Hakan TAHMAZ
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısı sonrası gazetecilerin AİHM’in HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kararıyla ilgili sorularına, “Bu ülke yargı ülkesidir. Yargı bu konuda ne derse ona uyarız” yanıtını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise aynı konudaki soruya, “Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” şeklinde karşılık verdi.
Bu açıklamalar, AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkındaki “hak ihlali” kararının kesinleşmesinin ardından yapıldı. Demirtaş’ın avukatları kararın kesinleşmesi üzerine yerel mahkemeye tahliye başvurusunda bulundu. Ancak Demirtaş bir haftadır hâlâ tahliye edilmeyi bekliyor.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum ise beş gün sonra, Anadolu Ajansı’nda yayımlanan yazısında, “Asıl olan ulusal yetkilerdir; uluslararası düzenlemeler ve kararlar talidir. Yani bir uluslararası karar da ele alınsa, hatta o kararla uyumlu bir karar da verilse nihayetinde geçerli ve bağlayıcı olan, olağan milli yargı mercilerinin verdiği kararlardır” diyerek sürece dahil oldu.
Bu açıklamalar, uzun süredir tartışmalı hale gelen yargının durumunu yeniden gündeme taşıdı.
2018 sonrasında birçok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararına ulusal mahkemeler çeşitli gerekçelerle uymadı.
Can Atalay hakkında AYM’nin verdiği karara yerel mahkeme uymadığı gibi, TBMM Başkanı da bu kararı uygulamadı; Yargıtay ise yerel mahkemenin “uymama” kararını onayladı. Böylece Türkiye’nin yargı sorunu yeni bir evreye sıçradı.
Mahkemeler sadece yasaları uygulamaz; anayasayı ve yasaları geniş yorumlayarak fiilen “siyaset yapar.”
Bugün artık mahkemeler birçok alanda doğrudan politik sonuçlar doğuran veya yürütmenin ihtiyaçlarını gözeten, normatif olmayan kararlar alıyor. Savcılar da benzer biçimde, gözaltı kararları veriyor ve soruşturmalar açıyor.
AK Parti öncesine kadar sıkça “yargısal aktivizm” tartışması yaşanırdı. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin siyasi parti kapatma kararları veya Kürtlere, azınlıklara, siyasal İslamcılara yönelik af ve ceza yasalarının ayrımcı biçimde uygulanması buna zemin oluştururdu.
Ancak AK Parti iktidarının ikinci ve üçüncü dönemlerinden itibaren bu durum değişti. 2010 referandumu sonrasında yürütmenin ve yasamanın yargı üzerindeki etkisi belirgin biçimde güçlendi.
KCK, Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargâh gibi birçok siyasal dava ile muhalefet yargı eliyle dizayn edilmeye başlandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte yargı, önceki kısmi özerkliğini tamamen yitirdi ve yürütmenin doğrudan kontrolüne girdi.
Bu durum, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun belirlenme yöntemiyle ve 2016 sonrası ilk derece mahkemelerinin yapısında yapılan değişikliklerle kurumsallaştırıldı.
Böylece güçlü yürütme karşısında yargının denge veya denetleme işlevi bütünüyle ortadan kalktı.
Cumhurbaşkanı’nın Demirtaş kararıyla ilgili “Bu ülke yargı ülkesidir. Yargı bu konuda ne derse ona uyarız” sözleri, yargının aşırı derecede siyasallaşmış olmasının özgüveniyle söylenmiş ifadelerdir.
Demirtaş hakkında bundan sonra verilecek karar ne olursa olsun, tutuklanması ve cezalandırılması nasıl siyasi bir karar idiyse, tahliyesi de siyasi bir karar olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018 Kasım’ında, AİHM’in Demirtaş’la ilgili ilk kararının ardından sarf ettiği “AİHM’nin verdiği kararlar bizi bağlamaz, biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” sözleri hatırlandığında, bugün yargıyı adres göstermesinin iki anlamı vardır:
Birincisi, Kürt sorununda ortağı Devlet Bahçeli ile ilişkileri germemek ve sürecin “yüzü suyuhürmetine” durumu idare ederek zaman kazanmak.
İkincisi ise, içeride ve dışarıda yaşadığı sıkışmışlığı “yargı kararı” diyerek savuşturmak istemesidir.
Diğer yandan geçtiğimiz hafta, Gezi hükümlüsü Tayfun Kahraman hakkında AYM’ninverdiği “ihlal” ve “yargılamanın yenilenmesi” kararını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin reddetmesine karşı yürütme ve iktidar blokunun sessiz kalması, yargı buhranının Türkiye’yi “anayasasızlaştırma” ve “hukuksuzlaştırma” sürecine evirdiğini göstermiştir.
Artık AYM kararlarına uymamak münferit olay değil, bir “yapısal sorun” haline gelmiştir. Onlarca örnek mevcuttur.
Mevcut anayasaya uymamak iki koldan ilerliyor:
Birincisi, AYM kararlarının bütün kurumları bağlayıcılığı hükmü fiilen yok sayılıyor.
İkincisi, Anayasa’nın 90. maddesine göre AİHM kararlarının bağlayıcı ve ulusal mahkeme kararlarından üstün olduğu temel prensip, özellikle Osman Kavala davasıyla başlayan bir biçimde ayaklar altına alınıyor.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un söz konusu yazısında bu yaklaşımın “teorisi” yapılmış durumda. Türkiye’de tuzun koktuğu artık çok açık.
Cumhurbaşkanı’nın “Bu ülke yargı ülkesidir. Yargı ne derse ona uyarız” sözleri veya Demirtaş hakkında verilecek olası tahliye kararı, bu durumu değiştirmeye yönelik değildir.
Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün yerine kayyım atanmasına gerekçe yapılan suçlamalardan beraat etmiş olmasına rağmen, İçişleri Bakanlığı’nın kayyım görev süresini uzatması, yürütmenin işine gelen yargı kararlarına uymaya devam ettiğinin son örneğidir.
Kaldı ki 31 Mart seçimleri sürecinde Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlar ve sonrasında CHP’ye karşı yargı eliyle yürütülen “teslim alma” girişimleri, yargı buhranının bu iktidar eliyle kolay kolay aşılamayacak boyutlara ulaştığını göstermektedir. Aksine büyüyeceğini gösteriyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
7.11.2025
4.11.2025
1.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
10.10.2025
8.10.2025