Fehim TAŞTEKİN
Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar el Esad “Savaş var, ne seçimi” demek yerine 10 yıllık kanlı sürecin içinde, sağında, solunda olmuş bütün güçlere meydan okuyarak 26 Mayıs’ta seçime gitti.
Resmî sonuçlara göre 13.5 milyon kişi oy kullandı, katılım oranı yüzde 78.4’ü buldu. Oyların yüzde 95.1’i Esad’a gitti. Mahmud Ahmet Mari yüzde 3.3, Abdallah Salum Abdallah yüzde 1.5 oy aldı.
Suriye Arap İnsan Hakları Örgütü Başkanı ve Demokratik Muhalefet Cephesi Genel Sekreteri Marie, Cenevre görüşmelerine iç muhalefetin temsilcisi olarak katılan bir hukukçu. Abdallah da eski Devlet Bakanı ve Sosyalist Birlikçi Partisi üyesi. Esad’ın 2014’teki oyu yüzde 88 idi.
“Meşru değil, tanımayız” diyen Batı cephesi seçimi ‘tiyatro’ olarak okumayı tercih ediyor. 5-6 milyon insanın mülteci olması, Türkiye ve desteklediği örgütlerin kontrolündeki bölgeler ile Fırat’ın doğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin denetimindeki bölgelerde sandıkların kurulamaması seçimin geçersiz olduğu argümanına dayanak yapılıyor. Mültecilerin topyekûn rejim düşmanı oldukları iddiasını geçersiz kılan tabloyu Lübnan’daki Suriyeliler bu seçimde de sundu. Sandığın kurulduğu Suriye Büyükelçiliği’ne giden yollar tıka basa doluydu. Üstelik yeminli Suriye düşmanı Lübnan Güçleri’nin saldırısına uğradılar. Yolları kesildi ve taşlandılar.
Esad’ın katıldığı bir seçimi hangi koşullarda olursa olsun peşinen gayrimeşru ilan etmeye kararlı ülkeler mültecilerin önüne sandık konulmasına izin verecek de değildi. Nitekim Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymen Susan, Suriye konsolosluklarında sandık kurulmasına izin vermeyenleri kınadı: “Türkiye ve Almanya gibi ülkelerin Suriyelileri meşru haklarından mahrum etmesi şaşırtıcı değil. Onların bu tavrı, projelerinin başarısız olmasından dolayı duydukları umutsuzluk ve kini yansıtıyor.”
Sandık kurulsa bile ‘mülteci’ ve ‘sığınmacı’ olanın getirdiği tersten bir baskı da yok mu? Bunlar için Esad yönetimine destek anlamına gelecek davranışlarda bulunmaları kolay değil. Bunu mültecilerle sohbetlerimden biliyorum.
***
Seçim süreci ve koşulların demokratik seçime el vermediği gerçeğine odaklananlar Suriyelilerin seçime katılma ve Esad lehine tercihte bulunma refleksinin nedenleriyle ilgilenmiyor.
Savaşın ağır tahribatı, abluka, yaptırım ve tecrit, ekonomik çöküş ve ağır kokuşmuşluk haline rağmen Suriyeliler sandığa gitti. Esad lehine görkemli destek gösterileri, sonunda da kutlamalar oldu. Kanlı sürece barut, cihatçı ve dolar taşımış tarafların görmek istemediği ya da alaya alarak geçiştirdiği bir Suriye gerçekliği bu. Her şeye rağmen Suriyeliler sandığa gittiyse bunu anlamak hakikatin emridir.
Esad, Suud güdümlü Ceyş’ul İslam ve Katar beslemesi Feylak’ur Rahman’ın 6 yıl boyunca halkı aşağılaya aşağılaya ‘şeriat devleti’ oyunu sergilediği Şam kırsalındaki Duma’da oyunu kullandı. Bu da bir meydan okumaydı.
