Fehim TAŞTEKİN
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Kobani düştü düşecek" sözünü 10 yıl sonra ikinci kez söyleyecek koşulları yakaladı. Şam’da HTŞ lideri Ebu Muhammed el Colani de Fırat’ın doğusuna ne olacağına dair sözleriyle Erdoğan’ın yol haritasını aydınlatıyor.
Erdoğan bir taraftan Donald Trump, Beyaz Saray’a dönünceye dek sahadaki kontrol haritasını olabildiğince değiştirmek diğer taraftan yeni Suriye yönetimini Ankara’nın hassasiyetlerine göre biçimlendirmek için tüm kartlarını kullanıyor.
Colani uluslararası meşruiyetin kazanılması, yeni düzenin kurulması, çökmüş ekonominin düze çıkması ve yeniden inşanın başlayabilmesi için Türkiye’ye bel bağlıyor. Bu yüzden "Bu sadece Suriye'nin değil Türk halkının da zaferidir… Stratejik ilişkiler olacak… Yeni devletin inşasında Türkiye'nin önceliği var… Türkiye'ye güveniyoruz" diye sıcak mesajlar veriyor.
Mezhebi azınlıkları toplumsal sözleşmeyle sisteme katmaktan söz ederken askeri ya da siyasi özerklik anlamına gelebilecek bütün modellere kapıyı kapatıyor. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve fiili özerk yapının geleceği açısından Erdoğan’ın duymak istediği şeyleri söylüyor.
HTŞ komutanlarından Ebu Hasan el-Hamavi (Merhaf Ebu Kusra) istikameti belli eden ifadeler kullandı. AFP’ye demecinde federalizmi reddettiklerini ve SDG’nin kontrolü altındaki bölgelerin yeni yönetime dahil edileceğini söyledi. Başta HTŞ olmak üzere bütün silahlı grupların lağvedileceğini belirtip “Tüm askeri birimler devletin bir parçası olmalı” dedi.
ABD ile iyi bir başlangıç yapmak, kara listeden çıkmak ve yaptırımlardan kurtulmak için şimdilik Kürtlerle çatışma seçeneğini ötelemiş olsalar da muhalefetin genel olarak SDG ya da Halk Koruma Birlikleri’ne yaklaşımı hiç dostane olmadı. YPG’yi rejimin aparatı ve İslam düşmanı olarak görüyorlardı. BM ve AB’nin yanı sıra ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Colani ile temas kurması, HTŞ’ye işlerin yolunda gittiğini fısıldıyor. Fırat’ın doğusunu halletme işini Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) yürütürken HTŞ de önüne çıkacak mayınların bir kısmından kurtulmuş oluyor.
***
Şimdilik Fırat’ın doğusundaki ‘yakıcı top’ Türk-Amerikan sahasında gidip geliyor. SMO’nun Menbic’i ele geçirmesinin ardından çatışmaların Karakozak Köprüsü ve Tişrin Barajı civarında yoğunlaştığı sırada Amerikalılar devreye girip 13-16 Aralık arasında bir ateşkes sağlamıştı. Çünkü bu hamleyle yeni cephe Fırat’ın doğusunda açılmış olacaktı. ABD de HTŞ’ye karşı kullanabilecekleri en önemli kartın zedelenmesini istemiyor. IŞİD’e karşı uluslararası koalisyondaki komutanlar SDG’ye Fırat hattında çatışmasızlığı garantileyeceği sözü verirken Amerikalı ve Fransız yetkililer de Şam’a ortak Kürt heyeti göndermek için Kürtler arası birlik çabalarına hız vermişti. Fakat MİT’in yakın planında duran Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Mazlum Abdi’nin birlik çağrısını havada kapmadı. Aksine havana alıp dövmeye başladı. ENKS Sözcüsü Nevaf Reşid, Abdi’nin önüne üç koşul koydu: Menbic ve Rakka gibi Arap bölgelerini bırak, sadece “Kürtlerin temsilcisiyim” de, “Biz PKK’li değiliz, organik bağımız yok” de, kadroları da Rojava’dan çıkar; Türkiye’ye düşmanlığın olmadığını açıkla, güvence ver.
