Hadi ULUENGİN

Grexit mi?
8.02.2015
1946

 YUKARIDAKİ “Grexit” deyimi tek bir lisanın lügatinde dahi yer almıyor.

Belki de hiçbir zaman almayacak. Nitekim de öyle olmasını temenni ediyorum.

Zaten de topu topu birkaç aydır, hattâ birkaç haftadan beri yerleşiklik kazandı.

***

BU yeni sözcük İngilizcede Yunanistan’ı adlandıran “Greece” kelimesiyle yine aynı dilde “dışarı” veya “çıkmak” anlamına gelen “exit” tanımın kısa bileşkesinden oluşuyor.

Batı komşumuzdaki krizin vahimleşmesinden sonra icat edildi.

Mucidi Anglo-Sakson medya mıdır, yoksa “Avrokrat” sıfatlı Brüksel bürokratları mıdır bilemiyorum ama dediğim gibi, birkaç zamandır ağızda sakız edilir oldu.

Her hâlükârda da, hemen anlaşılacağı gibi “Yunanistan AB’den kapı dışarı” türünden bir çağrışım yapmak için kullanılıyor.

Yahut “Yunanistan’a sepet havası” da diye de tercüme edebiliriz…

***

KENDİ hesabıma böyle bir olasılığa ihtimal vermiyorum.

Daha doğrusu, vermek istemiyorum. Ne kalbim, ne de mantığım rıza gösteriyor.

Zira hem Helen ülkesini ve insanlarını seviyorum, hem de bilhassa Avrupa ütopyasına, yani onun somut şekli olan AB’ye inanıyorum. İnanmaya da devam etmek istiyorum.

Oysa şu kesin: “Grexit”in gerçekleşmesi, yani Yunanistan’ın Brüksel’den “kışkışlanması”(!); hattâ sadece Euro para biriminden dışlanması bile orta- uzun vadede o Avrupa ütopyasının çökmesi, en azından çok büyük ölçüde yara alması anlamına gelecek.

Dolayısıyla da ta 2. Savaş nihayetinden beri yavaş yavaş, adım adım, bata çıka, ilerleye gerileye inşa edilmiş olan ve iktisadi ve siyasi açıdan değil ama manevi ve etik açıdan kendi değerlerini evrensel kılmış olan yapı, deyim yerindeyse “hapı yutmuş” olacak.

Müneccimler hariç gerisini hiç kimse tam olarak tahmin edemez.

Fakat bu hâlde ne Yaşlı Kıta, ne de Dünya bugünkünden daha evla bir rotaya girecek…

***

DÜN ben bu satırları yazarken yukarıdaki “Grexit” ihtimali hakkında az çok ilk ipucunu verecek olan Brüksel AB zirvesi henüz başlamamıştı.

Sadece, iki “motor güç” addedilen Almanya ve Fransa liderleri doruk toplantısına hazırlık olarak Pazartesi akşamı biraraya gelmişlerdi.

Borç ödeme referandumunun “hayır”la noktalanmasından sonra Atina’ya karşı nasıl bir tutum takınacaklarına dair ortak tavır belirlemeye çalıştılar..

Sızan haberler de bilineni teyit etmekten fazla öteye gitmedi.

Yani François Hollande’ın Helen başbakan Alexis Tsipras’a nispeten “mülayim” bir cevap verilmesinden yana görüş beyan ettiği, habire paraları sayan ve yine sayacak esas taraf olan Angelica Merkel’in ise daha “ilkeli” bir tutum aldığı belirtiliyordu.

Her hâlükârda Berlin ve Paris önderleri üzerine basa basa, “Yunanistan Salı gecesi Belçika başkentine gerçekçi ve sorumlu taleplerle gelmeli ki biz de üzerinde tartışmaya değer bulalım” açıklamasını yaptılar.

***

SİZ bu yazıyı okuduğunuzda muhtemelen o Atina taleplerini öğrenmiş olacaksınız.

Eğer bunlar yukarıdaki gibi hakikaten “gerçekçi ve sorumlu biçimde” şekillenmişse; yani Yunanistan kemer sıkarak, har vurup harman savurduğu paraları ödemek konusunda ciddi bir angajmana girmeyi kabullenmişse, AB de ödün verecek ve yine keseyi açacak.

Dolayısıyla şu son icat edilen “sepet havası” deyimi giderek dillerden düşecek.

Fakat şayet Tsipras yine borcun üzerine oturmak yönü ağır basan bir planla gelmişse, o takdirde korkarım ki “Grexit” deyimi artık yavaş yavaş lügatlere yerleşmeye başlayacak.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar