Erol KATIRCIOĞLU
Diyarbakır’daki dünkü cenaze törenlerinin sükûnetle ve suhuletle geçmiş olması Kürt sorununun çözümünde önemli bir aşamaya tekabül etti. En azından başlangıçlarda olduğumuz bugünlerde herkesin sorumluluğunu bildiği duygusunun yaygınlaşmasına sebep olan bu süreç umalım ki böyle devam eder ve önümüzdeki zorlukları aşmak da böylelikle mümkün olur.
Kürt sorununun çözülmesi meselesinin Türkiye’nin demokratikleşmesiyle ilgili bir mesele olduğu hemen herkes tarafından kabul edilen bir konu hâline nihayet geldi. Bu sevindirici bir durum. Ama eğer Türkiye demokrasisinin sorunlarını konuşacaksa, bu sadece bu sorundan ibaret değil kuşkusuz. Nitekim eğitim meselemizin de bu nitelikte bir mesele olduğu ortada.
Eğitim meselesinin demokratikleşmeyle bağlantılı bir konu olması yalnızca anadilde eğitim vs. gibi konularla değil, eğitimin nasıl yapılacağıyla da ilgili bir konu. O nedenle de geçenlerde Başbakan Erdoğan’ın başlattığı şirket üniversiteleri konusunun bu çerçevede oldukça uzun değerlendirmelere ihtiyaç gösteren bir konu olduğu da açık.
Oldum olası bir ülkenin kendi çocuklarını eğitmesinin bir sorun olarak kabul edilmesini anlayamıyorum. Başbakan’ın konuya bir tür “piyasacı” bir çözüm önermesini de kabul etmekte zorlanıyorum. Bırakın “diplomaları parayla satarlar” türü argümanları ki bu argümanları da yabana atmamak gerekir ; ama esas olarak eğitim hizmetinin neden ve niçin verildiğini ve sonuçta eğitimin niteliğinin ve yapılış tarzının toplumun geleceğiyle ilgili neler ima ettiğini tartışmak gerekir.
Eğitimin niteliğinin bir toplumun demokratik yapısını büyük ölçüde biçimleyen bir özellikte olması onun başka herhangi bir hizmetle belki medya hariç demek gerekir karşılaştırılmasını önlemektedir. Çünkü eğitim başka unsurlar yanında bir toplumun gelecekte ne ölçüde demokratik olacağını biçimleyen bir hizmet alanıdır.
Konunun öneminin altını çizen bir başka olağanüstü neden, ekonomik kalkınmayla da doğrudan ilgili olmasıdır. Bir ülkenin kalkınmışlığını açıklayan “karşılaştırmalı üstünlükler” teorisinin 1980’lerden sonra dünya ticaretine konu olan mal akımlarını açıklayamaz hâle gelmiş olması, mal akımlarının ekonomideki diğer unsurlar yanında işgücünün eğitilme seviyesine de bağlı olduğunun anlaşılmasına neden oldu.
Bir başka deyişle toplumların sahip oldukları kaynakların toplumların refahını belirlediği, bu kaynaklar ne kadar izin verirse o kadar zengin olunabileceği düşüncesi, bir toplumun eğitim gibi alanlarda yatırım yaparak “karşılaştırmalı üstünlük” yaratabileceği fikri karşısında eridi gitti. Yani anlaşıldı ki bir toplumun, “kaynaklarınız kadar konuşun” kaderciliğini aşıp pekâlâ kendi geleceğini eğitime yapacağı yatırımlarla değiştirebileceği anlaşıldı.
Konu bu bakımdan da önemli.
Ama bu ülkenin deneyiminde ne görüyoruz? Geçen yazımda da konu etmiştim önümüzdeki günlerde daha da edeceğim, bir vakıf üniversiteleri olgusu. Zaten dibine kadar ticari olan bu kurumlar hâlâ bir kaçını ayrı tutuyorum ticari değillermiş, kâr amacı gütmezlermiş gibi davranarak koca bir toplumu aldatıyorlar. Şimdi bu konu yeterince konuşulmadan bir de “şirket üniversiteleri” konusu gündemimize gelmiş durumda.
Tabii bütün bunlardan önce de “YÖK” konusunun da konuşulması gerekiyor bence. Bir “regülasyon”kurumu olarak bu “YÖK” çok geniş yetkili ve bu nedenle de çok hantal bir kurum değil mi? Yeni başkanın iyi niyetli değişim çabalarına rağmen yaptığı regülasyon görevi çerçevesinde, maaşların verilmediği, eğitim kalitesinin düşük olduğu, gerekçesiz işten çıkarmaların yapılabildiği, akademik olanın geriye itildiği vakıf üniversitelerini neden bir türlü göremiyor ki?
O zaman bir cesaret de eğitim konusunda gösterelim ve herkesi samimiyete davet edelim.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025