Hasan Bülent KAHRAMAN
Bir süredir dünyanın bilinmez bir hal aldığını yazıyorum. Bu bir benzetme değil. Misalleri tarihin belli dönemlerinde görülen, görülmüş bir 'çağ.' Böyle bir sonucun nasıl oluştuğu konusunda bütün dünya kafa yoruyor. Fakat her zaman söylediğim bir şey vardır, o cereyan ediyor bir yandan da: dünyayı, her şey olup bittikten sonra anlamlandırmaya, tanımlamaya çalışıyoruz. Asla boş bir çaba değil. Çünkü, bu oluşum bir 'süreç' olarak('süre' değil) devam edecek. Bugün yapacağımız çözümlemeler acaba yakın geleceğe ışık tutacak mı, soru bu!
L'obs dergisinin son sayılarından ikisi bu konuda gözümü açtı.
Derginin yakın zamanlı bir nüshasında Fransa'nın laiklikle olan meselesi ele alınıyordu, Laiklik Savaşları başlığı altında. Caroline Furest 'Entelektüeller Fransız laikliğini Amerikanlaştırmak istiyor' diye feryat ediyordu (!). Cevap verenler var. Jean Bauberot bu görüşü hırpalıyor. Kimlik olarak laikliğe karşı çıkıyor.
Türkiye'den bakınca şaşırtıcı değil mi?
Dünyaya devrimler armağan etmiş, laikliğin beşiği Fransa konuyu henüz yeni yeni, bizim 1990'larda, 2000'lerde tartıştığımız kavramlarla ele alıyor. Onca felsefi birikime rağmen gelinen nokta hayal kırıcı: Fransız laikliğinin Amerikanlaştırılmak istenmesine tepki. Hem de ağır bir suçlama olarak biçimlendirilmiş bir tepki. Peki! Ne yapalım, bazen de Fransızlar bizden öğrenecek diye çok yıllar önce çok yazılar yazdım, bu konularda...
Derken, bir iki hafta evvel çıkan L'obs'ta bu defa dehşet verici bir kapak: 'Katoliklerin Gücü'... (Bu 'güç' kelimesi özellikle Fransızcada aynı zamanda 'iktidar' demektir, öyle düşününüz.)
Çarpıcı şeyler yazmışlar. Efendim, bir kere Katoliklik düşüşte. Tamam, Fransız halkının hâlâ en çok taraftar verdiği 'mezhep'. Ama düşüşte. Katoliklerin % 48'i dini vecibeleriniyerine getirmezken halkın % 44'ü zaten Katolik değil. Dinini 'yaşayan'ların oranı sadece % 8. 1990'da 500 bine yakın bebek vaftiz olmuş, 2012'de 300 binin altı bu rakam. Kilisede evlenenlerin sayısı 70 bine düşmüş. Ama Jerome Fourquet diyor ki, işler bu mertebeye gelince kendilerini azınlık olarak görmeye başladılar, her şey değişti.
Ne kadar değişti sorusuna dergi cevap veriyor: yeniden diriliş! Şimdi siyasete müthiş ağırlık koyan bir Katolisizm var Fransa'da. Fillon'un sağın lideri olmasını onlar sağlamış.
Fransa'nın bir de Müslüman düşmanlığını hatırlamak gerek. Geçenlerde bir dostumdanöğrendim. Son zamanlardaki algı konusunda ve yeni metodolojiler üstüne çalışıyor. Batı toplumlarındaki Müslüman algısının 'ölçeksizliğini' yeni dünyanın kısıtlamalarından biri olarak zikrediyordu. Algılanan oran % 25 gibiyken Müslümanların Fransa'da tuttuğu oransadece % 7.
Alt alta yazıldığında tüm bunlar, dünyanın iç kısıtlamaları ortaya çıkıyor.
Yeni dünyayı anlamıyoruz. Henüz tanımıyoruz. Yeni dünya insanının, mesela 'millenyumçağı' çocuklarının tepkilerini, düşünce yapılarını bilmiyoruz. Dünyadaki büyük karmaşayı yerine oturtamıyoruz.
Ama eski dünyanın yapısal şartlarını muhafaza etmek kaygı ve çabası da başka sorunlara yol açıyor. Gerilimlerin kaynağında geniş ölçüde bu tepki var. Laikliğimiz değişmesin demek, Müslümanların oranını gerçekten büyük görmek ve ondan sonra yeni düzeni kavrayamamak, ona uyum sağlayamamak... Değişim tepkisi ise beklenmedik, bambaşka yerlerden geliyor.
Gözlüklerimizin ya camları yok ya da eski, etrafı bulanık görüyor insanlık...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024