Birgül HAKAN

Türkiye “Yerinden ve özyönetim şansını beş yıllığına erteledi.”!
4.04.2014
1921

 Seçimler bitti. “Şehrini de kendini de sen yönet”  önerimiz ülke genelinde istediğimiz beklediğimiz,umut ettiğimiz  karşılığı hak ettiği ölçüde bulamadı.

Beykoz Şahinkaya da seçmenimiz Nazım amca aslında özetlemişti  “bizim aldığımız bir oy,bin oydur.”

Oradan baktığımızda haksız sayılmazdı.

Biz  “şehir senin,seçim senin” nin ne anlama geldiğini,tüm detayları ile herkesin algı yeterliliğine uygun şekilde gerek kurumlarda, gerek ev toplantılarında gerek çat kapı ziyaretlerde, esnaf gezilerinde,kadın toplantılarında,kahve toplantılarında,gece- gündüz demeden,  yer- mekan seçmeden bu bizim seçmenimiz mi ! olmayabilir mi? acabasız ve önyargısız, karşılaştığımız her yerde ve herkesle HDP projesini,programını  ve hasletlerimizi anlattık.

Beykoz yerelinde yapmak istediklerimizi anlattık.Dinlemeye çok gönüllü olan da vardı olmayan da;Bazıları  mecburiyetten, (yaklaşım psikolojisi sayesinde) kimisi kibarlığından,bazısı kıramadığından dinlese de  haddimizi aşmadan, denge ve ölçü ayarını iyi tutturarak, aynı zamanda sabır eşiğini ise empatik iletişim yoluyla sağladık.Oldukça yoğun program ve yoğun tempoyu inanmışlık,umut ve çok istemekle  karşı tarafta oluşabilecek negatif algıya izin vermeden oluşturmaya çalıştığımız  sinerji de başarılıydık.

Bazı algı ve  paradigmaları aşmak elbetteki  bazen zorlamadı diyemem,ancak kendi adıma  HDP programına özgür, eşit, demokratik bir ülkeyi yaratmaya ant içmiş inanma gerçekliğimiz  insanlar üzerinde içtenlik yansısı oluşturuyordu. Çoğu insandaysa  gözlerinden, beden dilinden  gözlemliyordum.Saha çalışmaları ise  benim için eşsiz bir labaratuvar çalışması oldu.

Para iktidar ve erk’ “biz ve diğerleri”  olarak  ayrışmamızı gözle görülür şekilde belirleyici olsa da, biz yüreğini koyanlardık.Farkımız ise emek , alınteri , toplumun bütün renklerine saygıydı.Bunu da anlattık.

Rağmen başarmaktı belki de motor gücümüz. HDP “diğer”lerinin güçlü alt yapılarına eşit bir organisazyonda seçime dahil olamamıştı ne yazık ki. Gönüllülük esasına göre çalıştık. Seçime çok kısa bir sürede hazırlandık. Örgütlenme, bütçe, kadro yetersizliği ve baskıyı görmezden gelmek gayri vicdani olurdu.Seçim ofisimizin camı kırıldı örneğin, biz “kenetlenin” işaretini okumak istedik ve öyle yaptık.

Pankartlarımız astığımız gün kalıp ertesi gün söküldüğünde,bize verilen mesaj daha çok çalışın, diğerleri sokakların ve şehrin gerçek sahibi ! desede aldırmadık.” Bizi öldürmeyen her şey bizi güçlendirir”sözünü yaşadık.Son derdece pozitif olmak gibi sorumluluğumuz vardı zira, konu anadilinde konuşma hakkı ve Kürtlerin özgürlüğü geçen cümlelere geldiğinde  tahammül sınırlarını dinlerken zorlananlar da oluyordu.  Tıpkı HDP kurulduğundan bu yana HDP li gibi görünerek içimizdeymiş gibi yapıp HDP adaylarını değersiz kılmak itibarsızlaştırmak, hakaret,  korkunç dezenformasyon ve iftiralarla  aslında  HDP’ye saldırarak iktidar olacaklarını zanneden düşman bloklarının bazıları barajı dahi aşamadılar! Örneğin seçime  son iki gün kala, adres olarak diğer partileri gösterdiler.  Meğerse  gördük ki "diğerleri ile kolkola girmiş olmanın dayanılmaz hafifliği, imiş gerçekte varlık nedenleri” gurur duysun bu ibişler kendileriyle şimdi…

 

Ulusolcu algı ve kodlarla sosyalist takılanlar  sürecin başında saldırdılar, kadını erkeği  meyil yoluyla sosyal medya kanalıyla, faks yoluyla,neydi telaşları anlamak güç değildi oysa, koktular ve ürktüler bizden çünkü biliyorlardı,özveri ile çalışacağımızı dediğimizi ise bedeli ne olursa olsun yapacağımızı,geçmişimiz ortadaydı, biliyorlardı, bizi iyi tanıyorlardı.

