Fehim TAŞTEKİN
Esad yönetimini çökertme konusunda hepsi ortak olsa da ülkeyi yeniden kurmaya sıra gelince Körfez ve Batı bloklarından bazı ülkeler diplomatik diskuru “Suriye’de Türkiye sorunu” olarak başlatma eğilimi taşıyor.
Ankara altını dolduramayacağı büyüklükte “oyun kurucu” ve “Suriye’nin yeni sahibi” görüntüsünü vererek ötekileri Şam’la diplomatik temas kurma konusunda kızıştırdı.
Bir tarafıyla HTŞ’yi meşrulaştırma hedefine hizmet ediyor. Diğer tarafıyla meseleye “İran gitti Türkiye geldi” diye bakan taraflara “Şam’ı Türklere bırakmayalım; angajmansa angajman, yardımsa yardım” dedirtiyor.
Bu rekabet terör listelerindeki HTŞ’nin temiz kâğıdı almasına, haliyle Ankara’nın yumurtalarını yığdığı sepetin hepten çöpe gitmemesine yaradığı gibi Türkiye’yi dengeleyecek, belli alanlarda da işini zorlaştıracaktır.
***
Her şeyden önce Suriye’nin Orta Doğu denkleminden sökülmesini büyük bir zafer olarak gören İsrail halihazırda işgali genişletip Suriye’nin bütün askeri varlığını yok ederek olabildikçe zayıf bir komşu hedefliyor. Suriye’nin toparlanması, ordusunu ve cephaneliğini yeniden kurması, ardından Golan Tepeleri, Kuneytra, Dera kırsalı ve Şam kırsalında işgale karşı pozisyon alması, bertaraf edilmesi gereken bir gelecek.
Türkiye ise yeni Suriye güvenlik güçlerinin eğitilmesi ve donatılması konusunda ciddi hevesler barındırıyor. Libya ve Somali gibi ülkelerdeki tecrübelerini buraya taşımak istiyor. Bu Ankara’nın da çok güçlü bir Suriye istediği anlamına gelmiyor. Özünde Erdoğan, minnettar ve bağımlı bir komşu ilişkisine yatırım yapıyor. Fakat İsrail, Hizbullah’ın rotasını kapatsalar da Suriye’de ipleri ele alan İslamcı güçlerin ileride Hamas gibi örgütlerle etkileşim potansiyelini dışlamıyor. HTŞ şu aşamada Suriye ve Ürdün’ün su kaynaklarını da tehdit eden işgalci hamlelere sessiz kalarak önceliğinin Şam’da kazık çakmak olduğu ve İsrail ile Batılı destekçilerinin hışmına uğramaktan kaçınan bir pragmatizm sergiliyor. İktidara yakın kaynaklara bakılırsa “İsrail’e karşı sessiz kalın” diyen aklın kaynağı da Ankara.
***
Türkiye’nin Suriye’de kara ya da deniz üssü edinme ihtimali de İsrail tarafından potansiyel sorun olarak görülüyor. İsrail istiyor ki, Filistin ve Lübnan’dan Suriye ve Irak’a kadar bütün bir coğrafyayı izleyip cezalandırma özgürlüğüne gölge edilmesin.
Karşılıklı ağız dalaşlarına rağmen Erdoğan’ın 23 yıldır özenle İsrail’i gözettiği, Gazze’deki soykırım sırasında da işbirliğini kesmediği, Türkiye’deki NATO üslerinin Yahudi devletinin hizmetinde olduğu ve Washington’daki Yahudi lobilerine hep şirinlik yaptığı gerçeğinden bağımsız olarak Tel Aviv’in kafasındaki bölgesel tasarımda sorun olarak kodlanan yeni bir durumdan söz ediyorum.
