Bülent KORUCU

12 Eylül’e öykünen savcı!
5.08.2014
1791

 “12 Eylül’ü hatırlayın’’ dedi savcı, “O zaman 500 bin kişi gözaltına alınmıştı. Binlerce kişi mahkeme karşısına çıkarıldı. Gerekirse bu devlet bunu yine yapar kendini korumak için.

Şu kadarını söyleyeyim Fatih Bey, bu organizasyonun amacı başka ve kökü Türkiye’de değil.’’ Yukarıdaki satırlar Fatih Altaylı’ya ait. Hakkındaki dinleme kararıyla ilgili savcıya müşteki sıfatıyla verdiği ifadeyi anlatırken yazdı bunları. Ergenekon soruşturması kapsamında yanlış isimlerle çıkarılan mahkeme kararlarına haklı itirazı ve şikâyetini kayıtlara geçirmiş. Sonra savcıyla yaptığı sohbetten anekdotlar aktarmış. Savcıya “Asıl amaç dediğiniz ne?’’ diye soran Altaylı, aldığı cevap karşısında: “Anlattı. Kulaklarıma inanamadım.” şeklinde bitirmiş yazıyı.

    Savcı bey, Altaylı’yı hayrete gark edecek neler anlattı bilmiyoruz. Ama yazdığı kısımlar bile hukuk faciası. 12 Eylül darbe dönemine öykünen, 500 bin kişinin gözaltına alınmasını maharet gibi anlatan ve gerekirse aynısının yapılacağını söylemekten çekinmeyen bir savcı var karşımızda. Darbe günlerinde ülkücüler “Biz içerideyiz, fikirlerimiz iktidarda” derdi. 34 yıl sonra da olsa 12 Eylülcüleri mahkûm etmekle boşuna sevinmeyelim. Fikirlerinin iktidarda ve adliye koridorlarında yaşadığı anlaşılıyor.

Kanun, cumhuriyet savcısını “şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla” yükümlü kılıyor. (CMK 160) Böylesine önyargılı bir savcının lehte delil toplayacağına ve şüphelinin haklarını koruyacağına ihtimal verebilir misiniz? Bu köşede hamaset yapmadan teknik analizler karalamaya çabalıyorum. Ama bugün yaşadıklarımız hukukun temel kavramlarını anlamsız kılıyor.

Sulh Ceza Hâkimi (SCH) uygulamasına dair de eleştirilerimi dile getirmiştim. Adil yargılanma hakkı, tabii hâkim güvencesi, yasama ve yürütmenin müdahalesine tamamen kapalı olma hüviyeti vs. Onlara gerek kalmadan düzenleme pratikte çöktü. Daha ilk soruşturmada öylesine çuvallama yaşandı ki, sadece hukuk metinleri açısından değil uygulama adına da duvara toslandı. 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında görev alan polisleri hedef alan sahur operasyonundan bahsediyorum. Polislerle ilgili yakalama ve arama kararlarını 2 Sulh Ceza Hâkimi Hulusi Pur verdi. Yeni kanuna göre itirazlara 3. SCH İslam Çiçek bakacak.

İlk grup tutuklamaları 1. SCH Bekir Altun verdiği için itiraza da 2 numaralı SCH Pur’un bakması gerekiyordu. Ama gözaltı kararlarında imzası var! Onun atlayıp 3. SCH İslam Çiçek’e gitmesi lazım dosyanın; o da ne Çiçek de ikinci partinin tutuklama kararlarını veren yargıç. Con Ahmet’in devr-i daim makinesi gibi mübarek; kendi içinde dönüp duracak. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, yolsuzluk şüphelilerini tahliye eden hâkimleri atadıkları için yanlış yaptıklarını itiraf etmişti. Uygulamadaki kısır döngüyle ilgili ne düşünüyor merak ediyorum. Ben aslında kendisine ulaşmak istedim fakat başarılı olamadım. Baştan Fidel Okan’la yemek yiyeceklerini bilseydim, sormasını ondan rica ederdim.

Gülay Göktürk’e not: ‘Saygı duyduğum bir yazar diye başladığım yazının sizi bu kadar kızdırmasına şaşırdım. Dün yediğiniz yemek sizi bugün tok tutmadığı gibi önceki demokrat yazılarınız da bugünkü duruşunuzu eleştiriden azade kılmıyor. Doğal yargıç ilkesi, adil yargılanma hakkı, başbakan dâhil mahkemelere emir vermenin memnu olması, suç ispatlanana kadar suçsuzluk karinesi, suçun ve cezanın şahsiliği prensibi, fişlemenin anayasal suç olması gibi konulardaki eleştirileri pas geçip siyasi söylemden hukuk çıkarmaya çalışıyorsunuz. Sizin ‘kesin hükme bağladığınız’ TIR’lar meselesiyle ilgili bir sorum olacak. Hiç düşündünüz mü Başbakan Erdoğan neden hem yazılı açıklama hem de defalarca sözlü beyanlarla ‘Aramayı durdurun talimatını ben vermedim.’ deme ihtiyacı hissetti? Mete Bey size bu konuda yardımcı olabilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar