Elif ÇAKIR
Bakınız... Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş da “Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna” inananlardanmış!
“Dört yıl!” beklendikten sonra bile olsa bu sözlerin bir haber değeri var mı? Olmaz mı? “Türkiye’nin Suriye politikası yanlış” argümanı, bugüne kadar Türkiye aleyhtarı aktörlerin dolaşıma soktuğu bir argümandı! Ki bunu kalkıp da o politikaların sahibi olan siyasi iradenin en tepesindeki isimlerden birisi söylüyorsa manşet değeri vardır!
Nitekim “hükümetin tarihi Suriye itirafı”, “AK Partinin tarihi Suriye çarkı” olarak haberleştirildi de!
Benim anlamadığım ise AK Parti hükümetine yakın ve bugüne kadar “Türkiye’nin Suriye politikasının doğru” olduğunu savunan, ahlaki bulan, insani bulan medyamızın ve AK Partili milletvekillerinin bu ‘sorunlu açıklamaya’ tepki göstermemeleri ve ‘Numan Bey, Numan Bey, ne diyorsunuz, Suriye politikamızın neresi yanlıştı bir açıklayın” diye sormamaları oldu!
Tuhaf.
Yok. Hayır. Elbette ki AK Partili milletvekilleri illa ki iktidarda olan partilerinin her politikasını savunmak durumunda değil. Demokratik olanı da, doğru olanı da, doğru ya doğru, yanlışa yanlış diyebilmektir.
Hakeza iktidara yakın medya kurumu olmak, aydın olmak, gazeteci olmak da savunduğu iktidarın her politikasını şeksiz şüphesiz savunmacak değil.
Ancak...
Bu açıklamayı yapan Numan Kurtulmuş için ise durumun “oldukça” farklı olduğunu söylememiz gerekiyor!
Eğer çıkıp “Baştan beri Suriye politikalarının yanlış olduğuna inananlardanım” diyorsa bu durumda kendisinin bazı soruları da aynı samimiyetle cevaplaması gerekmektedir. Ki HAS Parti Genel Başkanlığı döneminde sürekli altını çizdiği “ilkeli siyasetçi” olmak biraz da bunu gerektiriyor. Çok değil biraz!
AK Parti’de sıradan bir milletvekili değil Numan Kurtulmuş! HAS Parti Genel Başkanlığı’ndan AK Parti’ye transfer olduğu 2012 Ekim ayından bu yana hükümetin tepesinde yer aldı.
Bugün “Baştan beri yanlış olduğuna inananlardanım” dediği Suriye politikalarını “düzeltme, değiştirme” yetkisine ve etkisine sahip birisiydi. Dahası o yanlış bulduğu politikaları “hükümet sözcüsü” olarak tüm kamuoyuna açıklamışlığı var!
Madem ki yanlış buluyordu, dört yıl boyunca neden hiçbir gün ağız ucuyla dahi “Suriye politikalarını” eleştirmedi, yanlış demedi, hatalı bulduğunu açıklamadı!
Dört yıldır, AK Parti’de Genel Başkan Yardımcısı, Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü olarak görev yaptı, yapmaya da devam ediyor! Ne değişti?
“Suriye politikalarını yanlış buluyordum” açıklamasının tek bir hedefi var o da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu! Peki, o zaman Sayın Davutoğlu’nun Başbakan Yardımcılığı görevini kabul etmeseydi misal! Olabilir miydi, bu! Mümkündü!
Değilse zamanlaması pek manidar bu açıklamayı da açıklaması gerekiyor!
Sayın Numan Kurtulmuş iki kez “Suriye politikalarının yanlış olduğuna inandığını” açıklamış!
İlk açıklamayı, itirafı! 18 Ağustos 2016 tarihinde yaptı ve dedi ki: “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikasının sonucudur!”
İkincisi açıklamayı ise birkaç gün önce yaptı!
Ne garip değil mi?
Madem ki “yanlış buluyormuş” fırsatını da buldu doğru olanın ne olduğunu da açıklamalı bizlere! Ve yanlış bulduğu bu politikalar için içeride neler yapmış, hangi çabaları harcamış, lütfedip onları da açıklasın!
Sahi ne yapmalıydı Türkiye? Suriye konusunda nasıl davranmalıydı AK Parti hükümeti, başbakanlığı döneminde Sayın Erdoğan, dışişleri bakanlığı döneminde ve yine başbakanlığı döneminde Sayın Ahmet Davutoğlu?
Mesela yanlış olan Erdoğan’ın şu sözleri miydi: “Biz Türkiye olarak, evrensel değerleri ve ilkeleri gözetiyoruz, Türkiye’nin Suriye politikası çıkar odaklı değil, değer odaklıdır. Çünkü biz Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir. Bizim Suriye ile 850 kilometre sınırımız var, akrabalık, tarih, kültür bağlarımız var. Dolayısıyla burada olanlar, bitenler bizim asla seyirci kalmamıza fırsat vermez.”
Esad’ın scud füzelerine, vakum bombalarına, kimyasal silahlar kullanmasına, sivil halkın üzerinden misket bombaları atmasına, napalm bombaları kullanmasına “sessiz kalmayı mı” tercih etseydi Türkiye?
Sessiz kalsaydık, “güçlü bir şekilde” kınama açıklamaları yapsaydık yeterli olur muydu?
Mazlum halka karşı dolaylı yollardan Esad’ın yanında dursaydık, ama ABD gibi, Batılı ülkeler gibi durmamış gibi de yapsaydık olur muydu?
Misal Suriyeli mazlumlara kapılarımızı açmasaydık! Bu da bir seçenekti elbette, böylece mülteci sorunumuz da olmamış olurdu?
“Başımıza gelen pek çok şey gelmemiş olur muydu?” İyi olabilir miydi?
Takdir toplar mıydık?
Söylenecek çok şey var... Sorulacak çok soru da...
Hamiş:
Churcill diyor ki: “Bazıları prensipleri uğruna parti değiştirirler. Bazıları da partileri uğruna prensiplerini değiştirirler!”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024