İsrail hükümetinin kurduğu Nagel Komitesi, Türkiye ile ittifak kurmuş bir Suriye'nin İran’dan daha tehlikeli olacağını vaaz ediyor. Esasen 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’i zorlayacak hiçbir gerçek önlemi almayan Erdoğan Türkiye’sinin Yahudi devletiyle bir çatışma senaryosu içinde ele alınmasını haklı çıkaracak bir belirti yok. Elbette Erdoğan, HTŞ lideri Ebu Muhammed el Colani’ye söyletmeği sözleri kendisi söyleyebiliyor. Mesela dün “Er ya da geç İsrail işgal ettiği topraklardan çekilecek” dedi. Bu çıkışı tetikleyen şey, İsrail’in Kürt dosyasına el atması, ABD’de SDG lehine lobi yapması, Suriye’de kanton sistemi için uluslararası konferans önermesi ve bir aşama sonra Ankara’nın yeni ortağı HTŞ yönetimini de tehdit edecek olmasıdır. Sonuçta İsrail dost-düşman demeden Suriye’deki bütün aktörleri kendince gemliyor. Erdoğan ‘Direniş Ekseni’nin Suriye’den silinmesindeki katkılarıyla İsrail’den ‘üstün hizmet madalyası’ almayı hak ediyor. Türkiye açısından çatışma senaryosu bağlamlardan yoksun. Ama İsrail paranoyak bir varlık! MEE’ya göre İsrail ordusuyla çatışmasızlık mekanizması için ilk adımı atan Türkiye. İki ülke istihbarat teşkilatları da rutin temaslarını sürdürüyor.
***
Kaçınılmaz olarak Suriye’nin yeniden inşa süreci pek çok ülke ve çıkar grupları arasında rekabeti körükleyebilir. Fakat stratejik yapılanma, rekabetten öteye kemik kırmayı da içeren bir düelloya ‘gel gel’ diyor. Türkiye’nin Libya, Somali ve Katar’daki gibi Suriye’de üs edinme ihtimali İsrail’in yanı sıra Arap ülkelerini de işkillendiriyor. Kuşkusuz Suriye’nin bölgede yarattığı kaygı öteki coğrafyalarla kıyaslanamaz. Gerçi Türkiye zaten içerde, ‘çık’ diyen ya da diyebilen bir otorite de yok. Üs meselesi daha çok su kaldırır. Şimdilik erken uyarıların yol açtığı kalp çarpıntılarını izliyoruz.
***
Stratejik denklemin kurulacağı bir diğer konu deniz yetki alanlarının belirlenmesidir. Ankara, Libya’da birleşik bir yönetimin teşekkülünü beklemeden Tobruk’taki hükümet ve Temsilciler Meclisi’nin hilafına Trablus’taki hükümetle deniz yetki alanları anlaşması imzalamıştı. Bunu Doğu Akdeniz’deki oyunu bozma adına yapmıştı. Ne var ki Mısır ile Yunanistan kısmi deniz yetki paylaşımı anlaşmasıyla Türkiye’yi açığa düşürmüştü. Erdoğan o oyundan sonuç alamadığı için Mısır ve İsrail’le normalleşme yoluna girip AB tarafında da yelkenleri suya indirmişti.
Şimdi başta Güney Kıbrıs ve Yunanistan olmak üzere Doğu Akdeniz’deki oyuncular, Türkiye HTŞ yönetimi ya da geçiş dönemi hükümetiyle bir anlaşma yapar diye hop oturup hop kalkıyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın Hakan Fidan’dan böyle bir şeyin olmayacağına dair söz aldığını söylemesi endişenin Brüksel’i de sardığını gösteriyor. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis Kahire'de üçlü zirve yaptı. Buradan Suriye’de uluslararası tanınmış bir hükümet kuruluncaya kadar Türkiye’nin anlaşma imzalamak üzere olası bir girişiminin reddedilmesi kararı çıktı. Bu arada Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin Şam ziyaretinde de deniz sınırlarının belirlenmesi bir öncelik olarak ele alındı. Bu minvalde Suriye ile birlikte Doğu Akdeniz’deki film başa sarıyor.