Diyalogun gidişatından Kürt birliğinin yakın olmadığını anlıyoruz. Bu durum ABD’nin Türkiye karşısındaki manevra alanını da daraltıyor.
***
Türkiye ateşkesi uzatmayarak Menbic’ten sonra hedefin Kobani olabileceğini gösterdi. Kentin doğu ve batısında askeri yığınağını artırdı. 16 Aralık’tan sonra konuşulan senaryo şuydu: IŞİD’e karşı direnişle simgeleşmesi ve Kürt yoğunluklu olması nedeniyle Kobani’ye saldırının Batılı müttefikleri kızdıracağı endişesiyle Türkiye doğrudan kente girmek yerine M-4 yoluna odaklanacak. Karakozak Köprüsü geçildiğinde Tel Ebyad’dan gelen SMO birlikleriyle birlikte M-4 yolu ele geçirilecek ve Kobani tamamen kuşatılacak. Bir kol M-4 yolunda doğuya ilerlerken diğer kol güney istikametinde Ayn İsa ve Rakka’ya ulaşmaya çalışacak.
Pazarlıklar sürerken Mazlum Abdi birkaç öneride bulundu. Kalıcı ateşkese karşılık Süleyman Şah Türbesi’nin eski yerine taşınmasını teklif etti ama kabul görmedi. Türkiye’nin türbenin etrafında askeri üs kurmak istediği, bunu da SDG’nin kabul etmediği öne sürüldü.
Abdi çatışmasızlığı temin için bu sefer Kobani’nin silahlı güçlerden arındırılmasını önerdi. “Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkesin sağlanmasına yönelik sarsılmaz kararlılığımızı bir kez daha teyit ederek, Kobani kentinde, güvenlik güçlerinin ABD gözetimi ve varlığı altında yeniden dağıtılmasıyla silahtan arındırılmış bir bölge kurulmasını önermeye hazırız. Bu girişim, Türkiye'nin güvenlik endişelerini gidermeyi ve kalıcı istikrarı amaçlamaktadır" dedi.
Bu açıklamadan bir süre önce Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Direktörü Sami Abdurrahman “Kobani’nin teslim edilmesi” diye yorumlanabilecek koşulun Türkiye’den geldiğini öne sürmüştü: "Türkiye SDG'nin Kobani'yi tamamen terk etmesini ve silahtan arındırılmış bölge haline getirmesini istiyor. SDG ise bunu reddediyor.”
Özerk yönetimin temsilcileri bir yandan da Trump’a seslerini duyurmaya çalıştı. Özerk yönetimin dış ilişkiler dairesi eş başkanı İlham Ahmed, Trump’a mektup yazarak Erdoğan’a baskı yapmasını istedi. “Eğer Türkiye işgali gerçekleştirirse, sonuçları felaket olur. Sizin elinizde bu felaketi engelleyecek gücün olduğunu düşünüyoruz. Erdoğan sizi daha önce dinledi ve çağrınıza yine uyacağına inanıyoruz” dedi.
Abdi’nin teklifi üzerine Kongre üyeleri de yaptırım tehditleriyle ses verdi. Senatörler Lindsey Graham ve Chris Van Hollen ortak açıklama yayımladı:
"Türkiye, Kobani başta olmak üzere sınır boyunca askerden arındırılmış bölge teklifi dahil ateşkesi uzatmayı reddetti. Mazlum Abdi ile konuştuk ve desteğimizi yineledik. ABD daimi ateşkes ve askerden arındırılmış bölge için elimizdeki tüm araçlarla baskı yapmalı. Türkiye bu şartları hemen kabul etmezse iki partili yaptırım yasasını çıkarmayı planlıyoruz."
Yaptırım tehditlerine paralel olarak ABD Dışişleri Sözcüsü Matthew Miller de Menbiç çevresinde sağlanan ateşkesin hafta sonuna kadar uzatıldığını duyurdu.
Ateşkesin uzatılmasını Suriye İnsan Hakları Gözlemevi “Türkiye Kobani işgalini askıya aldı” diye yorumladı. Fakat dün sabah yeniden yürürlüğe giren ateşkese rağmen Karakozak Köprüsü ve Tişrin Barajı etrafında çatışmalar şiddetlenirken Ayn İsa ve Kobani kırsalında SİHA saldırıları oldu.
