Hasan Bülent KAHRAMAN
Binali Yıldırım'ın Genel Başkanlığa aday gösterilmesi, oradan Başbakanlığa geçecek olması Türkiye'de yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor.
Hemen belirteyim, Akparti'de 'yeni dönem' diye adlandırılacak asıl oluşum Erdoğan'ınCumhurbaşkanı olmasıydı. O yeni dönem şimdi tabaka tabaka önümüzde açılıyor. Her gün onun bir evresini görüyoruz. Bu tabakalar, sadece siyasetle ilgili değil. Aynı zamandasosyolojiyle, aynı zamanda demografiyle ve aynı zamanda kültürle ilgili.
Binali Yıldırım'ın bugünkü konumuna gelmesini de bu parametrelerle ele almak gerekir. Yıldırım oraya kendisi istediği için gelmedi. Öyle bir siyasal oluşum hiçbir siyaset 'olayı' için söylenemez. Yıldırım da oraya koşulların bileşkesi olarak erişti.
Nedir onlar?
Birincisi ve en önemli halka bence bütün bu son dönem gelişmeleriyle birlikte, artık anlaşılmıştır ki, Türkiye'de fiilen Başkanlık sistemi cereyan etmektedir. Ömer Çelikaçıklamasını yaparken Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Akparti arasında bir milimetre ayrılıkyoktur diye bu yapıya yeni bir şekil veriyordu ama daha fazlasını ben söyleyeyim.
Yeni Başkanlık döneminde, şimdi Abdülkadir Selvi'nin 'çok temiz ayrılıyor' dediğiDavutoğlu, ortaya çıktı ki, hâlâ eski sistemle muhakeme ediyor ve konumunu geleneksel bir Başbakanlık olarak görüyormuş. Oysa Binali Yıldırım bulunduğu konuma Başbakan'dan ziyade bir 'Başkan Yardımcısı' olarak geliyor.
Adının açıklanmasıyla birlikte oluşan rahatlama da bu gerçekten kaynaklanıyor. Adı konsa da konmasa da Davutoğlu, Erdoğan'la belki zıtlaşıyordu, bilemem, ama kesin olarakayrışıyordu. Şimdi o çift kutupluluk ortadan kalmış görünüyor.
İkincisi, Yıldırım, yatırımcı bir siyasetçidir. Bariz özelliği budur. İki yıl önce Başbakanlık kendisine verilmediğinde yaptığı açıklamada da yatırımcı değilseniz makamın ne önemi var anlamında sözler etmişti. Şimdi Başbakanlığa gelişi ekonomi politikalarında önemli bir dönemeç alınacağının işaretidir. Bundan sonra bir kere daha büyüme eksenli, yatırım eksenli bir ekonomi anlayışına geçilecektir.
Üçüncüsü, gene Yıldırım'ın gelişinden çok Davutoğlu'nun gidişiyle ilgilidir. Biri pratik,diğeri ideolojik iki nedenden ötürü.
Pratik neden dış politikadır. On beş yıla yaklaşan süredir dış politikanın dümenindeDavutoğlu vardı. O konuda geldiğimiz yer ortada. Buna rağmen Davutoğlu siyasetinde değil herhangi bir değişiklik bir esneme bile göstermedi. Ama şimdi görülecek esneme de, değişiklik de. Dış politikada çok daha uzlaşmacı, pratik, değişen koşullara uygunadımlar atılacak.
İdeolojik nedeni de açıklayayım: bir kere daha anlaşıldı ki, Akparti'ye daha yatkın, uygun profil bu alanda Yıldırım'dır. Nedeni, Akparti'nin modernist, pratik, fonksiyonalist bir taban hareketine dayanmasıdır. Göçler, kentleşme, yatırım politikaları, ekonomik büyüme, eşitsiz gelir dağılımından pay alma... Bunun ötesi ideolojik dayatma değil, demokratikarayışlardır. Başörtüsü yasağı veya dindarlığın toplumsal plandan dışlanmaması... Davutoğlu ise bu olguyu daha ideolojik, hatta daha doktriner bir çizgiye çekmeye çalıştı. Her zaman söylediğim gibi, Lenin Leninci değildi, Stalin Leninciydi (!) Davutoğlu daErdoğan'dan hele hele Gül'den daha fazla Akpartili/ Müslüman/ dindar olmak istedi, tabanı bu yönde bükmeye çalıştı. Olmadı. Şimdi Yıldırım, hiç oralara girmeden, bir 'merkez sağ' siyasetçiymiş gibi bir politika sürdürecek.
Bütün bunlar değişim midir derseniz, ben de sözüm henüz bitmedi derim...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024