Geçmişte kuyruklarına basmıştık. Halkla bütünleşemeyenler kendi çaresizliklerini örtmek için türlü yalanlar icat ediyorlardı. Bu süreçte elbette HDP bileşenleri de siyasi dinamiklerde hiç şüphesiz birlikte siyaset yapmanın pratikteki karşılığını ve  sonuçlarını gözlemleme fırsatı buldular.

Süreci profesyonelce  yönetmeliydik .Öyle de yaptık.Siyasetin her türlü kokuşmuş ve çürümüşlüğüne ragmen bizi anlatan kendisini anlatıyordu.Biz ajnadamıza bakıyorduk.

Beykoz Emniyet Müdürü kadınlar günümü kutlamak üzere aradığında “pankartlarınız asılı kalamıyormuş” dilekçe verebilirsiniz, sizi tebrik etmek gerekir çok yüreklisiniz dediğinde kendisine  söylediğim gibi; “Biz taş atana taş atmayız,pankart asmak pankart  kesmekten daha zor  başkanım söyle biz de onlarınkini  keselim, diyor gençler  ancak muhatabımız sizsiniz ve gereğini  yaparsınız dediğim “gibi, bu seçim antidemokratik ve eşit yarışın olmadığı  biz ve diğerleri arasında oldu.

Bir çok dalavera ya maruz kaldık.Adının yanında başkasının imzası olan, oy kullanamayan seçmenlerimiz için itirazlarımız olsa da itiraz ile kaldı.

Emeğimizin hak ettiği karşılığı alamadık sadece buna ragmen başarı elde ettik.

Seçimin bana bıraktığı ize  gelirsek, geçen seçimlerdeki başarımızı artırmış olmanın haklı gururunu yaşamaktayım.Tüm Beykoz HDP olarak gençlik ve  kadın meclislerimizle el ele yüreklerimizi koyarak uğraş verdik.Ve diyoruz ki bu ülkeye bir elbise dikeceksek, elimizde bu halktan başka kumaş olmadığını unutmayalım. Öfke dilinden vazgeçerek, ötekileştirmeden,anlamaya çalışarak,sevgiyle, saygıyla ilişkilenin insanlarla ancak bunun yolu  kendinize  duyduğunuz saygı  ile mümkün, kötünün ateşine odun taşımayın. Kötüye inanmadan, kanmadan,kınamadan,yargılamadan, gıyabında konuşmadan, iyi niyetiniz kılavuzunuz olsun.Herkesin inancı  kendine, kimseye kendi inancınızı dayatmadan karışın insanlara çıkın, barışın, çalışın, konuşun, dokunun… Kısacası  ilişkilendiğim  ve dokunduğum  insanların görüş ve önerilerini aldık. Öyle ya bu daha başlangıçtı.

Kürdistan da Kürtler de  binlerce kilometrekarede hedeflerine hem ulusal hem de sınıfsal anlamda ulaşmış durumdalar.Bu çok sevindirici örneğin;Eğer demokratik bir ülke tahayyülümüz varsa ve gerçekleşmesinde samimi isek  HDP ye inanalım.Kürtler kendi coğrafyalarında   devrim yaptıktan sonra gelip Türkiye’deki devrimin de mimarları olduklarında batı da yaşayan adı sol da olan guruplar utanmayacak mı? Görünen o ki HDP yi dün baltalamaya çalışan adı sosyalistlerin bitmek tükenmek bilmeyen geleneksel ulusçu yaklaşımlarıyla, birbirine  kin dolu, nefret dolu, ırkçı yaklaşımları ile Türkiye’de demokratik yapılanma kolay olmayacak,iyi ki HDP var.Her ne kadar umut,demokrasi,özgürlük,barış,adalet ve insan hakları beş yıllığına ertelensede...

AKP, CHP ve MHP arasına sıkıştırılmış psikolojiden çıkamayan toplum, “yerinden özyönetim şansını beş yıllığına erteledi.”Oysa kaybedecek beş yılımız yoktu, demokrasi kaybetti,halkların umudunu yok etmeden demokrasi mücadelesinin daha da artarak büyüyeceği yarınlarda HDP de buluşalım.

Gelin “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”deki samimiyetimizi  göstererek  HDP’ye güç  katalım.Bir kez daha “birleşen bütündedir” diyelim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar