Gülay GÖKTÜRK
Cumayı yarıladık...
“İnternet fenomeni” lakaplı meçhul kişinin “büyük operasyon yapılacağı çok sayıda gazetecinin de içinde bulunduğu 400 kişinin gözaltına alınacağı” şeklindeki bombası şimdilik boşa çıkmış görünüyor. Anlaşılan Zaman yazarları beyhude gecelediler gazetelerinde. Dumanlı’nın ateşli konuşması da havada kaldı.
Amaç neydi acaba? Gerçekten olacak bir operasyonun bombasını erken patlatıp iptal ettirmek mi; yoksa olmayacak bir operasyon etrafında taraftarları heyecanlandırıp safları sıkıştırmak mı?... Önümüzdeki günlerde işin kokusu çıkar ve hep birlikte öğreniriz.
Ama şu var ki, bu tip kehanetler epeydir sürülüyor pazara. Üstelik sadece twitter’da müstear isimlerle değil; basbayağı gazete köşelerinden gerçek isimlerle yazılan ve “şu şu gazeteciler kendine dikkat etsin, yakında kodesi boylayacaklar” yollu “istihbari” yorumlar da okuyoruz. Demek ki, bu tip haberlerle dehşet havası yaratma çabası içinde olanlar her iki tarafta da var ve anlaşılan her birinin de ayrı bir hesabı var.
***
Biz asıl meseleye dönecek olursak...
Hükümet, paralel yapıyı devletten temizleme iradesini gün aşırı en tepe isimlerin ağzından tekrarlıyor ama bu konuda zorlandığı da anlaşılıyor. Kulislerle konuşulanlara bakılırsa, aradan geçen bir yıla rağmen paralel yapı hâlâ poliste ve yargıdaki varlığını güçlü bir biçimde sürdürüyor. İktidarın kullanabileceği idari yetkiler sınırlı, hukuki mücadele ise doğası gereği yavaş ve zor yürüyor. Somut belge ve tanıklıklara dayanan sağlam ve ikna edici iddianameler yazmanın zorluğu ortada. Özellikle karşınızda 40 yıldır karda yürüyüp izini belli etmemekte ustalaşmış bir yapı varsa...
Ne yazık ki, bu zorlu koşulların paralel yapıyla mücadelede ciddi hatalara ve zaaflara yol açtığını görmek zorundayız. Ortalık ispat edilemeyen iddialarla, hedef genişleten suçlamalarla dolu. Meşru bir mücadele zaman zaman haksız öç alma girişimlerine dönüşebiliyor. Basında büyük bir bilgi kirliliği var ve böyle ortamlarda hep olduğu gibi, kavga ortamını iktidar nezdinde temayüz etmek için fırsata dönüştürmeye çalışan bazıları “kavgada yumruk sayılmaz” mantığıyla doğru-yanlış vurabildikleri kadar vuruyorlar.
Ortaya çıkan her kötülüğü, aydınlanmamış her olayı ilgili ilgisiz cemaate bağlama refleksi, gerçek bağların da şüpheyle karşılanmasına neden oluyor. Çok önemli suçlamalar herhangi bir delil ortaya koymaksızın ileri sürülebiliyor. Bu ortam, gerçek iddiaları da zayıflatıyor, kuşkuları artırıyor, kamuoyunu söylenen hiçbir şeye inanmama noktasına doğru getiriyor. Yürütülmesi gereken teşhir faaliyetlerini etkisizleştiriyor. Gerçekle yalan birbirine karışıyor. Yalanlar deşifre oldukça gerçekler de gücünü kaybediyor.
Oysa biz bu filmi daha yakın bir zaman önce gördük. Darbe davalarında, gerçeklerle yetinmeyip “daha gösterişli”, “daha etkili” suçlamalar icat etmek için yapılan operasyonlar yüzünden özde sağlam bir davanın elimizden kayıp gidişine ve sonuçta davalıları “kahraman” haline getirişine tanık olduk.
Şimdi benzer hataları nasıl tekrarlarız?
Silahlı bir yapı olmadığını gayet iyi bildiğimiz Paralel Yapı’yı “terör örgütü” olarak yargılamaya kalkmanın, İlker Başbuğ’u terör örgütü lideri olarak yargılamaya ne kadar benzediğinin farkında değil miyiz? Devlet içinde illegal bir yapı oluşturmaktan yargılamak yerine, sanki terör örgütü kurmak tek vahim suçmuş gibi, böyle bir zorlamaya girişmek niye?
Eğer HDP’nin cemaatle gizli ilişkileri biliniyorsa ve bu en yetkili ağızdan açıklanıyorsa, bu açıklamanın delilleriyle birlikte yapılması gerekmez mi?
