Fehmi KORU
Bir televizyon reklamında, evden pantolonsuz çıkan dikkatsiz adam etraftakilerin kendisine dönük şaşkın bakışlarını görünce, “Bir yanlışlık var, ama ne?” diyordu.
Günümüz siyasetini gözlemlerken böyle bir farkında olamama durumu görüyorum.
AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çok uzun yıllardan beri siyasi hayatın içerisinde. Bir partinin gençlik kollarında başladığı siyasi hayatına il başkanlığı ile, sonrasında da belediye başkanlığı, parti liderliği, başbakanlık ve en son cumhurbaşkanlığı ile devam etti Erdoğan…
Neredeyse şimdiye kadarki hayatının dörtte üçü siyasette geçti…
Onun kadar uzun yıllar boyu siyasi hayatın içerisinde bulunan kişilerin karakter yapısını siyasete yakın duran herkes bilebiliyor.
Burada derinlemesine bir Tayyip Erdoğan karakter tahlili yapacak değilim; yalnızca son zamanlarda gündemi meşgul eden önemli olaylarla ilgili tavrının kendisinin temel bir özelliği ile örtüştüğünü belirtmek isterim.
Görevden aldığı bir bakanla ilgili soruşturma açılmasına izin vermemesi de, devlet tarafından kendisi için ‘suç örgütü lideri’ sıfatı kullanılan bir kişinin iddialarına muhatap bir başka bakanını korumasını da şahsen yadırgamıyorum.
Tipik güç kullanmayı seven Tayyip Erdoğan tavırları bunlar…
Tersine davranışı ‘surda açılan gedik’ olarak görüyor o.
Yadırgadığım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir siyaset adamı olarak bugüne kadar sergilediği çok daha önemli bir başka özelliğini bu kez görememem.
Güç kullanımı konusunda sergilediği özelliğini…
Kendisinin siyaseten yeterince güçlü olmadığı dönemlerde daha farklı davranırdı Tayyip Erdoğan; birlikte olduklarından da daha hassas davranmalarını beklerdi… En son ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ ile birlikte hemen bütün devlet yetkilerini şahsında toplayınca, önceleri belli etmekten kaçındığı niyetlerini tek tek gerçekleştirmeye başladı.
Hep biliyoruz; siyasette güç kullanılır.
İktidar o demek zaten.
Peki, neden bakanlar konusunda kendisinden daha farklı bir davranış beklemekteydim?
Gücü var ve onu bakan atadığı kişileri korumak ve kollamak için kullanıyor işte…
Öyle kullandığı belli de, bugün geldiği noktada siyasi gücünün hayli zayıfladığını görmesi ve bakanlar konusunda o durumu göz önünde tutarak davranması gerekirdi diye düşünüyorum.
Tayyip Erdoğan bugün hem iktidar partisinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı, değiştirilmiş anayasadan kaynaklanan çok geniş yetkileri de var. Amenna. Ancak bugün son 20 yılın belki de gücünün en zayıf olduğu günlerde bulunuyoruz.
Eskisi kadar güçlü değil iktidar ve bu durum ister istemez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da etkiliyor.
Siyaseten ayakta kalabilmek gücünün farkında olmakla çok yakından ilişkilidir ve bunu en iyi bilebilecek durumda olan siyasilerin başında Tayyip Erdoğan geliyor.
Ancak, işte görüyoruz, Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun farkında değişmiş gibi davranıyor.
Böyle davrandığı için de, zaten zayıflamış olan gücü daha da azalıyor.
Sorunlar büyük ve daha da büyüyor
İktidar medyaya hakim, ancak o hakimiyet bugün fazla bir işe yaramıyor. Gazeteler okunmuyor, taraflı TV kanalları izlenmiyor.
Ülke insanları -AK Parti tabanında yer alanlar da- gözleri ve kulaklarını dışarıdan gelen seslere açık tutuyorlar.
Güçlü olduğu dönemde gücüne güç katan kadrosunun önemli isimlerini süreç içerisinde tasfiye etti AK Parti…
Artık AK Parti’nin karşısında tarihin derinliklerinde kalmış hatalı politikalarını günümüze taşıyıp suçlayabileceği tek bir muhalif yapı yok; kendi tabanına sıcak gelecek mesajlar verebilen en az dört muhalif parti daha var.
Yeni sistemin dayattığı ittifak yapılanması da ilk seçimde muhtemelen muhalif ittifak cephesinin işine yarayacak.
İktidarda kalabilmek için kendi oluşturduğu ittifakın küçük ortağı da kendi içinde çıkan bir başka partinin muhalefetine muhatap ve o da kan kaybediyor.
Siyasi hayattan kaybolsa iktidarın çok mutlu olacağı bir parti var ve ne yapılırsa yapılsın oylarının azalması sağlanamıyor.
Siyasi alandaki bu durum günlük işleyişi de olumsuz etkilemekte. Ekonomik dengeler bozuldu ve pahalı hale gelen günlük hayat -geçim sıkıntısı- herkesi etkisi altına almakta.
Aşılamada gecikmenin de bir faturası elbette olacak.
Böyle bir ortamda bakanlığının ihtiyacını kendi şirketinden tedarik etmiş bir bakanın soruşturulması talebini reddetmek, ağır ithamları göğüslemekte zorlanan bir başka bakanın durumunu görmezden gelmek bir güç yansıtması gibi algılanmıyor.
Tam tersine, bu tavırlar güçten bir miktarını daha erozyona uğratıyor.
Güç açısından, AK Parti’nin yüzde 10 barajına takılan partilerin sağladığı avantajla fazla yüksek sayılmayacak bir oyla iktidara geldiği 2002 seçimi sonrası dönemine benzer bir durum var bugün ve AK Parti bunun farkında değilmiş hissini veren bir tavır sergileyerek Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi ile kazanılmış olağanüstü yetkilere dayanan bir güç yansıtmasını topluma dayatıyor.
Haklı olduğu dönemlerde elde ettiği olağanüstü güç bugün AK Parti’nin aleyhine işliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ilk gençliğinden başlayarak uzun yıllar boyunca siyasi hayatta kazandığı deneyimle edindiği karaktere ters bir durum bu.
Hiç değilse bana öyle geliyor.
Güç tek başına yeterli değildir siyasette, o gücü kullananın haklı olması ve halk tarafından haklı bulunması da gerekir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025