Ayrıca Katar gazını Suriye üzerinden Türkiye’ye bağlayıp Avrupa’yı ısıtma fikrinin hevesli savunucuları da sınırdan aşağıya boru deliğinden bakıyor. Pek çok nedene bağlı olarak Katar’da hissedilmeyen heyecan nedendir Türkiye’de düşler kazanını fokurdatıyor. (https://www.gazeteduvar.com.tr/ayni-nakarat-hep-ayni-ayni-katar-suriye-turkiye-dogal-gaz-hatti-makale-1749684)
***
Fakat stratejik hesaplarla ilgili bu kadar telaşı haklı çıkaracak bir güç devşirmesi var mı?
Evet Erdoğan, Esad’ın düşüş sahnesinde muzaffer olarak resmedildi. Fakat devam sahnelerini başkaları çekiyor. Ya da rejisör sayısında patlama var diyelim. Şam’da mutlak belirleyici aktör hikayesi köpük saçıyor. Colani ve ekibi senenin tek mevsimle dönmeyeceğinin farkında. HTŞ yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan el Şeybani, Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Ürdün’ü turladıktan sonra dün Türkiye’ye geldi. HTŞ’nin savunma bakanı ve Muhaberat şefi de yanındaydı. Üçlü turluyorlar zaten. Türkiye’de muhalefet “Fidan, Şam’a ilk giden bakandı ama Şeybani ilk ziyaretini Türkiye’ye bile yapmadı” diye iğneliyor. Öncelik sıralaması Colani’nin tercihi mi yoksa Fidan’la önceden konuşarak belirledikleri bir strateji mi? Bir kere Ankara’nın sıralamayı sorun etme lüksü yok. Suriye’de tek başına belirleyici olamaz. Bu tür bir hırs uluslararası toplumun tanımadığı, yardım elini uzatmadığı, yaptırım ve kara liste kıskacından çıkarmadığı kuşatılmış ve tecrit edilmiş bir Suriye gerçekliğini beraberinde getirir ki bunun en büyük kaybedeni Türkiye olur. Dahası Şeybani’nin önce paranın kaynağına gitmesi, Arap dünyasını evirip çeviren liderlerden vize alması, bu desteği Batı kapısında referansa dönüştürmesi Ankara’nın da işine gelir. Elbette Körfez ve Batılı ülkelerle temasların beraberinde getirdiği koşullar Türkiye’nin yönlendirme kapasitesini sınırlıyor.
Şam’da kimlerin belirleyici olacağı verilecek bir sürü kavganın sonucunda belli olacak. Henüz vaat edilen ulusal konferans yapılmadı, geçiş hükümeti kurulmadı, anayasa yazım aşamasına geçilmedi, seçimler yapılmadı. Sistemin ne olacağı belli değil. Bu hamur daha çok su kaldırır. Colani’den alınacak sözler de yarını görmeyebilir. Bu sözlere SDG’nin elimine edilmesi taahhüdü de dahil.
Libya’da BM’nin tanıdığı hükümetle yapılmış anlaşmaların bile hala yasal geçerliliğini kazanamadığını bilerek Suriye’nin yarınına bakmak lazım.
***
Açıkçası Suriye’yi şekillendirmek, Türk müteahhitlere çek yazacak bir hükümete ve Türkçe bilen kadrolara sahip olmaktan fazlasını gerektiriyor. HTŞ, İdlib’deyken Türkiye’ye bağımlıydı; Şam’a hakim olunca seçenekleri çoğaldı. Ve ayrıca kendi berbat sicilinin getirdiği engelleri aşmak için her tarafa kafa sallamak zorunda.
Türk Dışişleri’nin Colani ve ekibini Vakko’dan giydirmesi ve diplomasi koridorlarında yol-yordam öğretmeye çalışması çaylakların Halk Sarayı’ndaki görüntülerini kurtarabilir. Fakat 2011’de Suriye’ye kirli müdahalelerin arkasındaki jeopolitik hesaplar yeni gelenlerin önüne yeni sürümleriyle çıkıyor. Hesaplar hesaplaşmaları da sahneye çekiyor. Ankara açısından da “Şam’da olmak” bunların her biriyle uğraşmak demek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025