Hasan CEMAL
Los Angeles, 2 Nisan 2011
Kafamda birkaç gündür aynı soru:
Üniversitedeki, UCLA’daki konuşmamda
soykırım diyecek miyim,
demeyecek miyim?
Kendi kendimle itişip kakışma hali...
İstanbullu Ermeniler Derneği, Hrant Dink
Konferans Salonu.
Sevgili Hrant’ın yakışıklı bir fotoğrafının
altında akşam vakti sıralanmış oturuyoruz.
Biri kulağıma eğiliyor:
Çoğumuzun içinde bir burukluk vardır,
neden buralara geldik diye.
Bir köşede açık büfe.
Ağızda dağılan pastırma,
sucuk, beyaz peynir, fıstıklı, çikolatalı helva...
İstanbul özlemini dinliyorum.
Ama bir de İstanbul öncesi var.
Yani 1915 öncesi...
Kökler Anadolu’nun her yanına uzanıyor.
“Kesim öncesi, Kesim sonrası!”
Kulağıma eğiliyor:
Anadolu’dan gelenler öyle der.
Kesim...
Ermenicesi Çart.
‘Soykırım’ın kibarcası yani...
Adı Garabet.
İstanbul’dan Amerika’ya göç etmiş ama
bir de öncesi var.
“Memleket neresi?” diye sorunca gülüyor:
Neresi mi?
Annemle babam Malatya’nın Arapgir’inden.
Babamın annesi de, babası da 1915’te yok olur.
Babamla amcam çocukken kendilerini Pötürge’de,
Alus?lu Köyü’nde Kürtlerin arasında bulur.
Ben de o köyde, ahırda dünyaya gelmis?im.
Oradan Malatya’ya göçmüş aile.
Malatya’da okula başladığımda Kürtçe konus?uyordum.
(Gülüyor) Bugün bile doğru dürüst Ermenice bilmem.
Malatya’da ayakkabıcılık öğrenmeye
başlıyor. 1959’da İstanbul’a, 1985’te Amerika’ya göç.
Soruyor bana:
“Şimdi söyle bakalım, ben nereliyim?”
Garabet, gülerek devam ediyor:
Hep göç! Hayatım göç etmekle geçti. Allah göçü kimseye nasip ettirmesin.
Doktor Murat.
Kayseri’nin içinden, 1957 dog?umlu.
Babası Sivas, annesi Yozgat, Küçük Çat’tan.
İstanbul’a göç eder aile. 1
969’da, Üsküdar’daki
Surp Haç Ruhban Okulu’na gider,
anlatıyor:
Hrant Dink iki sınıf büyüğümdü,
Nazar Büyüm de abilerimizden...
Babam 1915’te yetim kalıyor.
Anne tarafımda kesim olmamış,
baba tarafımda olmuş.
Göç 1975’te...
Agop.
1961 Kayseri doğumlu.
Dede Yozgatlı.
Bir tek dedemle kardeşi kurtulmuş,
herkes Kesim’de gitmiş.
Aile 1961’de İstanbul’a gelmiş,
sonra da ver elini Amerika.
Nubar.
İstanbul doğumlu.
Annesiyle babası,
Kayseri’nin Gemerek köyünden.
1952’de İstanbul,
1983’te Amerika...
Onnik.
1935 İstanbul dog?umlu.
Balyan’lardan...
Annem Kayseri Talas’ta doğmuş.
Babası İstanbul Bes?iktaş’ta...
1963’te Amerika...
Agop.
Baba tarafı Kayseri’den,
Yozgat Çat’tan.
“Annem Boğazlıyan’dan,” deyince,
biri açıklık getiriyor:
“Hani o kaymakamın yeri...”
1956 İstanbul doğumlu.
Anlatmaya başlıyor:
Baba tarafım Edirneli, anne tarafım
Sivas Zara’dan... 1915’te kesim başlayınca,
amcam Bulgaristan’a kaçıyor.
Babam İstanbul’a geliyor.
Edirne’de kesim yok. Haberler ulaşınca
kaçıyorlar. Amcamdan bir daha haber
yok. Onun kızlarını ben Florida’da buldum.
