Erol KATIRCIOĞLU
Son zamanlarda olan bitenden en çok şaşırmış kesiminin “laik kimlik” etrafındaki insanlardan oluştuğunu söylersem sanırım çok yanlış olmaz. Bu şaşkınlığın temel nedeni ise kendilerini Türkiye gibi görürlerken birden bunun böyle olmadığını anlamaları. Bu nedenle de 2002 seçimlerinde AKP’nin iktidara tek başına gelebilmiş olması bu şaşkınlığın da başlangıcı oldu, tabii tepkilerin de...
Tepkilerin ilki Cumhuriyet mitingleri şeklinde oldu. Ama hemen arkasından bu mitinglerin darbe planlarıyla birlikte düşünülmüş olduğu anlaşıldığında “laik” kimliğin şaşkınlığının da tepkisinin de çok daha derinlerde olduğu anlaşıldı.
Sonrasında yapılan referandumdu, seçimdi hemen hepsinde AKP’nin başarılı bir grafik sergilemesi laik kesimin AKP’nin iktidarı karşısında ezildiğini, bunun da ötesinde kimliğinin sıradanlaştığını, seksen yıldır kutsal bildiklerinin aslında toplumun geniş kesimlerince paylaşılmadığını üzülerek gördüğünü söyleyebiliriz.
Bu durumun,”laik” kimliğin kendini en çok özdeştirdiği CHP’de, Deniz Baykal operasyonunun yarattığının çok ötesinde bir travmaya neden olduğu da açık.
Bugün CHP’nin elini nereye koyacağını, kolunu nereye dayayacağını bilememesi de bu nedenle. Parti içindeki kalabalığın da “her kesimden” olmakla birlikte ortak paydaları “laik” olmak olan insanlardan oluşması da bu nedenle. Partinin söyleminde de bir özgürlükçü bir güvenlikçi sözlerin yan yana durması da bu nedenle.
Kimlik siyasetleri çatışmacı siyasetlerdir. Kimlikler arasındaki rekabeti fikirler ve öneriler arası rekabete dönüştüremeyen her hangi bir siyasi yapının çatışmadan uzak durması da pek mümkün değil. Nitekim bugün Türkiye’deki siyasetin temel özelliği bir “kimlikler siyaseti” olmasıdır.
Türkiye’de herkesin kendi kimliği üzerinden kurduğu bir toplumsal tahayyülü var ve birininki diğeriyle örtüşmüyor. Gerçek bu.
Dolayısıyla ortada “herkes” için önerilmiş ve herkesin “içinde” olmaktan rahatsız olmayacağı bir siyasi alan oluşmuş değil. O nedenle de parlamentodaki “salı toplantıları” denen grup toplantıları bir Hacivat-Karagöz gösterisi kıvamında geçiyor. O nedenle neredeyse bütün komisyon toplantıları kavgayla bitiyor. O nedenle hiçbir lider bir diğer liderin elini sıkmıyor vs.
Anlaşıldığı kadarıyla CHP’nin önünde bir yol ayırımı var. Ya kendisine kalmış olan bu “laik” kimlik üzerinden, o kimliğin siyasi hatları ve sloganları üzerinden yola devam edecek ya da bu “laik” kimliğin ötesinde içinde herkesin kendini bulabileceği yeni bir demokrasi tahayyülüne doğru seyredecek.
Ya kendi kimliği içine hapsolacak, Cumhuriyet’in kurucu fikirleri ve değerleri üzerinden siyasete devam edecek, ya da çağımızın evrensel değerleriyle ülkedeki adalet, özgürlük ve eşitlik arayışını birleştirerek yeni bir yol deneyecek.
Doğrusu kadrosuna baktığımızda CHP’de böyle bir cesur adımı atacak çok kimsenin olmadığını söyleyebiliriz. Ama ara sıra da olsa, altı çizili değil de geçerken söylenmiş de olsa bazı sözlerin söyleniyor olmasını da önemsemek gerek. Örneğin dün Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununun çözümünde nereye kadar risk alırsınız” sorusuna mealen, “Siyaseti hayatımın bitmesi pahasına risk alırım” demesi bu önemsenmesi gereken cümlelerden biri.
Ama tabii siyaset bu türden cesur cümleleri söylemekle değil o sözlerin gerektirdiği adımları atmakla yapılan bir faaliyet.
O nedenle de beklediğimiz, sözlerden çok atılacak adımlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025