Kısacası, “Darbe girişimi söz konusuysa her şey teferruattır” mantığıyla gidilebilecek yolun çok uzun olmadığının bir an önce görülmesi gerekiyor.
Her şey için çok geç olmadan...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Başkanlık bu pespayeliği de ‘düzeltir’ mi?
10.01.2016 - Dokunulsun mu, dokunulmasın mı?
8.02.2016 - Yine aynı komisyon
3.02.2016 - 'Nişantaşı tepinirken ağlar Güneydoğu'
31.12.2015 - HDP kendisini kapattırmaya çalışıyor
29.12.2015 - Sadede gelelim
27.12.2015 - DTK çözüm hamlesi yapacakmış!
25.12.2015 - Washington-Moskova arasında
22.12.2015 - Kürt Paketi
21.12.2015 - Çözüm Masası’na dönülsün, diyenlere
18.12.2015
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları






























































vedat Konak
KOMPLOCULUK GELENEĞİ VE TÜRK İSLAM SENTEZİ DARBESİ! Çeşitli çetelerin koalisyonu olarak ortaya çıkan AKP oligarşisi, Askeri darbelerin geliş süreçlerini simüle ediyor. Kullanılan metotlar hemen hemen aynı...Kenan Evren cuntasının hazırlanış biçimini kendisine örnek alan AKP oligarkları, mutlak iktidarları için her yolu mübah görüyorlar... İlk Kontrgerilla davası 31 yıl önce katledilen savcı Doğan Öz tarafından açılmıştı, ancak ne varki , devleti elinde bulunduran TSK, Doğan Öz’ü katletti. Katillerin milletvekili yapıldığı böyle bir ülkede yaşamak zorunda bırakıldık ve katilleri savunan bu denli gönüllü avukat olduğu sürece bu utançla yaşamaya devam edeceğiz. Bu darbeci kirli sistemin öncüllerinden bir farkı kalmadı. Askeri darbeler öncesinde sıkça kullanılan komplolar yeniden devreye sokuldu. Kenan Evren şimdiki Erdoğan gibi cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı miting konuşmalarında dini motifler kullandı. Meydanlarda Kuran’dan ayetler okuyan ve aynen şimdiki gibi komplolarla iktidara gelen darbeci Evren,imam hatip liselerinin yaygınlaşması,her köye bir cami,Kuran okulu ve din dersinin zorunlu hale getirilmesini sağladı. 1980-82 arası askeri iktidar döneminde Türk-İslam Sentezi Milli Güvenlik Konseyi tarafından ana doktirin haline getirilmiştir. Benimsenen yeni devlet politikasının temelinde Türklük ve İslam’ın milli kültürün iki temel kaynağı olduğu bu politikaya göre Türkiyenin eski osmanlı topraklarında genişleyebilmesi en etkili yolun Türk-İslam Sentezi olduğu önerildi. işte AKPnin temelleri ta o zaman atıldı.. Buna göre İslam olmadan Türklerin kimliklerini korumaları mümkün olmadığı savunularak,İslamizmin her alanda genişletilmesine karar verildi.., Kenan Evren, darbe sonrasındaki pek çok konuşmasında dine ve Kuran’a referans vermiş, “İslami değerler” ile “milli değerler” dediği pan İslamizmşn şarlatanlığını yapmıştır. 19 Ekim 1981 tarihinde okullarda din dersi zorunlu hale getirilmiştir. İmam Hatip liselerinin ve öğrencilerinin sayısı arttırılmıştır. 1983 tarihinde imam hatip lisesi çıkışlılara, üniversitelerin her bölümüne girme hakkı tanınmıştır. Bu dönemden itibaren Alevi köylerine camiler yapılmaya başlanmıştır. Şimdi AKPyi oluşturan Cemaat ve tarikatların Rolü 12 Eylül Darbesi ve darbeden sonra yaşanan gelişmeler cemaatler tarafından coşkuyla karşılanmıştır! Türk İslam Sentezi ideolojisi etrafında şekillendirilen kültürel ve siyasal ortam, toplumun gerici ve tutucu bir yapıya bürünmesinde büyük rol oynamıştır. Erdoğanın hocası Özal’ın Nakşibendi tarikatı sayesinde güç kazanması ve bu Cemaatin Askeri Darbeyi desteklemesi onu hızla geliştirip büyütmüştür.