Hangi kapıda karar kılacakları henüz belli olmayan Fırat’ın doğusundaki Kürtlerin kurduğu fiilî özerk yapı bir kenara, silahlı güçler içerisinde ‘alternatif’ olma iddiasını ve saha kontrolünü koruyan bir kişi kaldı: Ebu Muhammed el Colani. IŞİD’in Suriye’deki ilk yapılanması Nusra’nın emiri. Sonra IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi ile bozuşup El Kaide lideri Eymen el Zevahiri’ye biat etti. Ardından Nusra Cephesi’nin adını Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) olarak değiştirip küresel cihat ağından çıkıp mücadelesini Suriye ile sınırladığını öne sürdü. Şimdi ABD ve müttefiklerine takım elbise ile şirinlik yapıp 'beni terör örgütü listesinden çıkartın, işinize yararım' demeye çalışıyor. Son röportajında Türkiye’nin HTŞ’yi terör örgütleri listesinde tutmasının düşmana hizmet ettiğini söylüyor.
Suriye Ulusal Koalisyonu diye bilinen Batı-Körfez destekli sözde alternatif, Türkiye gibi birkaç ülkenin elinde paçavraya döndü.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adlı dış müdahale aparatı bir süredir Türkiye’nin Kürtlere karşı kullandığı, sağa sola sürdüğü, Libya ve Karabağ savaşlarında paralı askerlere dönüştürdüğü bir yapı.
Gaziantep’te kendilerini alternatifi hükümet diye konuşlandıranlar da istihbaratın kontrolünde bir rant şebekesi.
Kirli müdahaleyi reddeden doğru düzgün muhalif figürler defteri kapatalı çok oldu; umutsuzluk içinde savaşın bitmesini bekliyorlar.
Suriye halkı bu tablo karşısında ülkenin bütünlüğünü Esad’la yola devam etmekte görüyor. Sistemin içinde bulunduğu durumdan memnun olduğu için değil, korkunç seçeneklerden kaçabilmek için.
Demokratik, adil, şeffaf bir seçimden değil; savaş, işgal ve kuşatmaya rağmen düzenlenen bir seçimden bahsedilebilir. Bu, en azından sandığa gidenler için bir varoluş savaşının devamı ve dayatmalara karşı bir yanıt. Elbette demokrasi namına destan yazıldığı söylenemez. Çok net olan şey şu ki; insanlar devletin omurgasındaki kurumların Esad’a bağlılığını ülkenin parçalanmasının önündeki yegâne şans olarak görüyor. Mevcut koşullarda Esad’a denk gelen bir aday da yok. Başka bir çıkış göremedikleri için savaş bitinceye kadar bu gerçeğe göre hareket ediyorlar. Orta Doğu ülkeleri arasında Suriye toplumunun siyasal aklının sınanmış bir akıl olduğunu ve stratejik tepkiler verdiğini düşünüyorum. Bölgede Suriye’nin başına geleni kaldırabilecek başka bir ülke de zor bulunur.
***
Seçim Suriye’yi kendiliğinden dehşet tünelinden çıkarmayacak. Suriye’nin bütünlüğü henüz sağlanabilmiş değil. Sağlansa bile yeniden inşa, normalleşme, mültecilerin dönüşü gibi uzun ve yorucu bir mücadele onları bekliyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile bir çözüm zemini bulunabilseydi bölünme tehlikesi önemli ölçüde bertaraf edebilirdi. Türkiye’nin himayesindeki diğer yekûn cihatçı karakteri nedeniyle eninde sonunda silinmeye mahkûm.
