Etyen MAHÇUPYAN
Akşener’in Altılı Masa’dan ayrılması birçok kişiyi şaşırttı. Ancak siyaseti analiz etme becerisi olan CHP’lilerle samimi konuşma şansınız olduysa, CHP yönetiminin bu hamleyi epeyce uzun bir süreden beri beklemekte olduğunu da bilirdiniz. O nedenle yaşanan olayları tesadüflere ve aptallığa bağlama niyetinde olanların durup düşünmesinde yarar var. Çünkü ortada çok uzun süren bir aptallık olmalı ve uzun süren aptallıkların genelde bizim fark etmediğimiz bir ‘aklı’ olur.
Dolayısıyla Akşener’in sonunda olayı eline yüzüne bulaştırması bizi kolaycılığa sevk etmemeli. Çünkü eğer aptallığın ardında başarısız bir akıl varsa, o akıl hâlâ karşımızda demektir ve gelecekte şansını bu kadar akılsızca kullanmayabilir.
Soru şu: Acaba Akşener, Kılıçdaroğlu’nun açıkça reddetmesine ve Masa’daki diğer partilerin destek vermemesine rağmen, ‘kör gözüm parmağına’ İmamoğlu ve Yavaş isimlerinde niçin ısrar etti?
Herhalde sahayı biraz takip eden hiç kimse ‘kazanacak aday peşindeydi’ demez… Çünkü son dönemde ‘bugün seçim olduğunda’ Kılıçdaroğlu’na verilen oy herkesten daha fazlaydı ve daha önemlisi Altılı Masa HDP’nin destekleyeceği her adayla seçimi 55-45 alıyordu.
Demek ki mesele Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmaması, Akşener’in ‘yönetebileceği’, Akşener’e yaslanmayı tercih eden bir cumhurbaşkanının aday olmasıydı. Ne var ki Masa dışından ‘partiler üstü’ bir adayın kabul görmeyeceği işin başında belli olmuştu. Akşener’in iki seçeneği vardı: Kendisini aday olarak önermek veya CHP içinden kendisine yakın bir adayı öne sürmek.
Muhtemelen asıl istediği kendi adaylığıydı… Ama bunun için Masa’daki birinci partinin adayını ekarte etmesi gerekiyordu. Benim tahminim İmamoğlu ve Yavaş isimlerinin bu amaçla kullanıldığı. Muhtemel beklenti bu gelgit sonrasında Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan çekilmesi, İmamoğlu ve Yavaş’ın ise Masa dışından oldukları için kabul görmemesi, böylece Akşener’in yolunun açılmasıydı.
Bu senaryonun Akşener’in aklına gelmediğini varsaymak fazlasıyla naif olur. Özellikle Akşener’in ve İYİ Parti içindeki malum kanatların halen devlet adına davranan ve iktidarla koalisyon içinde olan siyasi ağla ilişkisi düşünüldüğünde…
Bu ağın Akşener’e çeşitli öneriler fısıldamış, ona geleceğe matuf sözler vermiş olma ihtimali yüksek. Ancak böyle bir telkin olmamış olsa bile, İYİ Parti’nin çıkarı bu oyunu ‘ikili’ oynamaktı. Çünkü önümüzdeki seçimi kim kazanırsa kazansın bundan İYİ Parti’nin kârlı çıkacağı hesapları yapılıyordu.
Şöyle ki, muhalefet kazandığında İYİ Parti zaten iktidarın ortağı olacaktı. İktidarın kazanması halinde ise muhalefetin en önemli aktörü olacak ve siyasetin merkezine oturacaktı. Çünkü Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu’nun siyasi kariyerleri sona erecek, CHP kendi içine dönecek, DEVA ve Gelecek ise kadük kalmış projeler olarak siyaseten anlamsız hale geleceklerdi.
Öte yandan denebilir ki ‘devlet’in Akşener’in Masa’da kalmasını yeğlemesi gerekirdi. Muhalefet kazandığı takdirde ‘içerde’ bir oyuncu tutmuş olurlardı. Ancak anlaşıldığı kadarıyla bu seçim ‘devlet’in kaybetmeye tahammülü olmadığı bir seçim. (Bununla ilgili argümanım Yeni İttihatçılık çerçevesinde ve son bir yıl içindeki yazılarımda etraflıca ele alınmış durumda.)