Kayseri’nin Develi’sinden.
Ermenice adıyla Everek’in Yeğya’sında
doğmus?...
Bedros.
Almanya doğumlu.
Anayla baba, Malatya Pötürge’den...
Aret.
İstanbul doğumlu.
Baba tarafı Yozgat, ana tarafı Amasya...
Rupen.
Anlatıyor:
Annemin babası Silivri’den...
Babamın annesi Konya’dan...
Babamın babası Eskişehir’den...
Doktor Ruben Sevak Çilingiryan, şair.
24 Nisan 1915’te İstanbul’dan
toplanarak sürülen
ve 105’i bir daha geri gelmeyenlerden...
Babam Der Zor’a gitmiş,
tekrar geri gelmis?...
Doktor Arto.
1937 doğumlu. Babası Edirne,
annesi İzmit Bahçecik doğumlu.
Anlatıyor:
1915’te bütün aile kesime gitmiş...
Babam eczacı subay olduğu için
kurtulmuş...
Bir başkası:
Babam Gemerekli, annem
Karadeniz’den, Çars?amba’dan, Rum.
Benim babamla, Dr. Murat’ın dedesi 1915’te
birbirlerini kaybedip
1950’de Kayseri’de tekrar buluyorlar.
Osep.
Tüccar, babası Bingöllü:
73 kişilik ailesinden 1915’ten
tek kurtulan babam...
Bingöl’den Kanada’ya göç...
Dikran.
1961 İstanbul doğumlu:
Babam İstanbul Erenköy,
annem Kumkapılı. Kumkapı’daki
kendi adını taşıyan meşhur meyhanenin sahibi
Kör Agop ise annemin dayısı...
Adı Kurken.
1955 İstanbul doğumlu.
Anne baba da İstanbullu, anlatıyor:
Annemin babası,
dedem 18 yaşındayken,
kesimden kurtuluyor ailesi.
Kesim’de ölenler baba tarafımdan...
Kulağıma eğiliyor,
“Her Ermeni’nin hayatı bir roman”
diyor Kurken,
“Annem 80 yaşında,
kendi başına yaşıyor Los Angeles’ta...
Hep dertlenir, ‘Oğlum, şu pencerenin
altından geçenlerden Allah için biri çıkıp da
bir kere olsun selam vermez ki,’
diye İstanbul özlemini dile getirir.”
Dig?erinin sözü kulağımda:
Çoğu içinde bir buruklukla yaşar,
neden buralara geldik ki diye...
Acılarla, acıları içine bastırarak
yaşayanları dinliyorum bütün gece,
Hrant Dink’in fotog?rafının altında.
Not defterime yazıyorum:
Ermeni diasporasında 1915
daha dün olmuş gibi...
Hrant Dink der ki:
Şu bir gerçek ki, her iki taraf da
birbirine karşı duruşunda
huzursuz ve sağlıksız.
Saptama ağır gelse de,
itiraf etmek gerekir ki:
Ermeniler travmalarıyla,
Türkler de paranoyalarıyla birbirlerine nazaran
iki klinik vaka konumundadırlar.
Her ikisinin de kimliğinde diğeri
‘öteki’dir ve ‘ötekilik’
bir tür vazgeçilemez varlık halidir.
O nedenle, Ermeni kimliğindeki ‘Türk’ün,
Türk kimliğindeki ‘Ermeni’nin yadsınamaz
rolü üzerine analiz yapmadan,
Türk-Ermeni ilişkileri üzerine
sağlam öneriler geliştirmek hayli güç.
Bugün Türk olgusu
Ermeni kimliğinin şekillenişinde
önemli bir rol oynar.
Ancak Türk’ü algılamak açısından da
Diaspora Ermenileri,
Ermenistan Ermenileri
ve Türkiye Ermenileri
arasında ciddi farklılıklar gözükür.
Bu üç kesimde
travmanın yarattığı hasar ve etki;
ağır, orta ve hafif olmak
üzere değişik yansımalar gösterir.
