Gülçin AVŞAR
Salı akşamı (25 Mart) bir grup arkadaşımla Ramazan geleneğimiz iftar buluşması için Üsküdar’daydık. Üniversite öğrencisi yakınım A da (özel hayatına saygı gereği bu yazı boyunca ismini A olarak kullanacağım) yanımıza geldi. Yemeğin ardından hep beraber biraz yürüyüp Kuzguncuk’ta kahve içtik, A da bizimleydi. Bu aralar her masanın mutlak sohbet konusu sokak eylemleri ve eylemlere katılan gençler olduğundan biz de bunlardan konuştuk.
A hariç masanın yaş ortalamasına bakınca 45’in üstüne tekabül ediyor. Eh, 22 yaşındaki bir genci masada ağırlamak bir yandan eğlenceliydi de… Hatta mevzu eylemler olunca arkadaşlarımdan biri “Sahi, hiç gözaltına alınanınız var mı” diye sordu. Neşemiz yerindeydi, Z kuşağından A ile beraber… Bu arada sohbet sırasında “Beştepe” laf arasında geçti. A bana dönüp “Beştepe nerede” diye sordu.
Saat 21.30’dan sonra A, arkadaşlarının yanına Şişli’ye doğru gitti. Mesajlaştık, 22.20 gibi eve doğru gideceğini, metro istikametinde yürüdüğünü söyledi.
Yaklaşık 1,5 saat sonra yine mesaj attım. Ertesi akşamki bir tiyatro oyununa gidelim mi, diye sordum. Cevap yoktu. Saati fark ettim. “Dönüyoruz” dedikten sonra iki saat geçmiş. Aradım ulaşamadım, mesajlarıma dönüş yok. A ile senelerdir birbirimizde konumlarımız açık. Yani günün her saati birbirimizin konumunu biliyoruz. İlk baktığımda Bayrampaşa’da gözüküyordu, anlamadım ama çok da sorgulamadım. Bir süre sonra oranın Bayrampaşa Devlet Hastanesi olduğunu fark ettim. Aradım, ulaşamadım. Fakat avukat olmama rağmen aklıma gelmesi gereken gelmedi: Belliydi, gözaltı muayenesi. Ve hemen sonrasındaysa konum İl Emniyet Müdürlüğü (Vatan) oldu. Hızla emniyete gittim. Kimse bilgi vermedi. A’nın gözaltında olduğunu teyit ettiğimi söyledikten sonra dışarıda otobüs içinde bekletildiklerini söylediler; gözaltı işlemleri için. Bekletme 6 saati geçti ve sonradan öğrendim ki sadece 4 arkadaşın bulunduğu koca araçta ters kelepçeli oturtulmuslar. En büyüğü 23 yaşında olan 4 genç, her tarafı polis dolu, yüksek güvenlikli İl Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde, araç civarında da polisler varken bilekleri tersten plastik kelepçe ile sıkıştırılmış biçimde, bir otobüsün arkasında saatlerce bekletildi.
Gecenin o saatinde her polis memuruyla ayrı ayrı konuştum, ısrar ettim, kavga ettim. Hiçbir şey yapamadım. Polisler savcıyı beklediklerini söylediler. Üstelik aracın en arkasında ve havasız bir ortamda. Saat 4.18’de İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nden arandım. (Ben o esnada zaten oradayım.) A’nın gözaltında olduğunu ve bana bilgi verilmesini istediğini söylediler. (Daha sonra A, ilk andan itibaren bana ulaşmak istediğini fakat kendisine müsaade edilmediğini söyledi.)
A’yı 26 Mart sabahı görebildim. Emniyet Müdürlüğü’nün otoparkının alt tarafındaki havasız, rutubetli, ağır kokular içinde oldukça kalabalık nezarethanesinde. Çok sayıda gözaltı ve çok sayıda avukat vardı. Yasal haklar göstermelik seviyede. Avukat görüş odası sadece 2 adet olduğundan görüşme süresi bir hayli sıkıntılı. Saatlerce sırada bekleyip beş dakika görüşme imkanı ancak bulunuyor.
Bizim 4 gencimizin gözaltına alınmalarının tek bir sebebi var: (Bu kadarı da olmaz diyebilirsiniz ama oldu) sivil kıyafetli bir polisin, kendisini tanıtmak yerine emrinin uygulanmasını beklemesi. Evlerine doğru gitmek için metro-metrobüs tarafında yürüyen ve o esnada kırmızı ışık yandığından duran 4 gence “karşıya geç” diyen kişiye gençlerden birinin “Neden, niye geçelim” demesinin cezası.
27 Mart günü öğleden sonra savcılık 4 gençten ikisi hakkında yurtdışı çıkış yasağı uygulayarak tutuksuz yargılama talep etti, ikisi açısından ise tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Hakimlikte ifadesi alınan iki gencin ne anlattığını hiç dinlemeyen yargıç, neden ve nasıl olduğunu da açıklamaksızın, yatarı dahi olmayan bir suç iddiasından (direnme suçu) iki gencin tutuklanmasına karar verdi.
Gözaltı ve tutuklanma süreçlerinde, yasalarda havalı duran haklarına erişemediler. Detaylandırıp ajitatif yorumlara sebep olmayacağım. Size hukuktan da bahsetmeyeceğim. Çünkü ortada durumun haksızlığını anlatabilecek kadar bile hukuk kırıntısı yok. Haysiyetsizce muameleyi anlatabilecek kadar insan onuruna saygı da yok.
A, 26 Mart akşamına dek Beştepe’nin yerinden habersizdi. Bugün artık Vatan Emniyet’in ve Çağlayan Adliyesinin nezarethanesini, gözaltına alındığındaki haklarını (bu hakların da keyfi biçimde kullandırılmadığını) ve hatta “Ceza infaz kurumlarında bulundurulabilecek eşya ve maddeler hakkında yönetmeliği” dahi biliyor.
15 senedir avukatım. Dahası, çocukluğumdan itibaren ülkenin pek çok cezaevini gördüm, kolluk muamelesini tanıdım. Aile hikayem, siyasi sebeplerle bir hayli haksızlık ve insanlık dışı muamele barındırıyor. Fakat elimize doğan, doğduğu günden beri üzerine titrediğimiz, sevgisiyle dolup taştığımız birinin 2025 Türkiye’sinde bunları yaşaması, sadece hukuken değil her anlamıyla zor geliyor.
Bugün Ramazan Bayramı’nın birinci günü. A’nın Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğrencisi 22 yaşındaki arkadaşı ile Aktüerya 3. Sınıf öğrencisi, kanser ameliyatı olmuş diğer arkadaşı Silivri’de. Hikâyesini okuduğum, dinlediğim, adliyede ve emniyette karşılaştığım yüzlerce gençle birlikte.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
1.04.2025
15.03.2025
2.03.2025
31.03.2024
25.03.2024
1.02.2024
27.12.2021
15.04.2021
5.03.2021