Atilla YAYLA
Türkiye FETÖ’ye karşı hayatî bir mücadele veriyor. Bu, tabiri caizse, bir ölüm kalım savaşı. AK Parti hükümetinin ve Erdoğan’ın önde görünmesi kimseyi aldatmasın. FETÖ ile mücadele herkesten önce hükümetin sorumluluğu. Vatanını seven, demokrasiyi, hukukun hâkimiyetini ve insan haklarını kuvvetlendirmek ve korumak isteyen herkes elbette bu mücadeleye destek verecek ve zafere ulaşmasını isteyecektir.
Daha önce yazdım ama bir kere daha tekrarlayacağım. Bu mücadelenin dört alanı var: Toplumsal, siyasî, idarî ve hukukî ayaklar. Toplumsal ve siyasal mücadele kazanıldı. FETÖ ne toplumsal ne de siyasal bir meşruiyete ve karşılığa sahip. Halk içinde lanetli bir örgüt olarak tanınıyor ve anılıyor. Toplumun kahir ekseriyeti ondan nefret ediyor. İdarî ve siyasî mücadele hâlâ sürüyor. İç içe geçen idarî ve siyasî mücadelede ana amaç FETÖ’nün devlet içindeki yapılanmasının unsurlarını tespit ve tasfiye etmek, özellikle operasyonel faaliyetlere imza atanları ve onlara destek verenleri hukuka uygun olarak yargılayıp cezalandırmak.
“Bekara karı boşamak” kolay derler. Bu mücadelede bilfiil yer almayan, hiçbir sorumluluk ve risk üstlenmeyenlerin bol keseden atması, üst perdeden konuşması mümkün. Nitekim öyle de oluyor. Bazıları FETÖ’nün kamu pozisyonlarına giriş sınavlarının sorularını çalmaktan kişilere ve gruplara kumpas kurmaya, SGK ve Maliye aracılığıyla işletmelere şantaj yapmaktan sosyal ve geleneksel medya üzerinden organize edilen iftira ve linç kampanyalarına kadar pek çok suçu ve kötülüğü kapsayan sicilinden habersiz görünüyor. O kadar ki, bunlar, 15 Temmuz’u da neredeyse tamamen unuttu. Ortaya çıkması kaçınılmaz olan bazı gerçek mağduriyetlere hayalî mağduriyetleri de ekleyerek bu mücadeleyi çıkmaza sürecek yorumlar yapıyorlar, karşılanması imkânsız ve fiiliyatta FETÖ ile mücadelenin sona ermesi manasına gelecek talepler dile getiriyorlar.
Unutanlara hatırlatmak isterim. 15 Temmuz müthiş bir olaydı. Tarihimizdeki en korkunç darbe teşebbüsüydü. Yüzlerce insan bir gece içinde alçakça katledildi. Binlerce insan bazıları ağır olacak ve kimi vücut uzuvlarını kaybedecek şekilde yaralandı. Cumhurbaşkanı tüm ailesiyle birlikte kaçırılmak, öldürülmek, yok edilmek istendi. Dahası var. Biz seçmenlerin iradesine saldırıldı. Oylarımızla iş başına getirdiğimiz meşru hükümet yine bizim vergilerimizle temin ettiğimiz silahları emanet verdiğimiz memurlar tarafından devrilmek istendi.
15 Temmuz alçak darbe teşebbüsüne bu büyük toplum kahramanca direndi. Darbecilere meydanları, sokakları, binaları, köprüleri, kışlaları dar etti. Tepeden tırnağa silahlı darbecilere silahsız olarak karşı koydu. Destan yazarak, önceden kimsenin tam olarak tahmin edemeyeceği kadar yaygın ve örgütlü bir suç şebekesinin amacına ulaşmasını engelledi.
Şimdi yapılacak şey failin cezalandırılması. Bunu adalet de insanlık da demokrasi de insan hakları da gerektiriyor. Her zaman hatırda tutmamız, asla unutmamamız gereken gerçek bu.