Türkiye Ermenileri halen Türklerle beraber yaşar,
Ermenistan Ermenileri Türklere komşudur,
ama Diaspora Ermenilerinin büyük bölümü
Türklerden uzaktır.
İşte bu, Türk’le tanışıklıktaki mesafe,
kimlikte yaşanan travmayı da
farklılaştıran temel nedendir.
Diaspora Ermenileri için Türk,
o tarihte bırakıp gittikleri Türk’tür.
O tarih, soykırıma uğradığı 1915’dir.
O tarih,
Varlık Vergisiyle ‘ekonomik soykırım’a uğradığı 1942’dir.
O tarih,
kendisine karşı vandalizmin yeni bir versiyonunun yas?andığı
6-7 Eylül 1955’dir.
Onun nezdinde Türk ‘hiç değişmez’dir,
o Türk’le geçmişte nasıl bir birliktelik
kurulmadıysa, bugün de,
gelecekte de işbirliği kurulamaz.
Ermenistan Ermenileri için de Türk,
o tarihteki Türk’tür,
ancak şimdi ise yanı başındadır.
İstese de, istemese de onunla yarın
yan yana yaşamak zorunda.
Türkiye Ermenileri
için ise Türk zaten birlikte yaşadığıdır.
Bu haliyle de Türk olgusu,
Diaspora Ermenileri için
ne denli olumsuz etki yaratırsa
Türkiye Ermenileri açısından aksi yönde bir etki yaratır.
Türk olgusu,
Diaspora Ermenisi için öfkeyi kabartan
bir is?lev görse de,
Türkiye Ermenisi için travmayı
azaltan bir ilaçtır.
Diaspora Ermenileriyle
Türkiye Ermenilerinin tarihsel bakımdan
Türk’le ilişkilerinde bir farklılık yoktur.
Aynı s?eyleri yaşadılar,
ancak sonrasında Türklerin içinde yaşamak
ve Türklerle diyaloglar, beraber yaşamayı becerebilen
Türkiye Ermenilerinin kimliğindeki
travmayı önemli ölçüde yok edebildi
ve ilişkilerin normalleşebileceğini gösterdi.
Aynı duruma,
son zamanlarda Ermenistan’dan
Türkiye’ye iş için gelen Ermenistanlıların
Türklerle kurdukları diyaloglarda da raslamak mümkün.
Ermeni dünyasında
bu travmanın yarattıg?ı farklı etkinin yansımaları,
her yıl 24 Nisan’da yapılan anma etkinliklerindeki
farklı dozlarda görülebilir.
Diaspora’da bu gösteriler
Türk bayraklarını yakmaya kadar varan,
Türkiye aleyhindeki sert anma toplantılarıyla,
Ermenistan’da ise çoluk çocuk herkesin
sessiz bir şekilde soykırım anıtına gidip vakur
bir şekilde çiçek bırakmasıyla gerçekleşir.
Türkiye Ermenileri ise isteseler de, istemeseler de en garipleri.
Ne bir anıtları var, ne de 24 Nisan’ı
anabilecekleri takatleri!
(Hrant Dink, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu,
Uluslararası Hrant Dink Vakfı Yayınları, Haziran 2008, s. 15-21)
Los Angeles, 31 Mart 2011
Kısa adı UCLA olan University of California,
Los Angeles’ın Broad Hall’ünde
akşam vakti yapacağım
konuşmayla uğraşıyorum otel odamda.
Soykırım diyecek miyim?
Kafamdaki soru bu.
Hazırladığım konus?ma
taslağımın başında bir cümle var:
Sizin acınızı biliyorum,
sizin acınızı anlıyorum
ve bu acınızı paylas?mak için buradayım.
Peki ama hangi acınızı?
Soykırım acınızı mı?
Yoksa sadece acınızı mı?
Dilim neden böyle tutuk ki?
Sanki bilmiyor muyum,
Anadolu’daki etnik, düşünsel,
kültürel her türlü farklılığa,
çoğulculuğa son vermeyi amaçlayan
o Türkleştirme ve Sünnileştirme
siyasetinin İttihat Terakki döneminde başlatıldığını...