***
Trump, Esad yönetiminin devrilmesindeki rolü nedeniyle Erdoğan’ı överken “Suriye’nin anahtarları Türkiye’nin elinde” demişti.
2019’da Suriye’deki askerleri çekme kararından vazgeçmesi için Trump’ın önüne konulan dört gerekçe vardı: Esad üzerinde baskıları artırmak, İran’ın kollarını kesmek, İsrail’in güvenliğini temin etmek ve IŞİD’in geri dönüşünü önlemek. İlk üçü geçerliliğini yitirdi. Geri kalan gerekçe için de Trump “Müttefikimiz Türkiye IŞİD’in üstesinden gelebilir” deyip Erdoğan’la el sıkışabilir.
ABD Dışişleri, Pentagon ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’ndan gelen açıklamalarda SDG’ye desteğin sürdüğü belirtilse de Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarına atıf yapılıyor. Bu vurgunun her açıklamada öne çıkarılması ve sınır boyunca silahlardan arındırılmış bölge teklifi üzerinde durulması sanki Erdoğan’ın kafasındaki koridorun önünü açıyor. Abdi’nin Amerikalılarla eşgüdüm olmadan bu teklifi öne sürmesi olası değil. Amerikalılar ve Ruslar 2019’da Barış Pınarı Harekatı’nı durduran mutabakatlarla SDG-YPG’nin sınırdan 30 km güneye kaymasını onaylamışlardı. Erdoğan bu mutabakatlarla bölgeyi Türkiye’nin kontrolünde bir koridora dönüştürmek için bastırıyordu. ABD bu planın önünden de çekilir mi? Günün sorusu bu. Suriye’deki asıl hedeflerinin çoğuna ulaştıkları, geri kalan ayarlamaları da Ankara ile paslaşarak yapmayı düşündükleri dikkate alındığında ‘Hayır’ demek dünden daha zor. Planın fazla yıkım, katliam ve göçe sebebiyet vermeden hayata geçirilmesi halinde Amerikan kırmızı çizgisi solabilir. Diğer türlüsü 2019’da olduğu gibi Beyaz Saray üzerinde Kongre baskısını tetikleyebilir.
***
Abdi’nin teklifi Erdoğan’ı kesmeyebilir de. Çünkü hedef bundan daha fazlası. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın üç aşamalı olarak ortaya koyduğu ‘kendiliğinden ya da zorla fesih’ planı gerçekleşinceye kadar askeri baskı ‘dur-kalk’ taktikleriyle süreceğe benziyor. Bir taşla birkaç kuş hedefleniyor:
- SDG’nin Kürt yoğunluklu bölgelerdeki güç kaynağını kesmek; ardından M-4 yolunun altında Arap-Kürt ayrışmasıyla çözülmesini beklemek; kalan bakiyeyi de Şam’daki yeni güçlere hallettirmek.
- Suriye Milli Ordusu’nu (SMO) bütün sınır boyunca yerleştirmek; sadık müttefik güçlerinin Şam’daki pazarlık masasında elini güçlendirmek.
Emeviye Camii yolunda İbrahim Kalın’ın Colani’yle verdiği müttefik pozu Ankara için sarsılmaz bir teminat yerine geçemez. HTŞ gördüğü bonkör desteğe rağmen Ankara’nın tekelinde bir örgüt değil.
İstanbul merkezli Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) Şam’da ayağına yer açamadı diye kıvranıyor. Colani açıkça bu gruplara ‘dükkânı kapatın’ mesajı veriyor. “Muhalefetin organları artık gerekli değil, çünkü biz devlet olduk ve vatansever herkesi devlet için çalışmaya davet ediyoruz, ancak kota uygulamayacağız” diyor. Ama belli ki silahlı grupları yeni Suriye ordusuna yedirilecekler. Kontrol alanı büyük olanın bir umut Şam’daki yeri de büyük olabilir.
Şimdilik Erdoğan, Şam’daki oyuna dahil olmak isteyen Batılı güçlerin kıymetlisi. Erdoğan bu avantajı Trump gelinceye kadar iyi kullanmak istiyor. Fakat Tel Rıfat ve Menbic’tekinden farklı olarak büyük çapta askeri güç kullanımı bu kurguyu bozabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025