Cengiz AKTAR
Ekonomik sistemin, ister kapitalist olsun ister sosyalist, çalışan üzerindeki sömürü ve baskısı çalışmanın tarihiyle eşzamanlı. Ne zamanki bir insan ekmek parasını çıkartabilmek için başka bir insanın veya soyut bir otoritenin boyunduruğu altına girmeyi gönüllü veya gönülsüz kabullenir, orada sömürü ve baskı illâki vardır.
Ekonominin baskın ve belirleyici olmaya başladığı 18. yüzyıl sonundan itibaren çalışanlar köle muamelesi karşısında hak arar. Zira güç sahipleri ekonomiyi kullanarak hasımlar ve doğa üzerinde hâkimiyet kurmak istemektedir. Bu hedefle insanı harcamaya hazırdırlar. Bugünün gelişmiş ülkelerinin istisnasız hepsinin kanlı bir çalışma hayatı tarihi vardır. Çalışanın mal gibi kullanıldığı, kullanılıp atıldığı, itilip kakıldığı bir hikâyedir bu. “Kayıp nesiller” diye geçerler ya da millî masallar uyarınca ülkelerinin “şanlı tarihine altın harflerle yazılmış kahraman nesiller”.
Kavga, sömürü ve baskıyı asgarîye indirme kavgasıdır. İnsanüstü çalışma saatleri, çalışma koşulları karşısında haklar hiç kolay elde edilmemiştir. Hak taleplerinin tarihi de çalışmanın tarihi kadar kanlıdır.
1 Mayıs’ın kaynağında Şikago’da sekiz saat çalışma talebi için yapılan grevin kanlı biçimde sonlandırılması vardır. Dünya düzlemindeki işçi taleplerinin hiçbiri şiddetsiz karşılık görmemiştir.
Gelişmiş ülkelerdeki nisbî iyileşmelerin yanında geriden gelip eski ceberut uygulamalarla kalkınma peşinde olan işçi, doğa ve kent düşmanı memleketler günümüzün kanlı çalışma şampiyonları.
Dünya Sendikalar Birliği ve Uluslararası Çalışma Örgütü ILO verilerine göre dünyada her yıl 270 milyon civarındaki iş kazasının ezici çoğunluğu bu ülkelerde cereyan ediyor. 160 milyon çalışan çalışma nedenli hastalıklara yakalanıyor ve aralarında iki milyonu ölüyor.
Daha çarpıcı bir hesapla, çalışma koşulları nedeniyle her 15 saniyede 150 işçi kaza geçiriyor ve 1 işçi ölüyor. Bu, günde 5760 işçi ölümü demek. Bugünkü savaşlarda bu kadar insan ölmüyor. Ama savaşlar da sadece bildik metodlarla cereyan etmiyor. İstanbul’daki katil hafriyat kamyonlarıyla tankların ne farkı var?
ILO’nun bürokratik kurullarından önce Dünya Sendikalar Birliği 1996’da 28 Nisan’ı “İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma Günü” olarak kabul etti. ILO 2001’de “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü” olarak kayda geçirdi. Ertesi yıl da Birleşmiş Milletler Örgütü 28 Nisan’ı tescil etti. Bugün 28 Nisan pek çok ülkede resmî veya gayriresmî anma günü.
Türkiye’de değil elbet. Geçen hafta HDP 28 Nisan’ı İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü olarak ilân edilmesi için TBMM’ye teklifte bulundu. Bırakın gündemi zabıta bile geçmemiştir.
Kalkınma yarışındaki AKP Türkiyesinin işçi güvenliği karnesi nereden baktığınıza bağlı, korkunç ya da “muhteşem”. İşçi ölümlerinde Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü! Adaletsiz kalkınmanın mimarları çalışma hukukunu yerle bir etmekle kalmadılar, cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyutta bir işçi kıyımına da yol açtılar. İşçiler sade işten atılmıyor, işyerinde can veriyorlar.
Oysa AB uyumu bağlamında 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası” çıkarıldığında “işçiler artık ölmeyecek” denmişti. Sermaye bu yasanın uygulanmasını sürekli erteletti ve işçilerin güvenliği pek çok konuda olduğu gibi kader ile fıtrata kaldı.
Adalet Arayan İşçi Aileleri 2012’den beri İş Cinayetleri Almanağı çıkartıyor. 2018 almanağında çalışırken ölen, çalışırken ölmek istemedikleri için direnen ve işlerinden atılan işçilerin, prestijli firmaların sessizce öldürdüğü meslek hastası işçilerin, tarım ve maden işçilerinin hikâyelerine ve Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin sürdürdüğü mücadeleye yer veriliyor. Kitapçılarda bulabilirsiniz.
Kaza oranının en yüksek, sendikalaşmanın da en düşük olduğu sektör elbet ve daima inşaat. Sendikacı Aziz Çelik’e göre özel sektörde 1.000 sendikalı inşaat işçisi bile yok.
Artık tarihe not düşmekten başka bir kıymeti kalmamış olan AB İlerleme Raporları yıllardır, sendika üyeliğinden ötürü işten atılmaya karşı güvencelerin kaldırılmış olması, toplu iş sözleşmesi yapılmasını engelleyen yüksek ve kümeli barajlar, grev dâhil eylem yapma hakkındaki kısıtlamalar, kamu görevlileri için açık grev yasağı, 6-17 yaş arası çocukların hâlâ çalıştırılması gibi temel sorunlara dikkat çeker.
Örneğin 2018’de okulda olması gereken 66 işçi çocuk hayatını kaybetti. TÜİK 2018 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 28’ini oluşturan çocukların işgücüne katılım oranının yüzde 21,1’e yükseldiğini duyurdu. “Çocuk İşçiliği ile Mücadele” ilân edilen yılda! İSİG’in “Türkiye'de Çocuk İşçiliği ve Çocuk İş Cinayetleri Raporu” ibretliktir bu konuda. Bilvesile ağırlıklı olarak kayıtdışı sektörde çalışan kadın işçileri de unutmayalım, ölümleri de kayıtdışı kalır!
Bütün bu sorunların ele alındığı ve müzakereye açılması tamamen rejim tarafından engellenmiş olan Sosyal Politika faslı ile ilgili AB gözlemi de şudur: “kayıtdışılık ve mevzuatın yetersiz uygulanması nedeniyle, iş gücünün yaklaşık %40’ı iş hukukunun sağladığı korumalardan faydalanmamaktadır.” Kalkınırken hukuk da ne ola ki usta?
Nitekim çetele tutulmaya başlandığı 2012’de en az 878, 2013’te en az 1235, 2014’te en az 1886, 2015’te en 1703, 2016’da en az 1924, 2017’de en az 1947, 2018’de en az 1872 işçi çalışırken hayatını kaybetti. 2019 yılının ilk üç ayında en az 392 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Geçen yıl ve bu yıl nisbî bir azalma var. Hani memleket para olmadığı için ölümcül çılgın projelerden ve nükleerden şimdilik kurtuluyor ya işçiler de çöken inşaat sektörü sayesinde hayatta kalacaklar. Ne paradoks ama.
Cinayetlerin, çektirilen zulmün ve hukuksuzluğun çetelesini tutan sivil girişimleri şuralardan takip edebilirsiniz.
facebook.com/VicdanVeAdaletNobeti
twitter.com/iscinayetleri
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020