Hakan AKSAY
Kusura bakmayın ama...
Yüzünüzdeki büyük ciddiyete ve kendi söyleyip yazdığınız şeylere verdiğiniz sınırsız öneme rağmen...
Sizi dinlerken ve okurken ciddi olmakta zorlanıyorum.
Daha açık söylemek gerekirse sık sık gülümsüyor, bazen de kahkaha atıyorum.
Mesela, dün...
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün dönem başkanı Rusya, 1 Temmuz’da Soçi’de yapılacak toplantıyla ilgili üyelere çağrı yaptı.
Mümtaz Türk medyası haberi anında “son dakika”dan çaktı:

“Rusya’dan flaş davet! Flaş, flaş, flaş!..”
Ruslar son zamanlarda Türkiye yönetimiyle ilgili konuşurken iki aşamalı davranıyorlar. Önce açıklama yapıp sonra (meselenin“Türk resmî algısı”ndan geçme süreciyle birlikte) bir de kendi sözlerini yorumluyorlar:
“Yahu çocuklar, yine yanlış anladınız. Biz böyle demekle uçak krizini unutacağımızı falan söylemedik. O konu ayrı. Özür dilemezseniz ilişkiler düzelmez.”
Ama “bizimkiler” sahip oldukları “olağanüstü yetenekler” sayesinde Rusları Ruslardan daha iyi anlıyor. Hemen karşı yorum geliyor:
“Yok yok, açıkça söyleyemiyorlar, ama belli ki, Moskova bizimle barışmayı çok istiyor. Hele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Haziran mesajı sonrasında Ruslar heyecan içinde bizden yeni hamle bekliyor.”
Bu sefer de öyle oldu. bizimkilerin coşkulu tepkisini görünce, artık neredeyse “haftalık Türkiye yorumcusu”na dönüşmüş olan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova yine sakinleştirmeye çalıştı:
“Toplantıya olağan davet bu. Altında başka bir şey aramayın!”
Ankara’da “Ama Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Nebenzya davet ederken Lavrov-Çavuşoğlu görüşmesine göz kırptı ya” diye mırıldananlar oldu. Ruslar hemen “soğuk davranma” moduna geçerek Lavrov’un ajandasında böyle bir görüşme olmadığını haber yaptılar.
Bizimkilerin içine düştüğü “Ruslar adım atıyor” heyecanını bozmak istemem. Ama Soçi’ye gitme coşkusunu abartmak yerine, dün Taşkent’te başlayan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) neden katılamadığımızı bir düşünmeye ne dersiniz? Üstelik Türkiye 2012’den beri Örgüt’e “diyalog ortağı” statüsünde. Bir zamanlar Erdoğan’ın “Bizi üye yapın, AB’den vazgeçelim” dediği ŞİÖ’ye şimdi Hindistan, Pakistan ve İran’ın üye olarak katılması tartışılırken Türkiye’ye kapılar kapatılmış durumda.
Özür dilemeyiz, ama ‘tatlıya bağlarız’
Son günlerde Rusya konusunda iki önemli açıklama yapıldı.
Biri Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan geldi:
“Özür, tazminat gibi bir durum söz konusu değil, ama her iki tarafın da hassasiyetlerini dikkate alacak orta yol bulunabilir.”
Yani Moskova’ya yumuşama mesajı veren Ankara, “ama ben asla özür dilemem” diyor. Oysa özür, Rusya’nın aylardır tekrarladığı temel beklentisi ve bir numaralı şartı durumunda.
Aynı konuşmada Kalın’ın Suriye politikasında (da) bir değişiklik olmayacağını vurgulamış olmasının altını çizdikten sonra ikinci açıklamaya geçelim.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Rus uçağı pilotunun öldürülmesi konusunda “Son derece üzücü bir mesele. Özür dilemek diplomatik anlamda çok başka bir şeydir. Pişmanlık da değil. Üzgünüz yani...” dedi.
Ve “Türk hava sahasının bu kadar kasıtlı bir şekilde ihlal edilmesinden onların da üzgün olduğunu tahmin ediyoruz” diye ekledi.
Ne kadar beceriksiz ve sert bir açıklama!
Demek pişman değiliz! Yani “şimdi olsa yine düşürürüz uçağı”, öyle mi Sayın Bakan?