Fırat’ın doğusunda ise son seçim sürecindeki pazarlıklar dahi tarafların pozisyonlarının hâlâ çok uzakta olduğunu gösteriyor. 24 Mayıs’ta özerk yönetim Suriye devletinin kontrolündeki bölgelere geçişleri kapattı. Öncesinde Suriye Demokratik Meclisi (SDM) seçime katılmayacaklarını, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 nolu kararının ruhuna aykırı herhangi bir seçim sürecini kolaylaştırmayacaklarını duyurmuştu. Hükümet kaynaklarına göre Haseke ve Rakka vilayetlerinde 157 seçim merkezi belirlendi. Ama bu merkezlerde ne kadar oy kullanıldığı bilgisi paylaşılmadı. SDM Eşbaşkanı Riyad Dırar’a göre, Suriye hükümeti 16 Mayıs’ta bölgede sandıkların kurulmasına izin verilmesini istedi. Al Monitor’a konuşan SDM kaynaklarına göre iki taraf arasında pazarlıklar döndü. SDM sandıkların kurulması talebine karşın bazı şartlar ileri sürdü. Şartlar arasında özerk bölgedeki eğitim müfredatının tanınması, özerk bölgenin mahkemelerinde gayrimenkul alım satımına ilişkin verilmiş kararların kabul edilmesi ve gayrimenkul kayıtlarının özerk yönetime verilmesi yer alıyor. Şartlar kabul edilmeyince özerk yönetim de sandıkların kurulmasına izin vermedi. Seçimlerin meşruiyetini tanımayan Amerikan yönetiminin çizgisine paralel bir sonuç. ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya blok halinde seçimin sonuçlarını tanımayacaklarını peşinen ilan etmişti. Sanki bu blokun derdi günü demokrasi imiş gibi. Suriye’den istedikleri sonucu alıncaya kadar bu tutum değişmeyecektir. AB ivedilikle Suriye’ye yaptırımları bir yıl daha uzattı.
Cenevre süreci üzerinden siyasi geçişi temin edecek koşullar oluşmadan seçimlere gidilmesini reddeden ve Rusya’dan da bu konuda ağırlığını koymasını bekleyen bir cephe vardı. Rusya’nın Şam yönetimiyle yaşadığı bazı sıkıntılara atfen Esad’ı bırakacağı çıkarımları yapılmıştı. Rusya seçim sonuçlarına güçlü bir açıklama ile destek çıkarken BM Güvenlik Konseyi’nin bir diğer ağır topu Çin de Esad’ı tebrik etti. İran dışında Lübnan da tebrik edenler arasında.
***
Seçim sonuçları ülkeyi saran iç ve dış koşulları sihirli bir değnek gibi değiştiremez. Fakat seçim olacak mı olmayacak mı belirsizliğinin arkada bırakıldığı yeni süreçte kimi taraflar suları test etmek isteyebilir. Bölgede bazı ülkeler deklare ettikleri resmî tutumların ötesinde, bir süredir Suriye yönetimiyle çalışmak için nabız yokluyordu. Seçim parantezinden sonra bu girişimler artabilir. Suudi İstihbarat Şefi seçim öncesinde Şam’da Esad’la görüşmüştü. Suudi Arabistan Şam’ın bölge politikaları ve ittifaklarından rahatsız olsa da Suriye’siz siyasi denge kurmanın zorluğunu fark etmiş durumda. 1976’da Lübnan’a Arap Barış Gücü olarak Suriye ordusunu göndermeye razı gelmiş Suudilerden bahsediyoruz. Suudilerin Şam’la ilişkiye geçmesinin nedenini irdeleyen Arap yorumcular, Riyad’ın Suriye’nin bölgedeki rolünü görmezden geldiğinde kendisinin de etkisizleştiğine dikkat çekiyor. Bu çok da mesnetsiz bir çıkarım değil. 2005’te Suriye’yi Lübnan’dan çıkartan süreç Beyrut’ta Suudi destekli blokların önünü açsa da bu durum kısa sürede tersine döndü ve Suudiler zemin kaybetti. Çok paradoksal bir durum. Şimdi öncelikli mesele İran’ın Irak-Suriye-Lübnan-Filistin hattında elimine edilmesi. Suudiler Şam’a istihbarat şefini gönderirken kuvvetle muhtemel şu hesabı yaptı: ABD’nin azami baskı stratejisi İran’ı geriletemedi. İran’dan kopması için Suriye’yi cezalandırmak yerine kazanmak daha çıkar yol olabilir.
Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünü Amerika bloke ediyor, tıpkı Kürtlerin Şam’la müzakerelerini sabote ettiği gibi. Fakat sembolik hedeflere takılmadan Suudi Arabistan, Şam’la Birleşik Arap Emirlikleri’nin daha aleni yaptığı teması daha komplike yöntemlerle ilerletebilir. İran ve Türkiye’nin etki ve kontrol alanlarını daraltmak için Şam’a yanaşmak, Suriye’nin yeniden inşasını kolaylaştırmak, Suriye’yi İran aleyhine kazanmak; bütün espri bu. Fakat bu tür bir sürecin önünü açacak olan yine ABD.
