Hilâl KAPLAN
Türkiye'deki pek çok siyasal meseleye bir tür "wishful thinking" içerisinde yaklaşılıyor. Kavramı tam olarak karşılamasa da Türkçe'ye "hüsnükuruntu" olarak tercüme edilen "wishful thinking", olmasını istediğinizin gerçekte olanın yerini aldığı bir düşünme biçimi olarak açıklanabilir.
Bu yaklaşım içerisinde olanlar, kendi zaviyelerinden görmek istediklerini, olanın kendisiymiş gibi sunarlar. Buna göre, olanla yüzleşmekten kaçınıldığı için inanması daha kolay ve güzel olan bir "böyle olmalı" tahayyülü üretilir. Yani temenni olana, gerçek muamelesi yapılır. Böyle olunca da 'olan'a dair gerçekçi ve somut önerileri içeren bir siyasal söylem inşası imkânsız hale gelir. Sadece belli bir kitleye duymak istediklerini tekrar edip belki de emniyette hissedilir ama "olması gereken" ile "olan" arasındaki uçurum hâlen olduğu yerde duruyordur.
Örneğin Kürt meselesine dair sıklıkla halk içerisinde kimsenin "PKK sempatizanı" olmadığını, olanların ya kandırıldığını ya da iradelerinin rehin alındığını iddia eden analizler okursunuz. Kürt hareketinin, referandum sürecinde olduğu gibi halka zaman zaman baskı uyguladığı doğru olmakla birlikte, bu analizler nasıl olup da arkasında hiç halk desteği olmayan bir örgütün 25 yıl boyunca ayakta kalabildiğini ya da milyonlarca kişinin neden isim ve adresleriyle beraber "Öcalan irademizdir" diye imza verdiğini, vb. açıklamaktan acizdir. Çünkü görmek istenilen PKK'lıların ot gibi yerden bittiği ve halkla hiçbir alakaları olmadığıdır. Gündelik yaşam içerisinde hayatı böyle okuyanlara "O senin hüsnükuruntun" diye karşılık verip geçmek mümkünken Türkiye kamuoyunda siyaseti böyle okuyan "uzman"lardan geçilmediği için mevzu hayli çetrefil bir hal almaktadır.
Alevi meselesine de tasavvurumuzdaki nostaljik ve hatta yer yer romantize ettiğimiz bir Alevi öznelliği üzerinden "Alevilik budur, Aleviler de böyle inanır/yaşar" diye bakarsak korkarım çuvallarız. Olan ile olması gereken arasındaki uçurumu yok saymadan ama "olması gereken"e dair kendi tahayyülünü de başkalarının üzerine zorlamadan çözüm önerileri sunan siyasal aktörlere çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Dün katıldığım Alevi çalıştaylarının nihai raporunun açıklandığı toplantıda en azından bu bağlamda somut bir çaba verildiğine şahit olduğum için çok memnun oldum.
Devlet Bakanı Faruk Çelik'in himayesi ve Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı'nın başarılı koordinatörlüğünde Haziran 2009'dan beri sürdürülen ve demokratik müzakere kültürümüze çok önemli katkıda bulunduğuna inandığım Alevi çalıştaylarının nihai raporunda zorunlu din dersi meselesine, Madımak Katliamı'yla yüzleşmeye ve cemevlerinin yasal statüye kavuşturulmasına dair önerileri içeren başlıklar göze çarpıyor. Alevilerin talepleriyle Sünnilerin endişeleri arasında bir orta yol bulma arayışındaki bu rapordan şimdilik sadece şu kısmı alıntılamak istiyorum:
"Genel Sünni kamuoyu Alevileri camide görmek, onları camiyle ilişki içerisinde görmek, hatta tanımlamalarında "gerçek Aleviliği" cami eksenli bir şekilde yansıtmaktan hoşlansalar da bugün hemen her Alevi örneğinde kolayca karşılaşılan gerçek, Alevileri temsil eden mekânların camilerden çok cemevleri olduğudur. Camiye karşıtlık hiçbir şekilde söz konusu olmamasına ve ibadethanelerinde camiyi kullanan pek çok Alevinin varlığına rağmen sembolik temsil bütün ayrıcalıklığıyla cemevinde temerküz edilmiştir".
Nihai raporu baştan sona inceleyip görüşlerimi ileriki zamanlarda açıklamak kaydıyla şimdilik bu alıntıyla yetinmek istiyorum. Sebebiyse çok basit: Bugün pek çok gazetede bu nihai raporun sunulduğu toplantıya dair "wishful thinking" kabilinden manşetler ve haber metinleri okuyacağınızı bildiğimden biraz "uyandırma servisi" işlevi göreyim istedim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019