Bu arada “Özür dilemek diplomatik anlamda nasıl bir şeydir?”bunu bir açıklasanız da biz de anlasak?..
Bu arada Zeybekçi iki ülke arasındaki gerginliğin ekonomik sonuçlarıyla ilgili “olağanüstü şaşırtıcı” bir analiz yapmaktan kendini alamadı ve “Biz de zarar gördük, ama Rusya daha çok etkilendi ve etkilenmeye de devam edecek” buyurdu.
Turizmi çöken, bir dizi sektörü sarsılan bir ülkenin ekonomi bakanına da bu yakışırdı doğrusu!
Zeybekçi, tezini açıklarken kullandığı bir dizi faktör arasında, mesela, Rusya’nın enerji ihracatındaki sorunlardan söz etmekte bir beis görmedi. Buradan çıkarılacak sonuç, petrol fiyatlarının düşmesinde herhalde Ankara’nın önemli bir rol oynadığı gerçeği olmalı, ki bunu öğrenmek doğrusu benim için çok şaşırtıcı ve yararlı oldu.
Bu kadar kendinden emin mesajlar veren Ekonomi Bakanı’nın,“Rus ekonomisinin perişan olduğu”, bu iş biraz daha devam ederse “ekonomik krizin büyüyeceği Rusya’da devasa çalkantıların yaşanacağı”, hatta belki de “Putin’in daha fazla dayanamayarak iktidardan düşeceği” yolundaki bazı “uzman” görüşlerinden etkilendiğine bahse girerim.
Moskova’da doğal olarak olumsuz karşılanan ve Rusya medyasında defalarca haber olan bu iki açıklamanın dışında bir de Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya ile krizin çözümünü “tatlıya bağlama” inancını dile getirdiği konuşmasını hatırlatalım.
Yani:
Özür yok! Tazminat yok! Pişmanlık yok! Ama “tatlıya bağlarız”...
Hımmm...
Diplomaside “Kasımpaşa ustalığı” bu olsa gerek! Bakalım, daha neler göreceğiz...
Sahi, kim kimden özür dileyecekti?
Geçen hafta yazmıştım, Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği 12 Haziran Rusya Günü mesajıyla ilgili olarak Devlet Başkanı Sözcüsü Dmitriy Peskov’un yaptığı değerlendirme “olumlu” ve “sıcak” olmaktan ziyade “eleştirel” ve “ilişkileri düzeltmeye bu yetmez” vurgusu taşıyan bir cevaptı. Ardından Bayan Zaharova da mesajın içeriğini yetersiz bulduğunu dile getirdi.
Ama siz bir de bizim “havuz medyası”na bakın:
“Rusya’dan sıcak mesaj”
“İki ülke de istekli”
“Putin’den mesaj geldi: Putin döndü” (Adam daha ağzını açmadı oysa.)
Ben birinciliği Akşam’a veriyorum:
“Zeytin dalını havada kaptılar!”
Böyle bir medyayla neler yapılmaz ki?
Aynı medyada bir haftadır yayımlanan yorumlar – asla Ankara’ya yönelik bir eleştiri, özeleştiri unsuru taşımasa da – genel olarak uçsuz bucaksız bir iyimserlikle doluydu.
Hatta şaşkın bir köşe yazarı şunları bile yazabildi:
“Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyi gitmesinin her iki ülkenin de yararına olduğu görülmüş olmalı ki ilişkiler düzeltilmeye çalışılıyor. Gerilimin atlatılması da iki ülkenin yararına. Ancak… Özür beklerken özür dileme pozisyonuna da düşmemek lâzım. Zira, bu durumda Rusya daha da güçlenir.”
Siz anladınız mı? Şunu mu demek istiyor acaba:
“Türkiye Rus uçağını düşürdüğü için Moskova Ankara’dan resmen af dileyecek...”
Neyse, daha fazla uzatmayayım.
Yazının başlığında yazılanlar, size Orhan Veli’nin ünlü şiirini çağrıştırmış olabilir:
“Gemlik’e doğru
Denizi göreceksin.
Sakın şaşırma!”
Ben de mümtaz Türk medyası sayesinde Türk-Rus ilişkilerinin bir adım ötesini tahmin etmeye çalışarak şiiri şöyle değiştirmek istiyorum:
“Çok yakında
Putin’in Erdoğan’dan özür dilediğini duyacaksın.
Sakın şaşırma!”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025