Berrin Sönmez
Geçmiş olsun İzmir. En kötüsü geride kalmış olsun inşallah.
Bu satırlar yazıldığı sırada enkaz altında 180 kişi vardı hâlâ. Depremin 23’üncü saatinde dört kişi kurtarıldı. Umutları yükselten iyi haberlerin devamı için dualarla, nefesler tutulmuş, bekleme halinde ülke.
Şu ana kadar 28 insanın öldüğü, bazıları ağır olmak üzere 885 kişinin yaralı olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Enkaz altında can pazarı devam ederken enkazda çalışan kurtarma ekiplerinin profesyonelliğine hayran bırakan sahneler izliyoruz. Diğer yandan bir atanmışın, uzmanlık gerektiren bir alana müdahalesi, kahrediyor. Enkazda bakanın ne işi olabilir Allah aşkına? Anladık bir koltuğa atanmakla her işi bildiği zehabına kapılmış, uzmanlığa saygısını yitirmiş olabilir. Bizim ülkede çok tanık olduğumuz zafiyetlerden bunlar. Ama insaf ile düşünüp o enkazın altında kurtarılmayı bekleyenlere, hayata, cana saygı göstermesi, dakikaların önemini kavraması beklenir-di, olmadı.
Her deprem ve afette olduğu gibi nefret kusanları da gördük yine. İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamayla, nefret söylemi içeren 37 paylaşım tespit edilmiş, sosyal medyada. 27 işlem, 6 gözaltı gerçekleşmiş. Nefret suçu, hak ihlali olarak tanımlanıp ceza kanununda yer almadıkça yapılacaklar sınırlı tabii ki. Dini, milli değerler edebiyatı, iktidarın propaganda aygıtlarınca ağızlarındaki çürümüş sakıza dönüştürüldü. Haliyle toplumdan birileri de üzerlerine boca edilen bu çürümüşlükten nasipleniyor.
Daha kötüsü İzmir’de dört bakanın gerçekleştirdiği basın toplantısındaki manzaraydı. Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un “AFAD koordinasyonunda tüm sivil toplum örgütleriyle bu süreci yürütüyoruz” dediği toplantıda seçilmişlerin olmayışı ciddi bir sorundu. İktidarın çizdiği tabloyu, vahameti nasıl yazmak gerektiğini düşünürken Erdoğan yetişti imdada.
Partisinin il kongresi için gittiği Van’dan, İzmir depremine ilişkin mesajları vesayet yüklüydü. “Uzun yıllar ülkeye hakim olan vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşasıdır.” Haklı. Gösterilen tepkileri yersiz buluyorum. Atanmış kamu görevlilerinin, seçilmişlerin yetkisini gaspı olan vesayet odakları, halkın oyuna itibar etmediği gibi halkın ihtiyacını da gözetmezler. Bugün yaşanan da aynen budur. Vesayetin de vesayetçi zihniyetin de resmini Abidin değil Erdoğan’ın atadığı bakanlar çizmiştir o basın toplantısında. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, İlçe Belediye Başkanları depremle mücadelede merkezi yönetimin tepeden inme yöntemleriyle yok sayıldı. Seçmenin oyu, yok sayıldı.
Erdoğan, vesayet nutukları çekerken çok haklı ancak vesayet odaklarının ve yöntemlerinin artık iktidarın tekelinde olduğunu herkesin bildiğinden habersiz görünmesi, şaşırttı. Kendisinin seçilmiş olması, parlamentonun seçim usulüyle oluşması, hükümetin atanmışlardan ibaret olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yerel yöneticilerin seçilerek göreve geldiğini, milli iradenin o yönde tecelli ettiğini, inkar etmesi yeni bir durum değil. HDP’li belediyelere yapılanlar tam olarak vesayet yöntemleriydi. Vesayetçi zihniyet ve yöntemleri bugün AKP iktidarının temel politikasını oluşturmaktadır. Terör bahanesiyle Kürt seçmenin oyları, seçilmişlerin yetkileri gasp edildi. Herkes biliyor. Yerel seçimlerde CHP adayları kazandığında yapılanları da kimse unutmadı. İzmir depremi bahanesiyle vesayeti hatırlatması da tüm seçimlerde kullandığı bahanenin tekrarından başka bir şey değil. CHP karşısında eski vesayet rejimini, HDP karşısında terörü kullanmakta mahir iktidar. Deprem anında bile maharetlerini sergilemesi tam da halkın ihtiyaçlarını görmezden gelen vesayetçi zihniyete mahsus icraatlardan. Deprem anında insana gerekli her türlü desteğin mevcut bütün imkanlar seferber edilerek ulaştırılması yerine merkezi yönetimin otoriter planlamasıyla, yerel yöneticiler dışarıda bırakarak gerçekleştirilmeye çalışılması, vesayetin ta kendisi.
İktidara yakın ulusal kanalların haberlerinde bile yerel yöneticileri göremiyoruz. Merkezin bunca katı kuşatması altındaki medya, vazifelendirilmiş sivil toplum örgütleriyle çok sınırlı sayıda ve muhtemelen iktidarca akredite edilmiş akademisyenle sınırlı tutuyor uzman görüşlerini bile. Hal böyle olunca 1999 depreminden bu yana alınan deprem vergileriyle oluşmuş deprem fonunun nereye harcandığını da soramıyor kimse. 18 yılı aşkın iktidarı süresince kentlerde depreme dayanıklı yapılaşma için atılan adımların kentsel dönüşüm değil rantsal aktarım şeklinde gerçekleşmesinin, deprem tedbiri olmadığını da kimse söyleyemiyor, ulusal kanalların büyük kısmında.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024