Biden yönetimi, İran ve Rusya ile pazarlıkların gidişatına bağlı olarak Suriye’de farklı bir yolu deneyebilir. Bölge turunu tamamlayan Amerikan heyeti muhtemelen Suriye siyasetinde köşeleri biraz daha oturmuş bir yol haritası çıkarabilir. En azından beklenti bu yönde. Biden 14 Haziran’da Brüksel’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 16 Haziran’da Cenevre’de Rusya lideri Vladimir Putin’le görüşecek. Bu ilk yüz yüze buluşmaya kadar bazı şeyler biraz daha netleşebilir.
***
İran’ı geriletme, sabit bir hedefken buna erişmenin farklı seçenekleri üzerinde duruluyor. Bu arayışlar Şam’a yaklaşımı gözden geçirmeyi de kapsayabilir. Tahran’la halihazırda yürütülen nükleer pazarlıklarda İran’ın Suriye’deki asker unsurlar ve milislerini çekmesi koşulu da var. İddiaya göre Amerikan yönetimi en azından İran’ın askerî varlığı ile Şii milisler arasında fark gözetme eğilimi taşıyor. Suudiler da Bağdat’ta İranlılarla ikili diyalog başlattı. Amerikalıların farklı bir yoldan gidebileceklerine dair ihtimali besleyen şey Filistin’e yaklaşımdaki farklılıktır. Biden yönetimi Hamas’ın tekelini kırmak için Gazze’yi cezalandıran eski siyasetten gitmeyeceğinin işaretlerini verdi. İsrail’in yıktığı Gazze’nin yeniden inşası için Mısır inisiyatif aldı; 500 milyon dolarlık yardım vaat edip ateşkesin hemen ardandan 130 tırlık acil insanî yardım malzemesi gönderdi. Mısır’ın Hamas’la şartlı çalışmaya başlaması, ABD’nin Kahire’nin bu pozisyonunu onaylamakla kalmayıp BM ve Filistin Yönetimi üzerinden Gazze’ye yardım kararı alması sözünü ettiğim nüansa işaret ediyor. Bu yaklaşımı Suriye’de de deneyebilirler mi? Mısır, Şam’la çalışmaya akşamdan razı ve Amerikalılarla başlattıkları diyaloğu genişletirlerse bu süreç Suriye’yi de içine alabilir. Burada Rus-Amerikan pazarlığı kritik önem arz ediyor. İddiaya göre Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Biden-Putin görüşmesinin zeminin hazırlamak için buluştuğu Amerikalı mevkidaşı Antony Blinken’a “İran’ın Suriye’deki varlığından memnun değiliz. Ama ABD’nin yaklaşımında bir değişiklik olmadığı sürece bu varlığa yönelik herhangi bir çözüm yok” dedi. Elbette tarafların pozisyonları birbirine çok uzak. Ancak Biden yönetimi sonuç getirmeyen bir siyasette ısrar etmek yerine yeni yolları denemeye açık görünüyorlar. Mesela Amerikan heyetinin SDG komutanları ile toplantıda “Amerikan güçleri çekilirse durum ne olur, o vakit sizin neye ihtiyacınız olur” diye sorması Suriye siyasetinin sabitelerinin çok da sabit olmadığını gösteriyor.
Seçimleri reddetseler de Esad’la bir dönem daha muhatap olacakları gerçeği yeni durum değerlendirmesini zarurî kılıyor. Suriye’nin kendi egemenlik alanlarını, stratejik ortaklık ve savaştaki hayatî katkılarına rağmen İran ve Rusya’dan koruyabildiği izlenimi Şam’ın azılı düşmanlarını yeniden değerlendirmeye iten bir diğer önemli faktördür. Biden’ın kırmızıçizgileri biraz sarıya çevirmesi evvela Arap dünyasının Şam’la normalleşmesinin önünü açabilir.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025