Fehmi KORU
Her zaman biz haklıyız, tamam da, haklı olmak yalnız başına bir anlam taşıyor mu?
Türkiye ve içerisinde yer aldığı daha geniş dünyanın Batı ile bir sorunu var.
Ben ‘bir’ desem de sizler bunu ‘çok’ olarak anlayın.
En önemli sorunumuz da birbirimizi anlamakta zorlanmamız.
Hangi Batı ülkesini ele alırsanız alın, oranın Türkler ile iyi-kötü bir sorunu mutlaka vardır.
İtalya’da küçük çocuklar “Türkler geliyor” diye korkutulur.
Fransa’da ‘kaba-saba, cahil, anlayışsız’ denilecek yerde ‘Türk kafası’ (tête de Turc) demeniz ne demek istediğinizi anlatmaya yetecektir.
Belçika’da, İspanya’da adı çok eskiden beri ‘Türk’ olan köy veya kasaba vardır.
Orası böyle de, ya biz?
Hayrettin Karaman’ın bir yazısına başlık seçtiği “Domuzdan post, gâvurdan dost olmaz” türü vecizelerimizle, Batı’nın ‘Türk’ sözcüğüne verdiği anlama mukabele etmişizdir.
‘Gâvur’ sözcüğüne bizde yüklenen anlamın karşılığı gibidir Batı dillerinde ‘Türk’ sözcüğü; çok uzun yıllar boyunca, herhangi bir Batılı ‘Türk’ derken aslında ‘Müslüman’ demek istemiştir.
‘Müslüman’ ve ‘Türk’ sözcükleri Batılı zihinlerin derin hafızasında eş-anlamlıdır.
Bizden başka hiçbir ülkenin, bir başka coğrafya ile, bizim ile Batı arasındakine benzer derinlikte bir algı sorunu olduğunu sanmıyorum.
İki tarafı da etkileyen kendi dinlerinin ‘ötekine’ yüklediği varsayılan anlamlardır.
[Ne demek istediğimi anlatmak için, Hıristiyanlık adına ‘reform’ hareketini başlatan Protestan Kilisesi kurucusu Martin Luther’in, ‘Türkler ile savaş üzerine’ adlı bir kitabı 1528 yılında (yayın tarihi 1529’dur) kaleme aldığını hatırlatmam herhalde yeterli olmalıdır. Türklere uygun gördüğü sıfat ‘Deccal’dir Luther’in; yönettiği tek övgü de “Kıyametin kopması öncesinde dünyaya Deccal ile savaşmak için gelecek İsa’nın zuhurunu sağlamaları” oluyor.
Tabii, Luther’in, o kitabı yazarken, Katolik Kilisesi’nin kanonlarından etkilendiğini de belirtmeliyim.]
Bir de tarihte yaşananlar var.
Geçmişte Batı bize bir yandan ‘Batılı’ muamelesi çekmekteydi.
Osmanlı’da sorunlar başlamış, geriye gidiş artık gözlerden saklanamaz hale gelmiş ve bizden ‘hasta adam’ diye söz edilmeye başlanmışken, Batı’da kullanılan ifadenin “Batı’nın hasta adamı” olduğunu bilelim. Osmanlı’nın en geniş toprakları Trakya’nın batısında (Avrupa’da) idi de ondan.
Aynı Batı, bir yandan da, tek tek ülkeler veya Batılı müttefik güçler olarak, Osmanlı’nın Avrupa’dan ayağını kesmek için ‘Şark Meselesi’ adıyla bir projeyi hayata geçirmişti.
Zora düşen Osmanlı, üzerine düşmanca gelen Batılı ülke/lere karşı, daha mülayim olan/lar/la ittifak yapma yolunu seçiyordu. Düşman ile dost sıklıkla değişiyordu ama…
Algılar kötü
Onlar bize baktıklarında ne görüyorlar; bizler onlara baktığımızda ne görüyoruz?
Çoğumuzun Batı’ya nasıl baktığımızı rahatlıkla söyleyebilirim: Bir aralar 5 milyon km2’den büyük topraklara sahip bir imparatorluk iken; bugün, 800 bin km2 bile olmayan Anadolu’ya sığınmamızın sebebi olanlar…
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmak istemesi ve Avrupa’nın Türkiye’yi içinde görmeyi arzu etmesi, her iki tarafın birbirinden kuşku duymayı zorlayan geçmişe sünger çekme iradesinin sonucuydu.
1940’lar ve 1950’lerde ‘ortak bir Avrupa’ projesi için çalışan Avrupalı siyasiler ile onlara destek veren Avrupa entelijansıyası ‘zeki’ insanlardı; zeki oldukları için Türkiye’yi Avrupa ‘içerisinde’ tutmanın yararını görebilmişlerdi.
Maalesef, Türkiye’yi AB kapısında bekleten ve şimdilerde açık açık “Aramızda yeri yok”demeye başlayan Avrupalı siyasiler için aynı tespiti yapmak mümkün değil.
Avrupa dışında kalmış bir Türkiye varlığını yine de sürdürür. Türkiye’yi kapısından içeri sokmayan Avrupa’nın ise Türkiye’ye çektiği muamele yüzünden mutlaka başı ağrır…
Henüz fark eden yok, ama bu coğrafyada doğan ve en koyu Batı-düşmanlığını dünyaya ‘ölçü’ haline getirmeye silahla çabalayan el-Kaide ve IŞİD gibi örgütler, biraz da bu İslâm-Batı karşıtlığı zemininde kendilerine yer açabiliyor ve bunda da, bir arka-plan olarak, Türkiye’ye reva görülen muamele yatıyor.
Türkçemizde ‘gâvur’ sözcüğü ile ifade edilen geniş kitleye karşı savaş böyle bir zeminde mümkün olabildi.
Dar kafalı bugünün Batılı liderleri, kendilerinden çok daha zeki olan seleflerinin Türkiye’ye yükledikleri “İslâm Dünyası’nın dönüştürücü gücü olma” misyonunu boşa çıkartırken, ‘Pandora’nın kutusu’nu da açmış oldular.
Ne yapmalıydık, ne yapıyoruz?
Soru şu: Batı, hafızasının Müslümanlar ve Türkler ile ilgili önyargılarını derin soğutucudan çıkarmış, öngörüsüz siyasi temsilcileri ağızlarına geleni ortalığa boca ederken, acaba biz ne yapmalıyız?
Ya da o durumda biz ne yapmalıydık?
Şimdi yaptığımız şu: Kendi derin hafızamızı uyandırıp Batı’ya yönelik en sert eleştirilerle eleştirilerine mukabele ediyor, adamlarda haklılık hissinin doğmasına vesile oluyoruz.
Hayatlarını onlar arasında kurmuş ve sayıları artık milyonlarla ifade edilen vatandaşlarımızın, aynı zamanda Batı ülkeleri vatandaşı olmalarını adamlara karşı bir koz olarak kullanıyoruz.
Oysa, ne yaparsak yapalım, yaptığımızla, onlarda “Biz bunu onlara reva görüyoruz, ama.. yanlış yapıyoruz” hissini uyandırmalıydık…
En baştaki sorunun cevabını vereyim: Bugünün dünyasında haklı olmak tek başına bir anlam taşımıyor; haklı olduğumuzun en kaba ve nobran muhataplarımız tarafından bile kabul edilmesi gerekiyor.
Türk iseniz başka seçeneğiniz yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025