaların akredite edilmesi. İnternet eğitimi almaya başlayan öğrencilerin çok büyük bir bölümü eğitimine sonuna kadar devam etmiyor, yarıda bırakıyor. Ancak, gelecekte, hayat boyu öğrenme mecburiyetinin öz- disiplini takviye etmesi beklenebilir. Akreditasyon sorununun çözümünde de gelişmeler var. Bir taraftan piyasa saygın akreditasyon kurumları yaratabilir, diğer taraftan, Dergi'ye göre, devletlerin bu alanda bir rol oynaması sağlanabilir.
Üniversiteler dünyasındaki yaratıcı yıkım en zararlı tesirlerini tembel öğretim elemanları ve hantal üniversiteler üzerinde icra edebilir. Teknolojiye ayak uyduramayan ve bilgilerini devamlı yenileyemeyen öğretim elemanlarını ve onların çalıştığı yükseköğretim kurumlarını zor günler bekliyor. Gazetelerdeki küçülmeler gibi üniversiteler de küçülecek. Tahminlere göre üniversitelerin gelirleri yarıya düşecek, üniversite personeli %30 azalacak ve yüzlerce üniversite kapanacak. Bu dalgadan köklü, girişimci üniversiteler ve çalışkan, ünlü hocalar sağ salim hatta güçlenerek çıkacak. Muhtemeldir ki siyasîler bu gidişi önlemeyecek regülasyonlar yapmaları için baskı altına alınacak. Ancak, yaratıcı yıkımın özelliği, birileri için sıkıntıya yol açarken daha fazla sayıda insana yeni imkânlar ve fırsatlar vermesi. İlerleme böyle vuku buluyor. Politikacıların üniversitelere abartılı müdahaleleri problemleri çözmekten ziyade ağırlaştıracak ve haksızlıklar yaratacaktır.
Üniversiteler ve hocalar şimdiden geleceklerini planlamaya başlamalı.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019