Benim tahminim Akşener’in siyasetinin de son kertede seçimi ‘devlet’in kaybetmemesini garanti etmeye yönelik olduğu. Bu fedakârlığın karşılığını nasıl alacağını (veya almaya çalışacağını) ilerde göreceğiz. Ancak bu türden bir hedef yoksa, bir siyasi partinin göz göre göre küçülmeyi kabul etmesini açıklamak kolay olmayacaktır. Çünkü yaşanan anlık bir olay değil… en azından dört aydır ‘açıkta’ sürdürülen bir strateji.
Akşener aylardır aday seçimini uzatıp Masa’yı oyaladı, İYİ Partililer Masa’nın komisyon çalışmalarına katılmadı, Masa’nın her toplantısının öncesi ve sonrasında insicamı bozmak üzere demeçler verdiler… İmamoğlu ve Yavaş’ın aday olarak seçilme ihtimali olmamasına rağmen Akşener bu isimleri kullanmaya devam etti… Böylece muhalefeti ve ittifak oluşturma sürecini sabote etti.
Peki, Masa’daki diğer liderler bu duruma niçin razı oldu? Tabii ki kazanmayı garantilemek için… Nitekim şimdi iktidar ve muhalefetin oy oranları yeniden birbirine yaklaştı. İYİ Parti tabanının en az yarısı Kılıçdaroğlu’na oy verecek gözüküyor ama diğer yarısından emin olamayız. Öte yandan iktidarın Zafer-Memleket-Yeni Refah tabanını kendi yanına çekme potansiyeli var ve bunu kullanacaktır.
Dolayısıyla İYİ Parti’nin küçülmesi karşılığında Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilme şansı doğmuş oldu. Yanlış anlaşılmasın: Burada desteklenen Erdoğan değil, ‘devlet’… Ancak Akşener iktidar cenahına önemli bir hizmette daha bulundu: İYİ Parti Masa’da kalsaydı Meclis seçiminde iktidardan daha fazla oy almanın ötesinde ek milletvekili çıkarılabilecek, belki de (HDP ile birlikte) muhalefetin çoğunluğu elde etmesi garanti edilecekti. Oysa şimdi Cumhur İttifakı’nın oyu daha fazla olacak ve ‘birinci parti’ olarak gücünün ötesinde milletvekili çıkaracak. Eğer çoğunluğu elde ederse ülkeyi erken seçime götürebilecek…
Akşener bu süreci iyi yönetemedi. Giderek psikolojisi bozuldu. Hele son konuşması zaman içinde gülünçlüğü apaçık ortaya çıkacak bir hamaset eforizmiydi. Belki de partisinin büyümesini sağlayacak bir strateji izlediğini sandı, ama yanıldı. Ne var ki bu yanılgı iktidar lehine yeni bir imkân üretti… Daha önce olmayan bir imkân Akşener sayesinde iktidara sunulmuş oldu.
Ama karamsarlığa gerek yok… Aksine Akşener’in bu hamlesiyle muhalefetin de büyük bir fırsat yakaladığını görmekte yarar var. Muhalefet nihayet bir tür ‘Truva atı’ndan, bozgunculuğu siyaset niyetine zorlayıp duran bir ‘partnerden’ kurtulacak. Beşli masa özgürleşecek, daha reformcu, demokratik ve cesur adımlar atma fırsatı elde edecek.
İYİ Parti’nin Masa’da kalması durumunda patinaj yapmaya mahkûm bir siyasi birliktelik, şimdi kendi yolunu, ufkunu çizebilir, (varsa) kendi tahayyüllerini topluma sunabilir ya da en azından bunlar üzerinde düşünmeye başlayabilir. Yeni bir devlet kurumsallaşmasının, kamusal alan ve vatandaşlık anlayışının önü açılabilir.
Seçim belki daha riskli hale geldi ama hiç olmazsa şimdi bir kandırmacanın içinde değiliz. Gerçek bir saflaşma üzerinden, güvene ve samimiyete dayalı gerçekçi bir gelecek tasavvurunu toplumun beğenisine ve onayına sunma fırsatı var.
Muhalefete ve topluma bu fırsatı veren Akşener’e teşekkür etmeliyiz. Muhtemelen ‘devlet’ için bir feragatte bulundu, bundan kendisine büyük bir kazanç çıkacağına inandı, kendini fazlasıyla abarttı ve kurduğu tuzağa düştü… Ama (‘devlet’e hizmetinin ötesinde) topluma da büyük bir hizmette bulunmuş oldu. Siyasetin üzerine oturduğu zemini henüz görmemiş olanların ‘uyanmasını’ tetikledi, (istemese de) gerçek bir siyasetin önünü açtı…
Nihayet… Şimdi siyaset zamanı…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023