"İç düşman"lardan arındırılmış
bir Anadolu istendiğini...
İttihat Terakki’yle cumhuriyetin
kuruluşu arasındaki devamlılığı...
Ve bu açılardan 1915’in tarihi
bir dönüm noktası olduğunu
bilmiyor muydun da, dilin hâlâ tutukluk yapıyor?
Biliyorum tabii.
Yıllar içinde ağır aksak öğrendim.
Peki o zaman, düs?ündüğünü
neden söyleyemiyeceksin ki?
Tutukluk sürüyor!
Konuşma metnimin başındaki
o cümleye soykırım sözcüğünü
bir ekliyor,
bir siliyorum.
Erivan’da da öyle olmuştu
2008’in Eylül ayı başında.
Ermeni Soykırımı Anıtı’na
gidecek miyim, gitmeyecek miyim?
Sonunda gitmiş, Hrant Dink’in acısına
beş sap beyaz karanfil koymuş,
fotoğraf çektirmiş ve Milliyet’te yazmıştım.
Ama soykırım anıtını ziyaret fotoğrafımı
2008 yılı Eylül ayında yayınlamamıs?tım.
Soykırım diyecek miyim?
Bir yazıyor, bir çiziyorum üstünü.
Neden?
Sorunum nedir bu sözcükle?
Ermeni Soykırım Anıtı’nı ziyaret ettim.
Ermenilerden Özür Bildirisi’ni imzaladım.
24 Nisan 2010 tarihli Milliyet’teki
yazımın başlığı,
“Ermenilerin 24 Nisan acısını paylas?ıyorum”du.
Ayrıca, 24 Nisan’ın soykırım oldug?unu düşünüyordum.
1915’de Osmanlı devletini yöneten
İttihat Terakki diktasının,
onun derin devleti sayılan
Teşkilat-ı Mahsusa’nın
Ermenilere yaptıkları
planlı programlıydı.
Bunun da insanlığa karşı
gerçek bir suç oluşturduğuna inanıyor
ve bu kanlı mirasın günümüzde
artık reddedilmesinin
Türkiye’yi büyüteceğini düşünüyordum.
Ama soykırım
tartışmalarına girmiyordum.
Hrant’ın dediği gibi:
Atalarımın başına gelenleri biliyorum.
Buna kiminiz katliam,
kiminiz soykırım,
kiminiz tehcir,
kiminiz trajedi diyorsunuz.
Atalarım da Anadolu deyimiyle kıyım derdi.
Bir devlet kendi yurttas?larını,
hem de savunmasızlarını,
çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden,
kök saldığı ortamlardan söküp,
bilinmez bitmez yollara salıyorsa,
bunun sonucunda da bir halk
büyük bir bölümüyle yok oluyorsa,
bugün bizlerin bu durumu izah edecek
kelimeleri tercih etme kıvranışımız,
insan olma özellig?imizin hangi vasfıyla izah edilebilir?
"Buna soykırım mı desek, göç mü desek?"
diye cambazlıklar yapacaksak, her ikisini de aynı ölçüde
mahkûm edemeyeceksek,
soykırım yerine tehciri
ya da tehcir yerine soykırımı tercih etmekle, insan oluşumuzla ilgili
onurun hangi parçasını
kurtarmış olacağız?”
Aklıma Hrant’ın bu sözleri geliyor.
Kelimeler arasındaki kıvrantı.
Soykırım mı?
Tehcir mi?
Trajedi mi?
Kıyım mı, toplu kıyım mı?
Katliam mı?
Kesim mi?
Soykırım kelimesiyle derinlerine giden
bir meselem olduğu için
mi otel odamda kıvranıp duruyorum?
Ne düşünüyorsam,
neye inanıyorsam
apaçık söylemekten,
yazmaktan beni alıkoyan ne?
Tabular?
Korkular?
Mahalle baskısı?
“Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz!”
301’ler?
‘Vatan hainlig?i’ damgası?
“Dün Ali Kemal, bugün Hasan Cemal?”
Kaç yaşına geldim,
kaç yıldır demokrasiyi,
ifade özgürlüğünü savunuyorum,
ama hâlâ bazı düs?üncelerimi
kendime saklamaya devam mı edeceğim?
