Gülçin AVŞAR
“Politika ile yalnız bir sebepten ilgilendim;
politikayla ilgilenme ihtiyacı duymayacağım
günlere ulaşmak için.”
Ayn Rand
Son bir hafta içinde iki kez, İstanbul’un şu an en popüler mekanı Silivri cezaevine gittim. Milletvekilleri, avukatlar, gazeteciler, Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş farklı meslek grupları ve sosyal statülerinden insanlar orada. Sadece ziyaretçiler değil, tutuklu/hükümlüler açısından da durum böyle. Düşünsenize Türkiye’nin en ünlü menajerlerinden biri, en dinamik Youtube kanallarından birinin sahibi, çok sayıda belediye başkanı, bir partinin genel başkanı, sivil toplumun ve iş dünyasının önde gelen isimleri aynı yerde.
Bir önceki yazıda bahsettiğim yakınım A ile birlikte 25 Mart günü gözaltına alınan fakat A’dan farklı olarak 27 Mart günü tutuklanan iki genç üniversite öğrencisiyle görüştüm. (https://serbestiyet.com/featured/tesekkurler-turkiye-cumhuriyeti-202537)
Sohbet konularımız sadece başlarına gelenden ibaret değildi. Açıkçası zaten o mevzuda konuşulabilecek pek bir şey yoktu. Türkiye’nin ne güzel olduğu, başka ülkeye gitmenin sıkılıcılığı, cezaevindeki şartların gözaltındakinden daha iyi olması, eh buna da şükür, Silvri’nin namına nazaran daha iyi olması falan filan…
Üç ayrı kişiyle daha görüştüm. Biri İmamoğlu soruşturmasında tutuklanan parti üyesi dahi olmayan arkadaşım, biri on sene önceki iddialar delil gösterilerek 2 ayı aşkın süredir cezaevinde olan, bir diğeri ise yazdığı ve söylediği sözler sebebiyle tutuklanan…
İsimlerini vermeyeceğim. Çünkü yazının konusu bu değil. Yazının konusu bir hukukçu olarak, cezaevindeki bu beş kişiyle de görüşürken “Ne olacağı hiç belli olmaz” cümlesinden öteye geçememek.
Sahi, ne kadar zamandır böyle bir hukuk sistemi içinde olduğumuzu hatırlıyor musunuz? Hafızanızı biraz yoklarsanız farklı tarihlere dek geriye gidebilirsiniz. Türkiye, hiçbir zaman mutlak anlamda bir hukuk devleti olamadı çünkü. 2000’lerin ilk on yılında gerçek anlamda hukuk devleti olmaya yaklaşsak da dümeni konjonktür ele geçirdi ve yoldan sapıldı. Fakat bu kez durum biraz daha farklı, daha ciddi. İlk kez birbirinden bu denli farklı toplum kesimleri, geniş bir yasal yelpazeyle, alakalı-alakasız benzer bir durumun içinde.
Global trende uyum
Toplum sözleşmesi söz konusu olduğunda, yani devletin meşruiyetini tartıştığımızda “hukuk devleti” temel ilkedir. Hukuk devleti ise siyasal erkin belirli hukuk kuralları tarafından sınırlandırılması ve keyfiliğe kaçamaması anlamına gelir. Hayek’in tabiriyle “Devletin önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş kurallara bağlı olması” demektir.
Pek çok düşünürün ve farklı ekolün sayısız tanımı bir yana esasen devletin bireyler için araç olması diye adlandırabileceğimiz sistemin adıdır hukuk devleti. Francis Sejersted’e göre hukuk devleti (ya da hukukun üstünlüğü) genellik, öngörülebilirlik ve adaleti sağlayarak keyfiliği yok etmeyi amaçlar.
Fakat bugün tüm dünyayı kasıp kavuran bir öngörülmezlik, istisnacılık, doğal hukuktan uzaklaşma ile hukuk devletine yönelik kuramların tamamının sarsıldığı bir dönemdeyiz. Türkiye de bu yolda kendine has durumları ile müstesna bir yere sahip.
Öngörülebilirlik nedir?
Bu yazının amacı hukuk devleti veya siyasi ideolojiler ekseninde literatür tartışması değil. O sebeple sizi teknik tanımlara boğmayacağım. “Öngörülebilirlik” nedir ve niçin geçmişten günümüze devletten söz ederken geçmişten günümüze altı kalın kalın çizilir; temel niyetim bunun hayatiliğini düşünebilmek.
Devletin öngörülebilirliği, toplum sözleşmesiyle yetkilerini devreden bireylerin verdiği yetkileri kullanacak erk tarafından belirlenmiş sınırlar çerçevesinde yönetilmesi demektir. Erk sahibinin keyfi biçimde birey ve/veya toplum üzerinde sınırsız hak iddiasıyla baskı kuramaması demektir. Bireylerin de önceden belirlenmiş kurallara göre yaşaması ve bu sınırlara dikkat ettiği sürece hayatını olağan akışında sürdürebilmesi anlamına gelir.
Örneklemek gerekirse; hırsızlık yaptığınızda yargılanacağınızı, ev satın aldığınızda vergi ödeyeceğinizi, işyerinize bir çalışan aldığınızda SGK’ya bildirimde bulunmakla ve primlerini ödemekle mükellef olduğunuzu bilirsiniz. Bu yazılı kuralları “Bilmiyordum” diyemezsiniz. Ve uymadığınızda nelerle karşılaşabileceğiniz de açıktır.