Hukukta suçların şahsiliği temel kurallardan biri. Ama toplumsal hayat her suçun tek kişinin eseri olmayabileceğini, bireylerin bir araya gelmesiyle kolektif suçlar işlenebildiğini de gösteriyor. Gülencilerin yargılamalara konu olan tüm icraatları birer kolektif suç. Fail F. Gülen’in başını çektiği illegal, sinsi, bin bir suratlı bir örgüt. Biz daha ziyade 15 Temmuz üzerinde odaklanıyoruz ama bu örgütün tek marifeti 15 Temmuz kalkışması değil. Sicili bir kısmından yukarda bahsettiğim yine kolektif başka vahim suçlarla da dolu.
Bu örgütün tüm unsurları, uzantıları mutlaka cezalandırılmalı. Hükümet devlet cihazını tümüyle harekete geçirerek fail grubun mensuplarını tespit etmeye ve cezalandırılmak üzere adalete sevk etmeye çalışıyor. Davalar başladı ve iddianameler korkunç gerçekleri, akıl almaz ayrıntıları ortaya çıkartıyor.
Fail bir grup olduğuna göre bu gruba üye olan herkes potansiyel şüphelidir. Bu tartışılamaz. Tartışılabilecek tek şey, örgüte mensup olanların 15 Temmuz’a ve diğer tüm örgüt suçlarına katılma, katkı verme derecesidir. 15 Temmuz Köprüsü’nde masum insanları tarayan silahların tetiğini çekenler elbette suçludur. Ama onlara bu gücü ve imkânı veren örgüte eleman toplayan öğretmenler de, örgütün hedef tahtasına oturttuğu kimselere karşı karalama ve yıpratma kampanyası yürüten gazeteciler de, masum vatandaşlara ve cemiyetlere karşı sahte suçlar ve deliller üreten polisler de, örgütün talimatları doğrultusunda işlem yapan savcılar ve karar alan hâkimler de suçludur, suçlara ortaktır. Dolayısıyla, bu gruba mensup herkesin hukukî takibata uğratılması adaletin ve hakkaniyetin gereğidir.
Bunu yaparken dikkat edilmesi gereken iki nokta var. İlki örgüte mensupluğun olabildiğince çok delille kanıtlanması. İkincisi örgütle ilişkisi olmayanların örgüt mensubu muamelesine tabi tutulmaması. Bu hususta daha önce de bir yazı kaleme almış ve FETÖ üyelerini belirlerken dikkate alınması gereken noktalara işaret etmiştim (http://www.hurfikirler.com/feto-nasil-tasfiye-edilecek/).
FETÖ ile mücadele esnasında mağduriyetler yaratıldığı yolunda iddialar ortaya atılıyor. Bunların bazıları çok inandırıcı görünüyor. Benim bizzat bildiğim vakalar da var. Bu konuda hassas olmalı, masumların mağdur edilmemesi için azamî dikkati sarf etmeliyiz. Ama işin odağını asla gözden kaçırmamalıyız. FETÖ illegal ve gayri meşru bir yapılanmadır, büyük bir tehlikedir, tüm topluma, demokrasiye ve hukuk devletine yönelik ağır bir tehdittir. FETÖ ile mücadeleden vazgeçmek çok sayıda suçlunun suçlarının yanına kâr kalmasını sağlamak ve müstakbel köleliğe razı olmak anlamına gelir.
Bu yüzden, FETÖ ile mücadele hakkında hükümete devamlı akıl vermeye, onu azarlamaya, kulağını çekmeye kalkışanlara şunu sormalıyız: Haksız mağduriyetler yaşanmaması için önerileriniz nelerdir? FETÖ ile mücadelede hangi somut yol ve yöntemler kullanılırsa hem suçlular cezalandırılabilir, örgüt ortadan kaldırılabilir hem de mağduriyetler ortaya çıkmaz? FETÖ ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği hakkında somut öneriler dile getirmeyip sadece bir kısmının kesinlikle hayalî olduğundan şüphe etmemiz gerekmeyecek mağduriyetler üzerinden FETÖ ile mücadeleyi sorgulamak yanlıştır. Böyle bir tavır FETÖ ile haklı ve zarurî mücadelenin zaafa uğramasına sebep olursa hepimiz, tüm Türkiye kaybeder.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019