Hâlâ dokunamayacağım
kendi tabularım mı olacak?
Ya da hâlâ özgürleşemeyecek miyim?
Ayıp deg?il mi Hasan Cemal?
En nihayet soykırım sözcüg?ünü
ekliyorum konuşmamın girişindeki o cümleye:
Sizin acınızı biliyorum,
anlıyorum
ve soykırım acınızı
paylaşmak için buradayım.
UCLA’nın Broad Hall’ü dolmuş.
İki sivil polisle arka kapıdan giriyorum.
Güvenlik önlemleri biraz abartılmıs?.
Yerde oturan gençler de dışarı çıkartılıyor,
itfaiye öyle istemiş...
Dikkatler üstümde.
“Cemal Paşa’nın torunu ne diyecek?”
Kuliste vozurdayanlar olmus?:
“1915’te bizi kesenlerin torununu ne diye davet ettiniz?”
“Benim için hiç de kolay bir akşam olamayacak,”
diye başlıyorum konuşmama,
“Bakıyorum hep tanıdık yüzler...
Anadolu’dan hepinize selam getirdim.
Köklerimiz aynı topraklara uzanıyor,”
dedikten sonra da birkaç kelime
Ermenice konuşup ekliyorum:
Soykırım acınızı biliyorum,
paylaşıyorum.
Alkıs? kopuyor.
Uzun ama güzel,
biraz da hüzünlü bir akşam.
Devam ediyorum:
Ben buraya Ermeni gençlerine
elimi uzatmak için geldim.
Acılar elbette unutulmayacak.
Ama acıların barışa giden yolları
tıkamasına da izin vermeyeceğiz.
Onlara arkadaşım Bahadır Demir’i anlatıyorum,
1973 yılı Ocak ayında,
Los Angeles’ta yaşlı bir
Ermeni’nin cinayetine kurban giden
ilk Türk diplomatını...
Sessizce dinliyorlar.
Bir başkası, bir Ermeni genci,
1980’lerin başında Beyrut’tan
Amerika’ya okumak için gelmiş.
Üniversite kafeteryasında
sıra beklerken yanına biri gelmiş.
Türk olduğunu ög?renince
duygularını s?öyle anlatıyor:
İlk kez karşımda bir Türk...
Elim ayag?ım boşaldı.
Bir Türk!
Ne yapacağımı,
ona nasıl davranacağımı şaşırdım.
Bu duvarlar hâlâ yıkılmayı bekliyor.
Türkiye’nin, Ermenistan’ın,
Ermeni Diasporası’nın ve
iki tarafta da sivil toplumun yapması
gerekenler var bunun için.
Diyalog kanallarının çoğaltılması, genişletilmesi lazım.
Türkiye-Ermenistan sınırı mutlaka açılmalı.
Ankara, Ermeni Diasporası’nın
bir öcü olmadıg?ını anlamalı.
Ders kitapları yeniden yazılmalı...
1915’in, Türkiye’de çok daha özgürce tartışılması s?art.
1915 demek artık soykırım demek.
Yalnız Ermeniler değil,
neredeyse bütün dünya için öyle.
Soykırım gerçeği değis?mez!
Ama bu gerçek,
Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasını,
ilişkilerin normalleşme rayına oturmasını,
Ermeni Diasporası’yla diyalog kanallarının açılmasını,
sivil toplum ilişkilerinin geliştirilmesini engellemez.
Engellememelidir de.
Eğer engellerse,
araba atın önüne konmus? olur ki,
bu da kimseye yarar sağlamaz.
Ve sözü ‘tutsak akıl’lara getiriyorum:
Dünyanın her yerinde
ve insanlık tarihinin herhangi bir diliminde
tutsak akıllardır,
barış ve demokrasiye açılan yollardaki en büyük engeller.
Türkiye’de de bu tutsak akıllardan
kurtuluşun yollarında yürünüyor artık...
(Hasan Cemal, 1915: Ermeni Soykırımı, Everest Yayınları, sayfa 170-182)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024