Silivri’de 11 saat süren mesaimde görüştüğüm, konuştuğum beş kişiyle de “Bilemiyoruz”, “Kim bilir”, “Belli olmaz”, “3 ay da olur 3 sene de” vb sözler havada uçuştu. Her biri farklı ceza kanunu maddesi sebebiyle cezaevinde bulunan bu kişilerin Silivri’deki konaklamalarının süresinin 3 gün mü, 3 ay mı, 3 sene mi olacağının belirsiz olması bu insanların (bireylerin) değil, devletin sözleşmeye riayet etmediğini gösteriyor.
Örneğin yazının başında sözünü ettiğim iki üniversite öğrencisi Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun 32. Maddesinde yer alan “Direnme” ile suçlanıyor. Bu suç (eğer işlendiyse) gerçekleştiği anda sona ermiş bir suçtur. Dolayısıyla “tutukluluk” tedbirinin yasal gerekçelerinden biri olan “delil karartma” ihtimali bulunmuyor. Bir diğer tutukluluk gerekçesi “kaçma şüphesi” ise “yurtdışı çıkış yasağı” tedbiri ile önüne geçilebilecek bir riski ifade ediyor. Yargılama sonunda yargıcın suçun işlendiği sonucuna varması hâlinde ise yasadaki ceza miktarı “altı aydan üç yıla kadar” öngörülüyor. Onlarca kolluk görevlisi tarafından ve ilk kez gözaltına alınan bu gençler için yasadaki ceza için öngörülmüş alt sınırdan uzaklaşma gerekçesi bulunmuyor. Geçmişleri, öğrenci olmaları, sosyal durumları da dikkate alındığında 1/6 oranında indirim yapılacağı da tahmin edilebilir. Bu durumda alacakları cezanın (elbette farklı seçenek yaptırımlar da var ancak yaygın duruma göre yorumlarsak) para cezasına çevrileceği tahmin edilebilir. Yani bu iki üniversite öğrencisinin, işledikleri iddia edilen suçu sahiden işledikleri ispat dahi edilse cezaevine girmeyeceklerini söyleyebiliriz. Fakat iki genç de cezaevinde, çünkü yasa yapma yetkisini devrettiğimiz meclis ve yasaların uygulaması yetkisini devrettiğimiz yürütme erkleri dolayısıyla durum böyle. Peki bu durumda neden cezaevindeler? Buradaki cevap maalesef Carl Schmitt felsefesine daha yakın; siyasi iradenin keyfi sebebiyle.
Yıllar öncesinden Mecelle’nin bize hatırlattığı “Tevehhüme i’tibâr yoktur” belki iyi bir başlangıç olabilir. Yani hukuk, delilsiz, vehimlerden ibaret iddiaları dikkate almaz.
Silivri’deki durum bunun tam aksi. Vehimler, delilsiz ihtimaller, kuruntular ve siyasi kavgalara dayanan tutsaklık hallerinin biraradalığını görüyoruz.
Birbirine hiç benzemeyen, sadece rejim/siyasi irade tarafından “sakıncalı” addedilen, hukukun değil siyasi erkin mahkum ettiği insanlar topluluğu.
Bir cezalandırma yöntemi olarak: Öngörülmezlik
Suç iddiasının olduğu yerde elbette cezalandırmadan bahsedilir. Ancak yeni durumumuzda ceza kanunumuzda olmayan, hatta Anayasa dahil devletin kuruluş akitlerine aykırı olan başka bir cezayla karşılaşıyoruz: Öngörülmezlik müeyyidesi.
Yani Türkiye’de siyasal gerekçelerle tutuklanan bireyler açısından asıl cezalandırma biçimi yalnızca özgürlükten mahrum bırakılmak değil aynı zamanda bilinmezliğe mahkum edilmeleri anlamını taşıyor.
Bu öngörülmez durum, siyasi iradenin ne zaman ne yapacağını ve yargının ne denli araçsallaştırılacağı meselesi, hayatımızın her alanı için büyük bir tehdit barındırıyor. Sadece cezaevinde olanlar veya yargılananlar açısından değil; dayanışma ağlarının kolektif hafızanın ve siyasi mücadelenin askıya alınması vebekletilmesi ile toplumsal bir cezalandırmaya da sebep oluyor.
“Devletin önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş kurallara bağlı olması” bizim en büyük güvencemiz olmasına rağmen, devletin önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş kuralları tanımaması, ihlal etmesi yaşama hakkı dahil en temel haklarımız için tehdit oluşturuyor.
Zira fikrini ve yaptıklarını beğenmeseniz de sadece siyasi iradenin talepleri ve gündelik siyaseti doğrultusunda birilerinin cezaevinde olması; siyasi iradenin talepleri ve gündelik ihtiyaçlarının yarın hangi birinizin (birimizin) hangi hakkını ihlal edeceğini bilemediğimiz bir düzene sebep oluyor ve nefes almamızı imkansız kılıyor. Üstelik rövanşist, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı iklime de maalesef zemin hazırlıyor. Aklıselimi ve makuliyeti yaralıyor.
Tam da bu sebeple bugün hepimizin politikayla ilgilenmesinde yarar var. Rand’ın dediği gibi, politikayla ilgilenmeyeceğimiz günler için.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları




























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.04.2025
6.04.2025
1.04.2025
15.03.2025
2.03.2025
31.03.2024
25.03.2024
1.02.2024
27.12.2021
15.04.2021